Türk-Amerikan ilişkilerinde önümüzdeki aylarda yeni bir krize yol açacak sıcak gelişmelerin yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Trump'ın Suriye'den çekilme kararı sonrasında iki ülke arasında koordinasyon ve ortak bir strateji geliştirmek için yeni bir fırsat aralığı doğmasına rağmen şu aşamada bunun değerlendirilemediğini söylemek mümkün. Amerikan kuvvetlerinin çekilmesiyle Suriye'nin kuzeyinde oluşacak bir siyasi boşluğa karşı Türkiye'nin kontrol edeceği bir güvenli bölge oluşturulması iki ülke arasında son beş senedir devam eden YPG krizinin bir fırsata dönüştürülmesini sağlayacak potansiyele sahip. Ancak Trump'ın kararına karşı oluşan siyasi tepki ve Pentagon'un DEAŞ'ın tamamen yok edilmediği yönündeki tavrı Amerikan kuvvetlerinin bir süre daha kalacağına işaret ediyor.
Suriye'nin kuzeyi konusunda oluşan fırsat alanlarının henüz somut bir projeye dönüşmemesine ilave olarak ABD'nin Türkiye'ye S-400 alımı konusunda yaptırım uygulama ihtimali ikili ilişkilerin önümüzdeki dönemde iyice gerginleşeceğine işaret ediyor. Türkiye'nin hava savunma sistemi ihtiyacı, teknoloji paylaşımı ve fiyat konularında avantajlı gördüğü S-400'ler Amerikan savunma endüstrisi açısından ekonomik açıdan ve askeri güvenlik uzmanları tarafından da stratejik olarak sorunlu görülüyor. Türkiye'yle ilgili algısı oldukça negatif olan Kongrenin de stratejik silah satışlarında onay makamı olarak ağırlığının olması meseleyi iyice zorlu hale getiriyor. Dahası Türkiye'nin S-400'lerle birlikte Patriot sistemlerini almaya da açık olması Pentagon'un F-35 projesiyle ilgili çekincelerini gidermeye yetmemiş görünüyor.
Amerikan savunma endüstrisi açısından NATO üyesi Türkiye'nin S-400 gibi gelişmiş bir sistemi alması Rusya'nın bu pazara girmesi anlamına gelecek. Türkiye'nin S-400 alımından vazgeçirilememesi durumunda başka ülkelerin de Rusya'nın müşterisi olmasından ve dolayısıyla Amerikan savunma şirketlerinin pazar payının azalması ihtimalinden memnuniyetsizlik öne çıkıyor. NATO üyesi bir ülkenin böyle bir sistemi almasının emsal teşkil etmesinden korkuluyor. Pentagon ayrıca S-400 sistemlerinin radarının Türkiye'nin envanterine dahil edilecek F-35 gibi yeni nesil uçaklar hakkında istihbarat edinme riskinden bahsediyor. Türkiye ise S-400 sistemlerinin milli dost-düşman yazılımıyla kullanılacağı için risk teşkil etmediğini savunuyor. Bu sistemlerin son derece sofistike ve karmaşık mühendislik ürünleri olduğunu göz önünde bulundurarak bu teknik tartışmaların kolaylıkla halledilemeyeceğini söylemek mümkün. Ancak bu tartışmada iki tarafın uzun süredir birbirine karşı devam eden güvensizliğinin açık olduğunu söyleyebiliriz.
Türk-Amerikan ilişkilerinde karşılıklı güvensizliğin hem bölgesel stratejik ayrılıklar hem de Türkiye'nin ulusal güvenliğini sağlamakta sadece NATO şemsiyesiyle yetinmek istememesinin etkisi var. Suriye sınırına yakın yerleştirilen Patriot sistemlerinin Türkiye'yle yeterince istişare edilmeden geri çekilmesi bir güven bunalımı yarattı. Amerikan tarafı Türkiye'nin kaygılarını gidermek için aktif bir çaba göstermekten uzak kaldı ve konuya ancak Türkiye'nin Çin ve Avrupa gibi farklı alternatifler sonrasında S-400'lerde karar kılmasıyla dikkat etmeye başladı. Türkiye'nin ulusal savunma endüstrisini geliştirme sürecinde nihai olarak bu tür sistemleri kendi başına üretmek amacında olduğu ve Rus sisteminin aslında geçici bir çözüm olduğu düşünülebilir. Ancak NATO'nun son senelerde Rusya tarafından zayıflatılmaya çalışılması ve Rusya'yla Transatlantik ittifakı arasında gerginliklerin devam etmesi Türkiye'nin S-400 alımının daha fazla mercek altına alınmasına neden oluyor.
ABD'nin YPG'ye verdiği destek Türkiye için ulusal güvenlik sorunu teşkil etmeye devam ederken hava savunma sistemleri gibi stratejik bir konuda yaşanan derin görüş ayrılıkları önümüzdeki aylarda Türk-Amerikan ilişkilerinde sorunlu bir dönemin bizi beklediğini gösteriyor. Trump-Erdoğan ilişkisinin Brunson'ın ABD'ye dönmesi ve Amerika'nın Suriye'den çekilme kararları sonrasında daha pozitif bir noktaya geldiğini gözlemledik. Ancak Kongrenin ve Pentagon'un Trump'la tam olarak "aynı sayfada" olmaması Türk-Amerikan ilişkileri açısından handikap oluşturmaya devam edecek.