Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İSMAİL NUMAN TELCİ

Türkiye-Katar stratejik iş birliğinde yeni zirve

Körfez bölgesinin doğal gaz zengini ülkesi Katar son dönemde Türkiye ile en yakın ilişkilere sahip ülkelerden birisi. Bu durum iki ülke arasında giderek derinleşen ve farklı alanlara yayılan işbirlikleriyle kendisini gösteriyor. Son olarak geçtiğimiz hafta Katar Emiri Temim bin El-Sani'nin yaptığı ziyarette birçok anlaşmaya imza atarak Türkiye'ye ciddi yatırım yapılması yönünde adım atması iki ülke arasındaki ilişkilerin geldiği olumlu noktayı göstermektedir.

Bu yakın ilişkilerin arkasında öncelikle iki ülke liderleri arasındaki sıkı güven ilişkisi ve bölgesel konularda ortak yaklaşımın olduğu söylenebilir. Özellikle 2011'de yaşanan Arap devrimleri sonrası süreçte Katar ve Türkiye birçok bölgesel meselede aynı çizgide olurken, bunu pratikte de hayata geçirmiştir. Mısır, Suriye ve Libya gibi konularda iki ülke liderleri birlikte hareket ederek askeri ve yumuşak gücü bünyesinde bulunduran bir dış politika ekseni oluşturmuşlardır.

Bu ittifaktan ve politikalarından ciddi anlamda rahatsız olan ülkeler ise kısa aralıklarla iki ülke liderini hedef almış ve çeşitli enstrümanlarla baskı unsuru oluşturmaya çalışmışlardır. 2013'te Türkiye ve Katar'ın ciddi anlamda desteklediği Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin askeri darbeyle uzaklaştırıldığı süreçte Suudi Arabistan ve BAE'nin başını çektiği karşı devrimci aktörler ciddi rol oynamıştır. Bu ülkeler 2014 yılında Katar'dan büyükelçilerini çekerek Emir Temim üzerinde baskı kurmaya ve Katar dış politikasını kendi doğrultularına çekmeye çalışmışlardır. Buna başarılı olamayan Riyad ve Abu Dabi yönetimleri geri adım atmak zorunda kalmışlardır.

Ancak bu ülkelerin bu agresif tavırları Katar'ın güvenlik endişelerini sona erdirmek amacıyla Türkiye'yi askeri üs kurmaya davet etmesiyle sonuçlanmıştır. 2014 yılında imzalanan anlaşma sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri Katar'da Tarık bin Ziyad askeri üssünü kurarak buraya askerlerini ve unsurlarını konuşlandırmıştır.

Politikalarını özellikle Türkiye karşıtlığı üzerine şekillendiren Birleşik Arap Emirlikleri, 2016 yılında Türkiye'de gerçekleşen askeri darbe girişimi sürecinde de rol oynamıştır. Öyle ki bu durum üst düzey Türk yetkililer tarafından da üstü kapalı olarak dile getirilmiş ve bir Arap ülkesinin darbe girişimine destek olmak amacıyla 3 milyar dolar harcadığı ifade edilmiştir. İzleyen süreçte yaşananlar ve artan gerilimden hareketle birçokları bu ülkenin BAE olduğu konusunda hemfikir olmuştur.

Bu iki girişimde de Türkiye ve Katar'a zarar veremeyen bu aktörler son olarak 2017 yılının Haziran ayında Katar Emiri'ni hedef almayı denemişlerdir. BAE'nin başını çektiği Suudi Arabistan, Mısır ve Bahreyn'in de katıldığı bir kampanyayla Katar'a yönelik siyasi ve ekonomik bir abluka başlatmışlardır. Ablukanın askeri bir müdahaleye de yol açabileceğine dair haberlerin gündeme gelmesiyle Türkiye, Katar'da bulunan askeri üssündeki Türk Silahlı Kuvvetleri birliklerini harekete geçirmiş ve olası bir müdahale karşısında sert bir şekilde karşılık vereceğini ilgili tüm taraflara göstermiştir. Bununla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanarak Katar'daki asker sayısını artırma kararı almış ve hızla yeni asker sevkiyatı yapılmıştır.

