Sudan, Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz'in kesişim noktasında bulunması nedeniyle bölgesel jeopolitikte önemli bir aktördür. Kritik deniz yollarına yakınlığına ek olarak petrol ve mineraller gibi doğal kaynakları Sudan'ın önemini artırmaktadır. Sudan'daki istikrar, komşu ülkeler olan Güney Sudan, Mısır, Etiyopya ve Eritre'nin yanı sıra daha geniş anlamda Kızıldeniz bölgesini de doğrudan etkilemektedir. Bu etkiler, jeopolitik meseleler ve zorunlu göç akışının yanı sıra çatışmanın doğurduğu güvenlik sorunlarını içermektedir. Dolayısıyla Sudan, Nil'den Fırat'a kadar uzanan bölgenin istikrarı için oldukça kritiktir. Sudan'daki çatışma sona ermeden bölgesel ve küresel ekonomi zarar görmeye devam edecektir.
2023 yılının Nisan ayında başlayan Sudan iç savaşı, 25 milyon insanın gıda yetersizliğine maruz kaldığı büyük bir insani krize ve ülkenin yeniden istikrara kavuşması açısından çıkmaza yol açmıştır. Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmalar, on binlerce insanın ölümüne, milyonlarcasının ise yaralanmasına veya evlerini terk ederek göç etmesine neden olmuştur. Kuzey Darfur'un başkenti El Faşir, HDK'nın kuşatması altında olup, sürekli bombardımanlar, hava saldırıları ve etnik şiddetle karşı karşıyadır. Son günlerde ise başkent Hartum'un yanı sıra ülkenin güney doğusundaki tarihi Sennar şehrinde çatışmaların yoğunlaşması dikkat çekmektedir. Gazze'deki 7 Ekim olaylarının gölgesinde kalan Sudan'daki çatışma, özellikle insani ıstırapların giderilmesi ve çatışmanın durdurulmasına çözüm bulunması noktasında uluslararası toplumun ilgisini beklemektedir.
Sudan İç Savaşında Bölgesel ve Küresel Etkileşimler
Sudan'da hem tarihsel hem de güncel bağlamda en etkili aktörlerden biri şüphesiz Mısır olagelmiştir. Mısır, Sudan'ı ulusal güvenliği için hayati bir ülke olarak görmektedir. Özellikle de 2011 yılında Etiyopya'nın inşa ettiği ve son dört yıldır dolumunu büyük oranda tamamladığı "Büyük Etiyopya Rönesans Barajı" ile buna bağlı olarak Nil Nehri ve su akışı konusu Kahire'nin temel gündem maddesi olmuştu. Ancak Sudan'daki iç savaş, Mısır'ı ikinci bir jeopolitik zorlukla karşı karşıya bırakmıştır. Dolayısıyla Sudan'daki istikrar, Mısır'ın özellikle tarım ve su temini için Nil sularını kontrol altında tutması açısından kritiktir.
Büyük Etiyopya Rönesans Barajı bağlamında Sudan'daki iç savaşla etkileşim halindeki merkezi aktörlerden bir diğeri de Etiyopya'dır. Ayrıca Etiyopya, 1970'li yıllardan beri gündemde olan el-Faşaga sınır sorununun yanı sıra iç savaşın doğurduğu mülteci akını ve sınırındaki olası istikrarsızlıktan endişe duymaktadır. İki yıl önce Faşaga konusu gündeme gelmiş ve 7 Sudan askeri hayatını kaybetmişti. Buna karşılık Etiyopya ordusu kendilerine bağlı olmayan milisleri suçlamıştı. Geçtiğimiz hafta bazı yerel medya organlarında servis edilen haberlere göre Sudan ordusunun iç savaştan dolayı Faşaga sınırından askerlerini çekmesinden faydalanan milisler Sudan topraklarına girmiştir. Dolayısıyla Sudan'daki iç savaş, mevcut kriz hatlarını derinleştirme ve orta vadede bölgesel çatışmaları tetikleme potansiyeline sahiptir.
Sudan iç savaşının doğrudan etkilediği bir diğer aktör 2011 yılında bu ülkeden ayrılan Güney Sudan'dır. Nitekim boru hatları aracılığıyla petrol ihracatında Hartum'a büyük ölçüde bağımlı olan Güney Sudan, doğrudan çatışmadan etkilenmektedir. Petrol akışındaki kesintiler, Güney Sudan için ciddi ekonomik sonuçlar doğurmakta ve mevcut iç siyasi ve güvenlik krizlerini daha da kötüleştirmektedir.
Bölgesel etkileşim bağlamında dikkat çekilebilecek bir diğer nokta ise birbiriyle bağlantılı olan Çad, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'dır. Libya'nın 2011 yılında Muhammer el-Kaddafi'nin düşüşünden itibaren fiili açıdan bölünmüş yapısı ve 2014 yılından itibaren Hafter'le birlikte derinleşen uluslararası boyutu, Sahel'den Sudan'a bir kriz kuşağı oluşturarak bölgeyi etkisi altına almıştır. Bu durum Sudan'daki iç savaşı da derinden etkilemektedir. Zira Hızlı Destek Kuvvetleri'nin Çad ve Libya üzerindeki mevcut bağlantıları aracılığıyla ve Sudan ordusunun BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu rapora göre, BAE'nin desteği krizi çıkmaza doğru sürüklemektedir. Ek olarak söz konusu durum arabuluculuk girişimlerini kırılganlaştırmakta ve krizi derinleştirmektedir.
Diğer taraftan özellikle son aylarda Rusya ve İran'ın Sudan Silahlı Kuvvetleri'yle yakınlaşması dikkat çekmektedir. Rusya, 2017'den beri Sudan'ın Kızıldeniz'deki Flamingo Deniz Üssü'nde merkez kurmayı planlarken; İran ise uzun yıllardır etkin bir aktör olamadığı Sudan'daki mevcut boşluğu doldurarak nüfuzunu konsolide etmektedir. Bu anlamda her iki aktör de ülkenin meşru yönetimi Sudan ordusuna güvenlik ekipmanı desteği sağlamaktadır. Özellikle İran'ın Silahlı İnsansız Hava Araçları sağlayarak Sudan sahasındaki etkisini "güvenliğe katkı sağlayan aktör" olarak artırması dikkat çekmektedir.
İnsani Krizin Derinleşen Boyutu ve Uluslararası Toplumun Sorumlulukları
BM ve diğer uluslararası kuruluşların raporlarına göre Sudan'daki insani kriz ciddi boyutlara ulaşmış durumdadır. 50 milyon nüfuslu ülkede 25 milyon insan akut gıda güvensizliği içinde hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Yardım çalışmaları çatışmalar nedeniyle ciddi engellerle karşılaşmakta, insani yardım çalışanlarına yönelik saldırılar artmakta ve yardım operasyonları yetersiz kalmaktadır. Sadece bu durum Sudan'da acil ateşkesin sağlanması için uluslararası toplumun müdahalesini zorunlu kılmaktadır.
Uluslararası toplumun Sudan'daki insani krizi hafifletmek için acil ve koordineli bir müdahale gerçekleştirmesi gerekmektedir. Öncelikle çatışan taraflar arasında ateşkesin sağlanması ve insani yardımların engellenmeden ulaştırılması için diplomatik baskı artırılmalıdır. Ayrıca BM'nin 2,7 milyar dolarlık insani yardım çağrısının karşılanması için daha fazla mali destek sağlanmalı ve yardım operasyonlarına lojistik destek verilmelidir. Uluslararası aktörler, Sudan'daki barış sürecini desteklemek ve uzun vadeli istikrarı sağlamak için uyumlu bir strateji geliştirmelidir.
Sonuç olarak Sudan'daki iç savaş, bölgesel ve küresel dengeleri sarsan ciddi bir kriz niteliği taşımaktadır. Sudan'ın stratejik konumu ve sahip olduğu doğal kaynaklar, çatışmanın etkilerini sadece bölgesel aktörlerle sınırlı kalmayıp küresel ekonomiyi de etkileyen boyutlara taşımaktadır. Mısır, Etiyopya, Güney Sudan ve diğer bölge ülkeleri üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulduğunda Sudan'daki istikrarın sağlanması, sadece bu ülke için değil, tüm bölge ve ötesi için hayati önem taşımaktadır. Uluslararası toplumun acil insani yardımların sağlanması, diplomatik baskının artırılması ve sürdürülebilir barış için koordineli çabalar göstermesi gerekmektedir. Bu bağlamda uluslararası toplumun Sudan'a karşı olan sorumluluğunu yerine getirmesi ve daha fazla gecikmeden somut adımlar atması zorunludur.