AK Parti, iktidarının ilk yıllarından itibaren demokratikleşme, adalet, temel hak ve özgürlükler alanında çok sayıda reform hayata geçirdi. İlk başlarda Avrupa Birliği uyum yasaları, demokratikleşme paketleri ve diğer düzenlemelerle yürütülen yargı reformlarının belli bir strateji ve takvim içerisinde daha sistematik olarak hayata geçirilmesi amacıyla ilk defa 2009 yılında "Yargı Reformu Strateji Belgesi" hazırlandı. Beş yıllık uygulamanın sonunda İkinci Strateji Belgesi 2015 yılında kamuoyuna açıklandı.
En son 30 Mayıs 2019 tarihinde, halen uygulanmakta olan Üçüncü Strateji Belgesi, "Güven Veren ve Erişilebilir Bir Adalet Sistemi" vizyonuyla bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından duyuruldu. Bu belge kapsamında yedi yargı paketi başta olmak üzere iki yüze yakın faaliyet hayata geçirildi.
Yetkililerin açıklamaları ve kamuoyuna yansıyan haberlere göre, yeni Strateji Belgesi ile ilgili hazırlıklar önemli oranda tamamlandı. Hatta Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, birkaç konuşmasında hem İnsan Hakları Eylem Planı'nın hem de Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin hazır olduğuna ve 2024 yılı başında açıklanabileceğine değinmişti. Ancak ülkenin yerel seçim atmosferine girmiş olmasının da etkisiyle söz konusu iki belgenin seçimlerden sonra kamuoyuna duyurulacağı anlaşılıyor.
Bu belgeler konusunda yapılan hazırlıklar, iktidarın reform iradesinin güçlü bir şekilde devam ettiğini ve önümüzdeki aylarda da yeni reformların gündeme geleceğini gösteriyor. Yargıdaki bazı eksiklikler görülüyor ve çözüm yolları geliştiriliyor.
Yeni Strateji Belgesi yanında uzun zamandır hazırlıkları devam eden ve hakkında sık sık haberler çıkan 8. Yargı Paketi bir kanun teklifi olarak 16 Şubat Cuma günü TBMM'ye sunuldu ve AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin tarafından kamuoyuna açıklandı. Bundan önceki son yargı paketi olan 7745 sayılı Kanun (7. Yargı Paketi), 28 Mart 2023 günü TBMM'de kabul edilerek yasalaşmıştı. Bu Kanun'un üzerinden bir yıl geçmesi ve uzun süredir hakkında çıkan haberler sebebiyle yeni paket ciddi merak uyandırıyordu.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, basına yansıyan haberlere göre bir af düzenlemesi ve hapis cezalarının infaz süresini azaltacak yeni ve kapsamlı bir infaz düzenlemesi gündemde değil. Zaten Anayasa gereğince af kanunu için TBMM'nin beşte üç çoğunlukla karar alması gerekiyor (m.87). Böylesine bir çoğunluk Cumhur İttifakı'nda yok ve çoğunluğu sağlamak için Meclis'teki diğer partilerin desteği gerek. Bu desteği sağlayacak bir uzlaşma arayışı da henüz gündemde değil. O nedenle bu konuda toplumda gereksiz bir beklenti oluşturmak doğru değil.
Geçtiğimiz yıllarda, önce COVID salgını sırasında 14.4.2020 tarih ve 7242 sayılı Kanun ve sonrasında 14.7.2023 tarih ve 7456 sayılı Kanun ile infaz düzenlemesi yapılmıştı. Bu düzenlemeler ile bazı suçlar bakımından denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme hükümleri genişletilmiş ve bazı hükümlülerin cezaevinden daha erken çıkmalarının önü açılmıştı.
Bu düzenlemelerin af niteliğinde olup olmadığı yolunda çeşitli teknik hukuki tartışmalar olmuştu. İktidarın bu ve benzeri tartışmalardan uzak durmak istediği görülüyor. Sonuç olarak bu tartışmalar bir tarafa, yapılan açıklamalara göre yeni hazırlanan pakette bazı infaz düzenlemeleri bulunacak ancak bütün mahkumlar için hapis cezası süresini azaltacak kapsamlı bir düzenleme olmayacak.
Bilakis cezasızlık algısıyla mücadele etmek bu pakette öne çıkan konulardan birisi olarak göze çarpıyor. Türkiye'de suçlar için öngörülen cezaların düşük olduğu yönünde güçlü bir algı var. Ancak incelendiğinde bu algının gerçeği yansıtmadığı görülüyor. Karşılaştırmalı çalışmalar Türk Ceza Kanunu'ndaki cezaların diğer demokratik hukuk devletlerine oranla az olmadığını ortaya koyuyor. Özellikle tepkisel düzenlemeler sonrası bazı suçlar için cezalar birkaç defa yükseltilmiş ve Avrupa ülkelerindekilerin çok üzerine çıkmıştır.
Bu nedenle toplumdaki cezasızlık algısı daha ziyade infaz düzenlemelerinden kaynaklanıyor. Mahkemelerin hükmettiği cezalar, denetimli serbestlik ve koşullu salıverme gibi kurumların etkisiyle hiç hapis yatılmadan ya da mahkeme hükmündekinden çok daha az süreler yatılarak infaz ediliyor. Bu durumu göz önünde bulunduran teklife göre, verilen ceza düşük dahi olsa bir kısmının hapiste infaz edilmesini öngören bir düzenleme hazırlanmış. Böylece en düşük hapis cezaları için dahi belli bir süre hapis cezasının infaz edilmesi öngörülüyor.
Bu düzenleme yanında, yargıda temyiz ve itiraz sürelerin yeknesaklaştırılması ve sadeleştirilmesi, Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda makul sürede yargılama yapılmadığı iddialarıyla ilgili başvurular için tazminat komisyonuna başvuru imkanının tanınması, yine Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği ve TBMM'ye süre verdiği bazı yasal düzenlemelerin yapılması, bazı parasal miktarların güncellenmesi pakette yer alacak konular arasında. Bunların yanında yargının hızını ve etkinliğini artıracak, adalete erişimi kolaylaştıracak çok sayıda düzenleme bu kapsamlı pakette yer alacak.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklamalarına göre, Meclise sunulan taslağın bu ay içerisinde görüşülerek yasalaştırılması bekleniyor. Seçimden önce Meclis çalışmalarına ara vermeden yasanın kabul edilmesi öngörülüyor. Yazının hazırlanması sırasında teklif metni henüz TBMM internet sitesinde yayınlanmamış, basına ise yalnızca açıklama yapılmıştı. O nedenle yapılan açıklamalara dayanarak sadece belli yönleriyle ele alınmakla yetinilmiş ve paketin ayrıntılı değerlendirilmesi sonraki yazılara bırakılmıştır.