Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL TANAS KARAGÖL

Türkiye'de cari açık, kriz sebebi mi?

Hızlı büyüme dönemlerindeki yüksek cari açığın sorun olmaması için, en önemli yapısal nedenlerden olan enerjide dışa bağımlılık azaltılmalıdır

Yunanistan başta olmak üzere AB bölgesinde devam eden borç krizi, ABD'de borçlanma limiti konusunda süregelen tartışmalar ve art arda yapılan kriz uyarıları acaba yeni bir küresel ekonomik kriz dalgası mı geliyor endişelerini tetikledi. Dünyada borç krizi ve borçlanma limiti tartışmalarının küresel ekonomik gündemi kapladığı, Türkiye'de de yükselen cari açığa yönelik endişelerin dillendirildiği bir dönemde, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli'nin "Kötü haberi veriyorum, dünyada kara bulutlar gözükmeye başladı, dünya daha büyük krizlerle karşı karşıya kalacak... Muhtemelen dünya ekonomisinde bir kriz olacak Türkiye'ye olumsuz etkileri olacaktır. O yüzden tedbirli olun, ne varsa onu tutun, fazla harcamayın" şeklindeki demeci, ekonomide bir anda olumsuz bir havanın oluşmasına neden oldu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün olumsuz havayı kontrol etmek üzere yaptıkları açıklamalar, piyasalardaki endişeleri bir nebze giderse de tartışma başlamış durumda. Diğer yandan, yüksek cari açık nedeniyle IMF'nin son dönem G-20 toplantıları sonrası Türkiye için revize ettiği ekonomik tahminler de bu dönemde kriz tartışmalarını alevlendirdi. Bilindiği gibi IMF, Türkiye'de cari açığın bu yıl Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYİH) yüzde 10.5'ine çıkabileceği tahmininde bulundu. Türkiye'de GSYİH'nın bu yıl yüzde 8.7 oranında artacağı tahmin edilirken, 2012'de büyüme oranın ülkedeki keskin talep daralması nedeni ile yüzde 2.5 olarak gerçekleşeceği ifade edilmiş durumda. Bununla beraber, IMF 2012 yılı için cari açığın GSYİH'ye oranının yüzde 9.8'e yükseleceğini belirtti. Bu tahmini rakamlardan da görüleceği üzere, Türkiye'de hem cari açıkta bir artış olacağı hem de 2012'de ekonomik büyümede sert bir düşüşün gerçekleşeceği öngörüsünün ekonomik bir açıklaması yoktur. Cari açık artıyorsa, güçlü bir ekonomik büyüme ile bunun devam edeceği beklentisi vardır. Son dönemde GSYİH'da gerçekleşen rekor büyüme rakamları, kurlarda ve dolayısıyla ihracatta gerçekleşen artış eğilimi ve merkez bankasının öngördüğü cari açıktaki düşüş beklentisi, IMF'nin yanlış öngörülerinin gerçekleşmeyeceğini göstermektedir. Ayrıca, Türkiye sadece Avrupa'da değil OECD ve G-20 ülkeleri içinde de en hızlı büyüyen ülkedir. Küresel ekonomik kriz konuşulduğu sürece, Türkiye gibi yüksek büyüme performansı gösteren ülkelere daha çok doğrudan yabancı yatırım ve portföy yatırımı gelecektir. Son beş ayda ülkeye giren 6.5 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım miktarı bunun bir göstergesidir. IMF'nin kötümser tahminine ve Fitch'in, Türkiye'nin AB'deki olası krize, cari açık yüzünden diğer gelişmekte olan ülkelerden daha açık olduğu ifadesine rağmen iç piyasada herhangi bir tedirginliğin olmaması, bilinen ezberlerin bozulmasına neden olmuştur. Çünkü kısa vadede Türkiye'de cari açığın kriz yaratmasının bir sebebi yoktur. Bu dönemde bütçe açığının GSYİH içindeki payı düşmüş, kamu borcunun GSYİH içindeki payı yüzde 40'ın altında kalmış, yüksek kur dolayısıyla ihracatta görülen artışta devamlılık sağlanmış ve ülkeye giren sermayede önemli artışlar sağlanmıştır. Yapılan son AB ülkeleri Liderler Zirvesi'nde alınan kararlar sonrası, Yunanistan'ın kurtarılması konusunda üye ülkelerin anlaşması bu bölgede ciddi bir borç krizi olacağı beklentisini azaltmıştır. Dolayısıyla, Türkiye'nin ihracatının yarısının gerçekleştiği AB ülkelerindeki olası ekonomik daralmayı öteleme girişimleri, IMF tarafından yapılan tahminlerin gerçekleşmeyeceği görüşünü güçlendirmiştir. AB ülkelerinde çok ciddi bir borç krizi problemi yaşanmadığı takdirde, Türkiye'de makro ekonomik göstergelerde IMF'nin tahminlerinde öngördüğü karamsar bir tablonun ortaya çıkmayacağı beklentisi hayli yüksek görülmektedir. Hükümet programında da ifade edildiği üzere, Türkiye'nin hızlı büyüme dönemlerinde yaşadığı yüksek cari açığın sorun olmaması için, cari açığın en önemli yapısal nedenlerinden birisi olan enerjide dışa bağımlılık azaltılmalıdır. Enerjide dışa bağımlılığıdaha düşük seviyelere indirmek için yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji arzı içindeki payını arttırmak, üretim ve ihracatın ithalata olan bağımlılığını düşürmek, ara malı ve yatırım mallarında yurtiçi üretim kapasitesini artırmak ve doğrudan yabancı yatırımların artırılmasını teşvik etmek gerekir. Ayrıca, istihdamın ve ekonomik büyümenin sürdürülebilmesi, dış borçların çevrilebilmesi ve cari açığın azaltılması ancak ve ancak yakalanan ihracat ivmesine bağlıdır. İhracatın devamı için pazar ve mal çeşitlenmesi politikasının izlenmesi zorunlu bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye, cari açığın olumsuz etkilerini bertaraf etmek ve dış ticaretine yön vermek için Uzak Doğu, Hindistan, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve hatta Latin Amerika ülkelerinde yeni imkânlar ve pazarlar geliştirmelidir. Yeni imkânlar ve pazarlar geliştirme eğilimi, Türkiye'yi diğer AB üyesi ülkelerden ayrıştıran temel bir faktör olarak öne çıkmaktadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA