Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEHMET AKİF TEKE

XVI. BRICS Zirvesinden Öne Çıkanlar ve Türkiye’nin Olası Üyeliği

XVI. BRICS Zirvesi 22-24 Ekim 2024 tarihlerinde Kazan'da gerçekleştirildi. Zirve, 36 ülke ve altı uluslararası kuruluştan gelen delegasyonların katılımıyla şimdiden BRICS tarihindeki en çok temsilcinin katılım gösterdiği etkinlik olarak tarihe geçti. Zirveye 20'den fazla devlet başkanı katılırken, toplamda yaklaşık 20.000 davetli katılım gösterdi. BRICS liderlerinin yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres ile Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan, Kazakistan, Belarus, Vietnam, Filistin ve diğer ülkelerin liderleri de zirveye katıldılar.

Gündemdeki başlıca konular: çok taraflı iş birliğinin güçlendirilmesi, yeni üyelerin entegrasyonu ve bölgesel çatışmaların çözümü olarak ön plana çıktı. Üç günlük yoğun maratonun sonucunda Kazan Deklarasyonu kabul edildi. Deklarasyon, katılımcıların önemli küresel meselelere ilişkin ortak tutumlarını ortaya koyan 134 maddelik bir belge ve öne çıkan bazı konular şunlar: Yeni güç merkezlerinin ortaya çıkması ile yeni bir dünya düzeninin temellerinin atılması, açık, adil ve kapsayıcı çok taraflı ticaret sistemine verilen desteğin yeniden teyit edilmesi, tek taraflı gayrimeşru tedbirlerin olumsuz etkilerinden, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde şiddet ve silahlı çatışmaların istikrarsızlığın artmasına sebep olmasından endişe duyulduğu, Güney Lübnan'daki durum hakkında duyulan kaygı dile getirildi. Ayrıca nükleer silahların yayılmasını önleme ve silahsızlanma rejiminin güçlendirilmesi çağrısında bulunulmuş, dezenformasyonun yayılmasından duyulan ciddi endişe dile getirilmiş ve BM'nin uluslararası sistemdeki merkezi rolünün korunmasına olan bağlılık yeniden teyit edilmiştir.

Kazan Deklarasyonunda tek madde ile ele alınan bir diğer konu Ukrayna savaşı olmuştur. Bildirinin 36. maddesinde Ukrayna ve çevresindeki durumla ilgili olarak BM'nin ilkelerine uygun olarak devletlerin birbirleriyle hareket etmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Çatışmanın diyalog ve diplomasi yoluyla barışçıl bir şekilde çözüme kavuşturulması ile ilgili arabuluculuk ve iyi niyet misyonu tekliflerinin memnuniyetle karşılandığı belirtilmiştir.

Zirvede alınan ve Türkiye'yi yakından ilgilendiren en önemli kararlardan birisi BRICS Ortak Devlet statüsünün verilmesine yönelik mekanizmanın ilk kez kullanılmış olmasıdır. Zirve sonucunda 13 ülke bu statüyü almıştır: Belarus, Kazakistan, Özbekistan, Türkiye, Endonezya, Malezya, Tayland, Vietnam, Bolivya, Küba, Cezayir, Nijerya ve Uganda.

Bu statünün ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi'nin BRICS'e yeni üyelik konusu ile ilgili olarak yaptığı açıklama dikkate alınmalıdır. Irakçi 35 kadar ülkenin BRICS'e tam üye olarak kabul edilmeyi talep ettiğini söylemişti. Abbas Irakçi birliğe üye ülkelerin şimdilik yeni üye kabul etmemeye; ancak bazı ülkeleri ortak olarak aralarına almaya karar verdiklerini açıklamıştı. Bu da demek oluyor ki yakın tarihte BRICS üyeleri tam yetkili yeni üye alımına sıcak bakmıyorlar. Bunun yerine ortak devlet statüsü verilerek bu ülkeler ile ilişkilerin yine BRICS platformu içinde ancak tam üye statüsü olmadan gerçekleştirilmesi bekleniyor. Sürecin ve ortak devlet statüsünün bir nevi BRICS'e tam üyelik için adaylık süreci olduğunu söylemek mümkün.

Geçtiğimiz yıl Güney Afrika'da düzenlenen XV. BRICS zirvesinde alınan kararla Arjantin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İran, Mısır ve Etiyopya BRICS'e katılmaya davet edildi. Bu ülkelerden Arjantin daha sonra üyelikten vazgeçtiğini duyurdu, Suudi Arabistan ise katılımını onayladı ancak resmi katılım süreci henüz tamamlanmadı. Şu an Brezilya, Rusya, Çin, Hindistan, Güney Afrika başta olmak üzere BAE, İran, Mısır ve Etiyopya BRICS üyesi ülkeler. Kurucu üyelerinin tamamı bloğun büyümesini desteklediklerini açıkça ifade etmektedir; ancak genişlemenin nasıl olacağı ve şartlar konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır.

BRICS'in genişlemesi fikrine Çin öncülük ediyor, Rusya ve Güney Afrika da bu fikri destekliyor; ancak Hindistan ve Brezilya'nın genişleme ile ilgili olarak tereddütleri bulunmaktadır. Hindistan'ın çekincesi BRICS'in Çin'in önderliğinde ilerleyen bir grup haline dönüşmesidir. Brezilya ise yeni üyelerle beraber örgütün Batı blokundan tamamen uzaklaşmasından ve Asya bloğu haline gelmesinden endişe duymaktadır. Gruba katılan yeni üyelerin birbirleri ile pek de dostane ilişkilere sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Etiyopya ve Mısır arasında henüz çözüme ulaşmamış bir su sorunu var. Haliyle bu durumda iki ülke arasında gerginliğe sebep olmaktadır. Suudi Arabistan örgüte tam üye olma sürecinde, İran ise tam üye ancak bu iki ülkenin arasında 1979'dan beri süre gelen vekalet savaşları var. Çin arabuluculuğu ile bu sorunlar belli ölçüde çözülmüş olsa da taraflar arasında hala doğrudan olmasa bile vekalet savaşları üzerinden çatışma riski bulunmaktadır. İki yeni üye olan BAE ile İran arasında da Basra Körfezi'nde yer alan Büyük Tunb, Küçük Tunb ve Ebu Musa isimli üç ada üzerinden devam eden bir sınır anlaşmazlığı söz konusudur. Kısaca BRICS'in 2023 zirvesi ile cesur bir karar aldığını söyleyebiliriz. Örgüte katılan yeni üyelerin hangi müştereklerde bir araya gelip ortak karar alacağını yakından takip etmek gereklidir. Bu durum bize örgütün bir geleceği olup olmadığını gösterecektir. BRICS'in ortak kararlar alabilme ve üyelerin ortak politika yapması noktasında NATO ya da Avrupa Birliği'nde olduğu gibi daha gelişmiş kurumsal bir alt yapıya ihtiyacı olabilir.

Türkiye'nin, BRICS'e üyeliği ise başta Çin ve Rusya tarafından olumlu karşılanmaktadır. Hindistan'ın yer yer Türkiye-Pakistan ilişkileri üzerinden duyduğu rahatsızlık yüzünden Türkiye'nin örgüte katılmasına sıcak bakmadığı söylense de durumun diğer üye ülkeler arasındaki ilişkiler üzerinden tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Her şeyden önce diğer BRICS üyelerinin de birbirleri ile uyumlu politikalar izlediğini söylemek mümkün değil; ancak Türkiye'nin hem NATO üyesi olması hem de sahip olduğu önemli coğrafi konum sayesinde BRICS için stratejik öneme sahip bir üye ülke olması ihtimali vardır. Türkiye, BRICS'e üye olması halinde bu örgüte katılan ilk NATO üyesi ülke olacaktır ve bu örgütün imajı açısından önemlidir; çünkü bu durum örgütün ekonomik hedeflerle hareket ettiğini gösterecektir.

Türkiye ve AB arasında 1996 senesinde imzalanan gümrük birliği anlaşması sayesinde Türk firmaları Avrupa pazarına girme imkânı bulmuş ve böylece firmalar, Avrupalı muadilleri ile rekabete girebilir hale gelmiştir. BRICS üyelerinin sahip olduğu ekonomik gelişmişlik düzeyi ve pazar hacimleri düşünüldüğünde örgütün, Türk firmalar için yüksek kalite ürün satabilecekleri yeni coğrafyalara ulaşmada avantajlar sağlayacağı söylenebilir. BRICS olmasa bile Türkiye'nin Çin, Rusya, Hindistan gibi ülkelerle mevcut ticaret hacmini geliştirmesi lehine olacaktır. Şu an Türkiye'nin en büyük dış ticaret partneri AB'dir. Türkiye BRICS'e üye olarak ticaretini Afrika, Latin Amerika ve Asya üzerinde de geliştirebilirse, AB'yi BRICS ile dengeleme imkânı bulabilir ancak bu zaman alacak bir süreçtir.

Kısaca BRICS, gelecekte sahip olacağı imkanlar itibari ile önemli bir potansiyele sahiptir. Örgütün şu an sahip olduğu nüfus ve ekonomik güç dikkate alınırsa da bunu söylemek yanlış olmaz; ancak BRICS'in öncelikle yapısı ve yeni üyelerin kabulü ile ilgili kurumsal mekanizmalar ortaya koyması zaruridir. Türkiye'nin XVI. BRICS Zirvesi'nde ortak devlet statüsü almış olması örgüt ile ilişkilerde bir geleceğinin olduğunu ortaya koymaktadır. BRICS'in yakın zamanda örgüte yeni tam üyeler alarak genişlemesi mümkün görünmüyor; ancak şu an ortak devlet statüsü verilen her ülkenin gelecekte bu örgüte üye olması ihtimali vardır.

Burada göz ardı edilmemesi gereken konu Türkiye'nin mevcut ticaret partnerleri ile devam eden ilişkileridir. BRICS ile ilişkiler geliştirilirken mevcut statüko da dikkate alınmalıdır. Eğer bu durum dikkate alınmazsa çeşitli ekonomik riskler ortaya çıkabilir. BRICS ile ya da BRICS olmadan Türkiye'nin Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi coğrafyalarla ticari bağlarını güçlendirmesi lehine olacak bir gelişmedir. Bu sayede Türkiye hem ticaret hacmini artırabilir hem de sahip olduğu coğrafi konumu en iyi şekilde değerlendirebilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA