D. Mehmet Doğan, 11 Ağustos 2024 târihinde göçünü toplayanlar kervanına katıldı, kendisi için büyük önemi hâiz Tâceddin Dergâhı'nda 12 Ağustos 2024'te sırlandı. Rahmet olsun.
Vefâtının ardından sevdikleri çok kıymetli yazılar kaleme aldılar. Hepsinin ortak bir noktası vardı. D. Mehmet Doğan, çağımızın yaşayan bilge ve fâzıl bir şahsiyeti idi. O, yapıp ettiği her şeyi bir ahlâk nizâmı üzerinde binâ etmeye, yaşanabilir ve örnek gösterilebilir bir ahlâka dönüştürmeye gayret gösterdi. Bu yazımızda bu noktaya açıklık getirmeye, D. Mehmet Doğan'ın şahsiyetini husûsen altı fazîlet üzerinden okumaya çalışacağız.
D. Mehmet Doğan isminin bize hatırlattığı ilk fazîlet, cesârettir. Cesâretinin bir cephesi 'fakr'a, diğer bir cephesi 'istiğnâ'ya bakar. Sâhip olduğu mal, mülk, makam, mevkî vs. her şeyden vazgeçebilecek bir ahlâk; hiçbir kulun önünde eğilmeyip sâdece Allah'a secde edilmesi gerektiğini müdrik bir vakar sâhibiydi. Onu inandığının ve bildiğinin hilâfına hareket etmede dünyâlık hiçbir cezâ korkutamamış, hiçbir dünyevî mükâfat ise cezbedememiştir. İnandığını, doğru bildiğini cesâretle kuşandırılmış kalemiyle yazmasını, kelâmıyla ifâde etmesini bilmiştir. Yazılamaz, söylenilemez, konuşulamaz denilen konuları büyük bir cesâret ve özgüvenle ele alıp anlatabilmiştir. Kitâbî ve şifâhî ifâdelerinde, doğru bildiği her şeyi açık-seçik ortaya koymaya çalıştığı, duygusal ve hâmasî bir tavra tevessül etmediği fark edilir. Yazıp çizdikleriyle başı derde girse de hiçbir zaman geri adım attığı görülmemiştir. O, çağının cesur bir şâhidi olarak yaşamış, emânetini teslim etmiştir.
D. Mehmet Doğan'ın şahsiyetinde tebâruz eden bir diğer fazîlet, ciddiyettir. O, hayâtı ciddiyetle yaşamış, her işinde ciddiyeti kendine mihmandâr kılmış bir isimdir. Meylettiği ve yaptığı her işle arasına anlayıcı ve yaratıcı bir mesâfe koymuş, eserlerini büyük bir ciddiyet içinde titiz, derin ve dakik araştırmalar sonucunda vücûda getirmiştir. Fikrî sistemi içerisinde tutarlı olmaya dikkat etmiş, iddia ve tekliflerini bizzat ulaşıp gördüğü belgeler üzerine binâ etmiştir. Onun özgüveninin, kararlılığının ve cesâretinin arkasında yaptığı işi ciddiyetle ve titiz şekilde yapması yatmaktadır. Mübâlağaları ve yapmacık tavırları sevmez, ifâdeleri bayağılaştırmaktan uzak durur, gündemde kaybolmaz, kendi gündemini kendisi tâyin eder, ilmî tespitlerinde hakârete temâs edebilecek hiçbir unsurun olmamasına özen gösterir, ilmî ciddiyetten ise ödün vermezdi.
D. Mehmet Doğan, insanı ve toplumu çürüten atâlet ve rehâvet rezîletlerine karşı bir panzehir olarak cehdin önemini hatırlatır bize. Bu, aynı zamanda cesâreti ve ciddiyeti, cehd ile mütemmim bir eksende birlemenin önemi de anlatır. Mehmed Âkif'in "Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol... Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol" mısrâlarında gösterdiği ufku, "hâl"inde mücessem kılmaya çalışmış, hikmetin ve sa'yin yol göstericiliğine ve hazırlayıcılığına inanmıştır. Bir işi bitirdikten sonra hemen diğerine koyulma ilâhî düstûruna da dikkat eden D. Mehmet Doğan'ın hayâtına sığdırdığı eserleri böylesi bir çabanın ve arayışın örneği olarak değerlendirilebilir. Ölüm, kapısını çalana kadar sürekli zihnî bir meşgale içinde olması; geçirdiği ameliyatlar öncesi ve sonrasında gerçekleştirilmesi düşünülen faaliyetleri tâkip etmesi; zihninde tasarladığı, gerçekleştirmeyi önemli gördüğü çalışmaları bir ân önce vücûda getirmek için tüm hücrelerini hayâta tutundurma gayreti de bu cehde dâhil olarak görülebilir.
D. Mehmet Doğan, her işinde samîmî; tüm dostlarına vefâlı idi. Türkiye Yazarlar Birliği, Doğan'ın, son dönem için öncü olarak gördüğü Mehmed Âkif ve Nureddin Topçu'nun fikriyât, tasavvur ve tahayyül dünyâlarının sivil bir eksende kurumsallaşması için inşâ edilmiş bir toplum kuruluşu olarak görülebilir. Bu kurumun kurucu genel başkanlığını yapan Doğan, TYB'nin her faaliyetinde bir başkan ve lider olmaktan ziyâde samîmî bir nefer olarak bulunmuştur. Meselenin isimleri değil, işleri öne çıkarmak ve başarmak olduğunun şuûruyla hareket etmeyi bir ilke olarak kabûl etmiştir. Her birisi târihe mâl olan ve geleneksel hâle gelmiş büyük faaliyetlerin başarıyla sonuçlanmasında ve devam etmesinde böylesi bir samîmîyeti görmek mümkündür. Yapmacıktan uzak, ihlâslı, samîmî ve tutarlı bir hayâtı ilmek ilmek örmek oldukça zordur. Bu zoru kolay eden bir sîmâ olmuştur Doğan. Onun samîmîyetini en iyi tamamlayan erdem ise kuşkusuz vefâdır. D. Mehmet Doğan, onu yakînen tanıyanlar için ehl-i vefâdır. İşine, ailesine, dostlarına, târihine, diline, kültürüne ve büyük emeklerle inşâ edilen TYB'ne vefâsına onu tanıyan herkes şâhittir. O, vefâsını samîmîyetle beslemiştir. Onun baktığı ufuk o kadar geniştir ki, bu ufukta târih ve coğrafya onun önünde açılmıştır, bu ufukta millet ile aralarına giren her bir yabancı unsuru aradan kaldırmak için cânla başla mücâdele etmiştir. Târihine, irfânına, diline, büyük bir Türkistan ve Balkanlar coğrafyasına sevdâlı bir yüreğin sâhibidir D. Mehmet Doğan. O, tüm bunların her birisine dert nazarıyla bakmış, uğruna sarf ettiği üstün çabayı bu samîmîyet ve vefâdan devşirmiştir.
Nihâyetinde D. Mehmet Doğan'ın vefâsının ve samîmîyetinin arkasında güçlü bir sadâkatin saklı olduğu görülebilir. Güven duyup, güven veren bir mîzaca sâhiptir. Onun sadâkati kişilere, zamana ve mekâna bağlı değildir, onlara göre değişmez, onlarla muvakkat değildir. Doğan, her şeyden ziyâde şehâdet ve emânet mîsakına, hakîkate, adâlate ve İslâmiyet'e sâdıktır. Sadâkat, kökleşmek ve kalıcı olmak için kişiden şuûr, irâde ve vicdân talep eder. Ontolojik emniyet için kişinin, üzerinde durduğu ve ona güven veren sağlam değerler dünyâsının farkına varması gerekir. Bunun yanında epistemolojik emniyet duvarlarını sağlam şekilde inşâ edebilmesi için söz konusu sağlam değerler dünyâsını var eden her bir ilke ve unsuru idrâk etmesi lâzımdır. Son olarak aksiyolojik emniyet duvarının binâ edilmesi ise söz konusu değerler dünyasının büyük bir cesâretle temessül edilmesine bağlıdır. İlki için derin bir vicdân ve teyakkuz hâli; ikincisi için keskin bir şuûr ve üçüncüsü için güçlü bir irâdeye ihtiyaç vardır. Hepsi birlikte fert ve toplum için emniyet hattını meydâna getirirler. D. Mehmet Doğan, bu güven ortamı için üzerinde özgüvenle durduğumuz sağlam değerler dünyâsına sadâkatle bağlanmış ve bu dünyânın medeniyet sathında tezâhür etmesi için samîmîyet, ciddiyet ve cesâretle çalışmıştır. Çağının titiz bir şâhidi olan Doğan'ın hayâtına şâhitlik etmiş olanlar bunu kolaylıkla kabûl ederler. Biz onun ihlâsına, cesâretine, ciddiyetine, samimiyetine, vefâsına ve sadâkatine şâhidiz. Mekânı cennet olsun.