BM Güvenlik Konseyi'nin 18 Aralık 2015 tarihli toplantısında oybirliğiyle alınan kararla Suriye'de ateşkesin sağlanması, ülkede bir geçiş hükümetinin kurulması, yeni anayasa ve seçimlerin yapılması amacıyla Cenevre Müzakereleri'nin 25 Ocak'ta başlatılması kararlaştırılmıştı. Bu gelişmeyle, Suriye krizi bölge halklarından kaçırıldı ve bölgesel çözüm umudu çok azaldı. Çünkü bundan sonra Suriye'deki gelişmeleri küresel güçlerin iradesi belirleyecektir.
İlk olarak, Cenevre Müzakereleri konusunda Türkiye ile Suudi Arabistan'ın tavrını belirleyen birkaç tespit yapmak gerekir.
Öncelikle, ABD ile Rusya'nın Suriye krizinde bazı temel konularda anlaşmış olmaları ve ülkenin geleceği konusunda işbirliği yapacakları kuvvetle muhtemeldir. Bu, hem Suriye halkının hem de Ankara ile Riyad'ın aleyhine bir durum demektir.
İkincisi, Rusya'nın Suriye krizinde ABD ve Avrupa ülkelerine nispetle daha doğrudan bir tutum takınması İran'ın lehine, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın ise aleyhine olmuştur.
Üçüncüsü, ABD ve Rusya'nın Esed'e alternatifi yoktur. Bunlar Esed'siz bir Suriye konusunda endişelidirler. Bu durum da Esed'in iktidarını devam ettirmek için farklı senaryoları harekete geçirecekleri anlamına geliyor.
Son olarak ABD, DAİŞ'e karşı mücadelesindeki katkısı, Rusya ise Esed rejiminin yanında yer aldığı için PYD'ye destek veriyor. Bu desteklerini masada da devam ettirmek istiyorlar. Bu da hem Ankara ve Riyad hem de Suriye muhalefeti aleyhine olacaktır.
ABD ile Rusya'nın işbirliğinden en fazla etkilenecek Türkiye ile Suudi Arabistan karşı hamle yapmak zorunda kalmaktadırlar. Bu bağlamda, geçen yılın son ayında Riyad'da bir araya getirilen muhalefeti temsil edecek bir komite kuruldu. Ankara ve Riyad'ın onayıyla, Riyad Hicab koordinatörlüğündeki Yüksek Müzakere Komitesi'nin muhalefetin tek temsilcisi olarak masada yer alması kararlaştırıldı. İki ülkenin masaya güçlü oturmaları için muhalefetin de dağılmaması gerekir.
ABD ve Rusya'nın seküler bir muhalefet arayışının sahada fazla bir karşılığı yok çünkü Suriye ölçeğinde en güçlü ve temsil yeteneği en fazla olanlar, daha çok Türkiye ile Suudi Arabistan'a yakın duran gruplardır. Dolayısıyla, Ankara ile Riyad, Esed'in yanında ve ABD ile Rusya'nın himayesindeki PYD'nin görüşmelerde yer almasını kesinlikle istemiyor. Özellikle, PYD'yi iç siyasi sorunun bir parçası olarak gören Ankara, PYD'nin katılması durumunda 29 Ocak'ta yapılması kararlaştırılan toplantıyı boykot edeceklerini açıkladı. Böyle bir durumda Türkiye'nin Riyad ile muhalif grupların desteğini alma ihtimali çok yüksektir. Bu boykot olursa, toplantının yapılış amacı da kalmayacaktır.
Unutulmamalıdır ki, Suriye muhalefetinin en büyük iki destekçisi Suudi Arabistan ile Türkiye olmadan Suriye'deki krizin çözüme kavuşturulma ihtimali oldukça zayıftır. Etkili bir duruş için de Ankara ile Riyad'ın birlikte hareket etmeleri çok önemlidir. Küresel güçlerin eş zamanlı olarak bu iki ülkeyi gözden çıkarmaları çok zor görünmektedir.