Türkiye'de gündem 14 Mayıs'ta düzenlenecek olan seçimlere odaklanmışken, Özbekistan'da da 30 Nisan'da önemli bir referandum gerçekleştirildi. Son sözü baştan söylemek gerekirse, bu referandum Özbekistan'ın, Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev öncülüğünde 2016'dan itibaren başlatılan reform hareketinde son değil; fakat oldukça önemli bir dönüm noktası.
Bu husus, referandum takvimi planlanırken Özbekistanlı düşünce kuruluşu temsilcileri ve başta Özbekistan İstanbul Başkonsolosu Amirsaid Agzamhodcaev olmak üzere Özbekistanlı yetkililerle gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde de vurgulanıyordu. Ancak resmi temsilci veya devlet dışı aktör olsa da sonuçta Özbekistan'ı temsil kapasiteleri olduğundan bu açıklamalara biraz çekince payı bırakıyordum. Bununla beraber referandumda oylamaya sunulan maddelerin içeriğini inceleyince ve oylama günü Özbekistan'da gerçekleştirdiğim gözlemler, referandumun Özbekistan açısından önemini daha fazla anlamamı sağladı.
Neler Değişti?
Referandumda Özbekistan Anayasası'ndaki mevcut 128 maddenin 91'inde değişiklik yapılması ve anayasaya yeni 27 maddenin eklenmesi konusunda halka görüşü soruldu. Normal şartlar altında anayasa değişikliği çalışmaları başladığında, anayasanın yüzde 30'u civarında değişiklikler yapılması planlanıyorken, çalışmaların derinleşmesi ve özellikle vatandaşlardan gelen geri bildirimlerle mevcut anayasanın yüzde 71'inden fazlasında; eklenen maddelerle birlikte düşünüldüğünde ise bütüncül olarak anayasada yüzde 92'nin üzerinde değişiklik yapıldı ki bu durum resmen halkın neredeyse tamamen yeni bir anayasayı oylaması anlamına geliyor.
Bu kadar çok sayıda değişiklik ve yeni maddeler bulunurken, özellikle Batı'da bazı yayın organlarında referandumun sadece Cumhurbaşkanı Mirziyoyev'in Başkanlık süresine indirgenmesine yönelik yorumlar, bana göre açıkça haksızlık. Nitekim referandumda başta temel hak ve özgürlükler olmak üzere çok sayıda kapsamlı adımlar atılıyor. Birey-toplum-devlet ilişkileri yeniden şekillendiriliyor ve kişisel verilerin mahremiyetinden dezavantajlı grupların korunmasına, temel hakların ihlal edilmesi halinde devletin sorumluluğundan eğitime ve sağlık hizmetlerine erişime kadar birçok alanda ileri adımlar atılıyor. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanı dahil, aralarında meclis ve senato başkanları, valiler ve yüksek mahkeme başkanı olmak üzere çok sayıda üst düzey makamın görev süresi en fazla iki dönemle sınırlandırılıyor.
Referandum Gününe Yönelik Gözlemler
30 Nisan'daki referandum oylamasında ülkeye davet edilen 45 farklı ülkeden ve 14 uluslararası örgütten 383 uluslararası gözlemci bulunuyordu. Ben de bu uluslararası gözlemcilerden birisi olarak Taşkent'in Şeyhantohur (Shayxontoxur) bölgesinde gözlemlerde bulundum. Ülkeye varıştan itibaren Özbekistanlı yetkililerin uluslararası gözlemciler için kurdukları altyapı, gösterdikleri itina ve referandum ile oylama sürecinin anlaşılmasına yönelik çalışmaları bu süreci ne kadar ciddiye aldıklarının bir göstergesiydi.
Referandum gününde sandıkların açılmasından kapanmasına kadar oy merkezlerini dolaştım ve oy verme sürecinin sakin ve düzenli bir ortamda gerçekleştiğini gözlemledim. Vatandaşlara Evet veya Hayır seçeneğinin sunulduğu oylamada her yaştan Özbekistanlının oy kullanmaya gelmesi, anayasa değişikliğine halkın teveccühünü gösteriyordu. Nitekim katılım oranının yüzde 84,51 olduğu referandumun sona ermesinin ardından yapılan ön açıklamada Özbekistanlıların yapılan değişiklilere yüzde 90,21 oranında evet oyu verdikleri ilan edildi.
Referandumun Özbekistan'a ve Bölgeye Etkisi
Özbekistan'da gerçekleştirilen referandumu sıradan bir oylama veya devlet başkanının yetkilerini artırmaya yönelik sonucu önceden ayarlanmış bir seçim olarak değerlendirmek oldukça indirgemeci bir yaklaşım olur. Her şeyden önce devletin vatandaşlarına sağladığı ve sağlamayı planladığı hak, özgürlükler ve imkanların anayasal güvenceye alınması ve bu güvencenin sadece yasama organı tarafından değil, egemenliğin asıl kaynağı halk tarafından onaylanması önemli.
Ayrıca referandum sürecini Özbekistan'da 2016'dan itibaren başlayan reform hareketlerinden bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Nitekim Mirziyoyev'in ülke içinde ve dış ilişkilerinde atmış olduğu adımlar, bir yandan Özbekistan'ın istikrarını artırır ve devlet-toplum ilişkisini güçlendirirken diğer taraftan başta Türk Dünyası ve Türkiye ile ilişkilerinde de önemli gelişmelerin yaşanmasını beraberinde getirdi. Bu adımlar, başta Türkiye olmak üzere bölgede istikrarı önemseyen aktörler açısından destekleniyor ve aslında bazıları açısından emsal alınabilecek nitelikte.
Sonuç olarak bu referandum Özbekistan'ın, Mirziyoyev öncülüğünde 2016'dan itibaren başlatılan reform hareketinde son değil; oldukça önemli bir dönüm noktası. Sadece Özbekistan'a değil, Türk Dünyasına ve Türkiye-Özbekistan ilişkilerine olumlu katkılar yapacak olması ise doğal bir beklenti.