Bu gelişmeler Katar açısından bir kırılma noktası olarak görülmüştür. Komşu ülkelerinin bu hasmane tutumu karşısında Türkiye'nin koruyucu bir kalkan görevini üstlenmesi Katar Emiri'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğine olan güvenini perçinlemiştir. Liderler arasındaki bu karşılıklı güven ilişkisi gelinen noktada zor zamanlarda işbirliğinin önünü açmış ve özellikle Katar'dan Türkiye'ye ciddi yatırımların gerçekleşmesini sağlamıştır.

Bunun yanında Katar yatırımlarının arkasındaki tek motivasyonun siyasi olduğunu söylemek de yanıltıcı olabilir. Nitekim dünyanın en zengin doğal gaz ihracatçılarından olan Katar, küresel bir yatırımcıdır. Katar Yatırım Otoritesi'nin bugüne kadar 40'tan fazla ülkede yaptığı yatırımların 400 milyar doların üzerinde olduğu belirtilmektedir. Özellikle Almanya, İngiltere, Fransa, ABD, Çin ve Rusya gibi ülkelerde uzun yıllar boyunca milyarlarca dolar yatırımlar yapan Katar açısından Türkiye'ye yapılan yatırımlar bu ülkelere kıyasla küçük bir yekünü oluşturmaktadır.

Öte yandan Katar'ın dış yatırımlarına yakından bakıldığında ciddi bir rasyonalite ve karlılık hedefinin olduğu gözlemlenmektedir. Bununla birlikte yatırım yapılacak ülke seçiminde güven ve ekonomik istikrar da büyük bir belirleyici olmaktadır. Bu noktada Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden birisi olan Almanya ciddi anlamda Katar yatırımı çekmektedir. Katar Yatırım Otoritesi, ülkenin önde gelen markalarından Volkswagen, Deutsche Bank, Siemens ve SolarWorld gibi şirketlere son 30 yılda 20 milyar avrodan fazla yatırım yapmıştır. Qatar Holding in Volkswagen'deki hisselerinin yüzde 14,6 olduğu ve bu anlamda şirketin en büyük hissedarları arasında yer aldığı belirtilmektedir.

Katar'ın yatırımlarında aslan payını İngiltere'nin aldığı da hatırlanmalıdır. Tarihsel olarak İngiltere ile yakın ilişkileri olan Katar, bu ülkeye 40 milyar dolardan fazla yatırım yapmıştır. Katar Yatırım Otoritesi İngiltere'nin en büyük havalimanı olan Heatrow'un yüzde 20 hisselerine, Katar Havayolları da British Airways'i de bünyesinde bulunduran International Aviation Group firmasındaki hisselerini yüzde 25'e çıkarmıştır. Katar'ın İngiltere'deki diğer öne çıkan yatırımları arasında Londra Borsası, Londra'nın Manhatten'ı olarak bilinen Canary Wharf bölgesi, Olimpiyat köyü, Shard gökdeleni, Harrods mağazası, Savoy Oteli ve Sainsbury süpermarketler zinciri bulunmaktadır.

Bu açıdan değerlendirildiğinde Katar'ın hem küresel düzeyde hem de Türkiye'de yaptığı yatırımlar bir taraftan iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin bir eseri olduğu kadar, Katar'ın stratejik yatırımcı hedefleri doğrultusunda da gerçekleşmektedir. Bununla birlikte ekonomi faaliyetleri büyük oranda doğal gaz ihracatına dayanan Katar, benzer şekildeki diğer Körfez ülkeleri gibi ekonomik çeşitlendirme amacıyla da dış yatırımlara yönelmektedir. Bu yatırımlar söz konusu devletler açısından uzun vadede çeşitlendirilmiş bir ekonomik düzenin emniyet supapları olarak da görülmektedir. Bu stratejiler doğrultusunda faaliyet gösteren Katar Yatırım Otoritesi dünyanın en büyük 11'inci ulusal varlık fonu olarak yatırımlarını artırarak ve çeşitlendirerek devam etmektedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA