Son on gündür gündemin öne çıkan başlıklarından birisi CHP'li bazı isimlerin bir avukatlık ofisinde kaydedilmiş olan para sayma görüntüleri. Kamuoyunda tepkiyle karşılanan bu görüntüler üzerine, kısa sürede İstanbul Başsavcılığı harekete geçmiş, soruşturma başlatmış, şüpheli ve tanık sıfatıyla bazı isimleri ifadeye çağırmıştır. Yani artık bu görüntülerdeki eylemler sadece kamuoyunun değil yargının da gündemi olmuştur. Medyaya yansıyan bilgilere göre soruşturma çok uzamadan olayın arka planı açığa çıkarılacak gibi görünüyor.
Öncelikle belirtmek gerekir ki bu görüntülerin CHP'li bazı isimler tarafından yayınlandığı ve paylaşıldığı ortaya çıktı. Ayrıca CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın satın alınması amacıyla ödendiği ileri sürülen paraların sayıldığı bu görüntülerde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yakın isimlerin yer alması, CHP içi çatışmalar bağlamında tartışmaların daha da alevlenmesine sebep oldu. Yaklaşan yerel seçimler olaya yönelik ilgiyi iyice artırdı.
Görüntülerde yer alan isimlerden birisi İmamoğlu'nun kasası olduğu iddia edilen ve halen İBB Spor Kulübü Başkanı olan Fatih Keleş. Diğer bir isim ise daha önce İmamoğlu'nun şirketinde çalıştığını söyleyen eski CHP İstanbul İl Basın Danışmanı Can Poyraz. Daha fazla dikkat çeken bir isim ise İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz. CHP veya İBB ile kurumsal bir bağı olmayan ve İmamoğlu'nun şirketinde müdürlük yapan bir ismin böylesine bir para alışverişi içerisinde olması doğal olarak şüpheleri artırıyor ve gözleri Ekrem İmamoğlu'na çeviriyor.
Nitekim CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın 11 Mart günü yaptığı yazılı basın açıklamasında, görüntülerde yer alan İmamoğlu İnşaat Genel Müdürü Tuncay Yılmaz'dan bahsedilmeyerek adı gizlenmişti. İfadelere göre Tuncay Yılmaz'ın orada bulunma nedeni paraların taşınmasında yardım etmekti. Paraları getiren isimlerin Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz olduğu, bu paraların İmamoğlu'nun avukatı, dönemin CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Turan Taşkın Özer'den alındığı ifade ediliyor. Ancak Turan Taşkın Özer'e bu paraların nereden ulaştığı hala açıklığa kavuşmuş değil. Burada da oklar yine İmamoğlu'nu işaret ediyor.
CHP İl Başkanı Özgür Çelik paraların kaynağı olarak düzenledikleri bağış kampanyasına işaret etse de o kampanya da toplanan para miktarının 150-200 bin TL olduğu ve görüntülerdeki miktarla kıyaslanamayacağı açığa çıktı. Hatta satışa aracılık eden ve paraların ofisinde sayıldığı avukat Gökhan Taşkapan'ın ifadesine göre, bu paraların bir kısmı Büyükçekmece ve Sarıyer'de yatırımları olan inşaat şirketi sahibi Metin Gül'den alınmış. Taşkapan, Gül'ün CHP'li isimler tarafından yatırımlarını durdururuz denilerek korkutulduğunu ve bu nedenle iki milyon TL'yi vermek zorunda kaldığını söylediğini aktarıyor. CHP İl Başkanlığı'nın açıklamasında ise iktidardan çekinen iş adamlarının banka ile değil elden ödeme yaptıkları iddia ediliyordu.
Sonuç olarak yapılan açıklamalar ve verilen ifadelere göre, 2019 yılında kaynağı belirsiz bir para ile CHP İstanbul İl Başkanlığı binası alınırken kayıt dışı olarak elden ödeme yapıldığı ortaya çıkıyor. Hatta bu olayın göbeğindeki isimler CHP il yöneticilerinden çok İmamoğlu'na yakın isimler.
Siyasi Partilerin Finansmanı Konusundaki Mevzuat Bu Görüntüler Hakkında Ne Diyor?
Her ne kadar olayın bütün ayrıntıları ortaya çıkmamış olsa da tartışmaya konu görüntülerin önemli bir kısmı siyasi partilerin finansmanını düzenleyen mevzuatla ilgili. Partiye bir bina satın alınması, binanın bedelinin ödenmesi için partinin bağış topladığı iddiası, bu bağışların toplanma şekli, bedelin bir kısmının kayıt dışı olarak elden ödenmesi gibi birçok husus söz konusu.
Siyasi partilerin demokratik yaşamdaki önemi ve yolsuzluklardan korunması için mevzuatta gelir ve giderleri ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca bu düzenlemelere uyulmasının denetimi, yani siyasi partilerin mali denetimi görevi Anayasa Mahkemesi'ne verilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, partilerin gelir kalemlerini tek tek saymakta ve toplanacak bağışlar konusunda çeşitli sınırlamalar koymaktadır. Önce siyasi partilerin bağış kabul edemeyeceği kişiler sayılmakta, sonra bağışlara üst sınır getirilmekte ve son olarak bağışların yapılmasına ilişkin usuller belirlenmektedir. Bu düzenlemeler şu şekilde sıralanabilir:
Kanunun "Bağışlar" başlıklı 66. maddesinin 1. fıkrasına göre, kabaca ifade edecek olursak kamu kurumları siyasi partilere ayni ve nakdi yardımda bulunamazlar. Ayrıca 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunun "Bağışlar" başlıklı 66. maddesinin 3. fıkrasına göre: "Siyasi partiler, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden herhangi bir suretle ayni veya nakdi yardım ve bağış alamazlar."
Kanunun 66. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesine göre: "Yukarıdaki fıkranın dışında kalan gerçek ve tüzel kişilerin her birinin bir siyasi partiye aynı yıl içerisinde iki milyar liradan fazla kıymette ayni veya nakdi bağışta bulunması veya yayınları kullandırması yasaktır."
Buna göre siyasi partilere yapılacak bağışların üst limiti her yıl yeniden değerleme oranına göre yenilenerek 2024 yılı için kişi başı 351.134,32 TL olmuştur. Söz konusu görüntülerin olduğu yıl olan 2019 yılı için ise bir kişinin siyasi partilere yapacağı bağışın en üst sınırı 54.566,22 TL'dir.
Söz konusu görüntülerdeki paraların bir bağış kampanyası ile toplandığı iddia ediliyorsa bunun belgelendirilmesi ve bu üst sınırı geçmemiş olması gereklidir.
Kanunun 66. maddesinin 2. fıkrasının 2 ve 3. cümlelerine göre:
"Bağış veya bağışların bağışta bulunana veya yetkili temsilcisine veya vekiline ait olduğunun partice verilen makbuzda açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir belgeye dayanılmaksızın siyasi partilerce bağış kabul edilemez. Siyasi partilerin adına açılmış banka hesaplarına yapılan bağışlar için ayrıca gelir makbuzu düzenlenmez."
Ayrıca aynı Kanunun "Gelirlerin sağlanmasında usul" başlıklı 69. maddesinin il üç fıkrası şu şekildedir:
Madde 69 – Bir siyasi partinin bütün gelirleri, o siyasi partinin tüzelkişiliği adına elde edilir.
Siyasi partilerin genel merkezlerinin ve teşkilat kademelerinin gelirleri, parti merkez karar ve yönetim kurulunca bastırılan makbuzlar karşılığında alınır. Bastırılan ve parti teşkilat kademelerine gönderilen gelir makbuzlarının seri ve sıra numaralarına ait kayıtlar parti genel merkezinde tutulur. Parti teşkilat kademeleri aldıkları ve kullandıkları makbuzlar dolayısıyla parti merkez karar ve yönetim kuruluna karşı mali sorumluluk taşırlar.
Sağlanan gelirin türü ve miktarıyla, gelirin sağlandığı kimsenin adı, soyadı ve adresi, makbuzu düzenleyenin sıfatı, adı, soyadı ve imzası, makbuzda ve dip koçanlarında yer alır."
CHP yetkililerinin sayılan paraların kaynağı yanında bu paraların toplanmasına ilişkin yasada öngörülen usullere uyulduğunu da ispatlaması gerekecektir. Uzun süredir devam eden tartışmalarda top çevirmek yerine yasada zorunlu tutulan bu makbuzları savcılığa sunmaları ve kamuoyuna açıklamaları birçok tartışmayı sonlandırabilirdi. Ancak bu konuda hiçbir adım atılmaması şüpheleri daha da artırmaktadır.
Son olarak "Kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesi" başlıklı 116. maddesinin 1. fıkrasına göre: "Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak bağışta bulunan kimse ve bağışı kabul eden parti sorumlusu, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın alımı sırasında kaydedildiği belirtilen bu görüntülerle ilgili yasal sürecin bir kısmının Siyasi Partiler Kanunu'ndaki bu hükümler çerçevesinde yürütülmesi muhtemel görünmektedir. Yukarıda aktarılan yasa hükümleri karşısında sorulması gereken sorular şunlardır: