AK Parti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla 2024 Yerel Seçim Beyannamesi'ni kamuoyu ile paylaştı. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100.yılında gerçekleştirilen 14 Mayıs 2023 tarihli Genel Seçimler ve Cumhurbaşkanlığı Seçiminin vizyonunu belirleyen "Türkiye Yüzyılı" teması AK Parti'nin şehir ve belediyecilik anlayışın yansıyor ve 31 Mart Yerel Seçimlerinde de karşımıza çıkıyor.
Sekiz ayrı bölümden oluşan beyanname kapsamlı programıyla öne çıkarken yerel ve küresel siyasetin gündemini ilişkilendirmesiyle de dikkat çekiyor. Bu bağlamda "Türkiye Yüzyılı'nda Şehir ve Çevre" başlığı özel bir pozisyona sahip. Zira söz konusu bölüm, AK Parti'nin şehir vizyonunu sunarken hem yerel hem de küresel bir çevreci yaklaşımı içeriğinde barındırıyor.
"Türkiye Yüzyılı'nda Şehir ve Çevre" hiç şüphesiz beyannamedeki en dikkat çeken bölümlerden biri. Çevrenin insan hayatının ve tüm canlıların yaşam döngüsünün devamı için ne denli önemli olduğunun farkında bir anlayış göze çarpıyor. Olabilecek maksimum düzeyde çevrenin korunması için kaynak tüketiminin verimlilik ile birlikte ele alınması günümüzde olmazsa olmaz iken Türkiye Yüzyılı "Verimliliğin ve Sürdürülebilirliğin Yüzyılı" olarak da nitelendiriliyor. Bu anlayışla şehirler; i) benzersiz kimlikli şehirler, ii) şehir ekonomisini merkezine alan üreten şehirler, iii) mimarisiyle özgün estetik şehirler, iv) çevre dostu sürdürülebilir şehirler, v) iklim uyumlu net sıfır emisyonlu şehirler, vi) yeşil kalkınmayı destekleyen sıfır atık uyumlu şehirler, ve vii) risklerini bilen ve yönetebilen dirençli şehirler şeklinde tanımlıyor.
Türkiye'nin ilk 10 ekonomi arasında yer alma hedefiyle örtüşerek sürdürülebilir kalkınmayı önceleyen, yerinde üretimle şehirlerin kendi kendine yetebilir hale gelmesini önemseyen, insanlar için değer üretirken aynı zamanda doğaya ve tüm canlılara saygılı, çevre duyarlılığı yüksek bir yönetim anlayışı da yine beyannamede görülüyor. Bu anlayışla doğaya saygılı yatay mimarinin yaygınlaştığı ve estetik kaygısının yüksek olduğu şehirlerde insanların yaya olarak da daha konforlu bir yaşam sürmesi hedefleniyor.
Sürdürülebilir kalkınmanın "yeşil kalkınma" olarak nitelendirildiği bir zamanda şehirlerin doğanın karşısında olmak yerine doğaya saygılı bir anlayışa sahip olması önem arz ediyor. Türkiye gibi iklim değişikliğinden en fazla etkilenen ve etkilenmesi beklenen bölgelerden biri ve yine bir Akdeniz ülkesi olarak iklim değişikliği ile mücadeleyi aktif şekilde yürütmesi de hayati öneme sahip. İklim değişikliği ile mücadelenin hükümetler kadar yerel yönetimlere de sorumluluk yüklediğinin bilincinde olan belediyecilik anlayışı ile düşük emisyonlu uygulamaları yaygınlaştıran, başta su olmak üzere tüm doğal kaynakları verimli kullanan, yeşil iş kollarını ve yeşil istihdamı destekleyen ve artıran şehirler hedefleniyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının insan eylemlerinin yanı sıra doğal yollarla da ortadan kaldırılması mümkün. Bu noktada doğal yutak niteliğinde olan akarsu, göl ve denizlerin yanı sıra ormanlar da önem kazanıyor. üç farklı iklimin yaşandığı, yedi bölgesi çok çeşitli bitki örtüsü ile çevrili Türkiye, yeşil alanların sayısının ve hacminin artırılması için uzun yıllardır çaba gösteriyor. 2053'te Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda yeni dönem yerel yönetimlerinin de mevcut yeşil alanları koruyup muhafaza ederken ağaçlandırma çalışmalarını hızlandırarak orman varlıklarını artırmaya devam etmesi hedefleniyor. Büyükşehirler merkezlerinin yanı sıra ilçe, mahalle ve köylerde de yeşil alanların korunması ve artırılması planlanıyor. Bu sayede mümkün olan en yüksek düzeyde sera gazlarının doğal yollarla atmosferden silinmesi amaçlanıyor.
İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün arttığı bir dünyada iklim değişikliği ile mücadele çabalarına iklim değişikliğine uyum çalışmalarının eşlik etmesi gerektiği de kaçınılmaz bir gerçek. Her geçen gün artan olumsuz etkileri ile küresel ısınma devam ederken şiddetli yağışlar, seller, su baskınları ve taşkınlar, şiddetli kuraklık, orman yangınları ve fırtınalara karşı önlemlerin artırılması gerekiyor. Yeni dönemde şehirlerde mevcut yapıların doğal afetlere dirençli hale getirilmesi, altyapı çalışmalarının artırılması ve gerekli yerlerde yeniden yapılması, ulaşım ve diğer tüm hizmetlerin bu durumla uyumlu olacak biçimde yeniden şekillendirilmesi hedefleniyor.
AK Parti hükümetlerinin en büyük başarılarından biri hiç şüphesiz yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen destek. Göreve geldiği 2002 yılından bu yana yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimindeki artan payı bunu net olarak gösteriyor. Henüz göreve geldiği ilk yıllarda büyük ve orta ölçekli tüketicilerin yenilenebilir kaynaklardan elektrik elde etmesine imkân sağlayan yasal düzenlemeleri hayata geçirerek Türkiye'nin toplam elektrik enerjisi kurulu gücünün 12,291 MW'tan 58,332 MW'a yükselmesi sağlandı. Gelinen noktada yenilenebilir kaynaklı kurulu güç toplam kurulu gücün yaklaşık yüzde 55'ini oluşturarak Türkiye'yi Avrupa'da ilk 5 ülke arasında konumlandırdı. Bu düzenlemeleri takiben kamunun örnek teşkil etmesi adına belediyelerin de bu konuda aktif rol aldığı, kendi tükettikleri elektriği yenilenebilir kaynaklardan üreten belediyelerin sayısının arttığı biliniyor. Yeni dönemde de bu sayının daha da artırılması, yerel yönetimlerin temiz enerji üretiminin yaygınlaştırılmasıyla yenilenebilir kurulu gücünün 2053'te yüzde 69'a ulaştırılması hedefleniyor.
Yeşil kalkınma ve düşük karbonlu bir ekonomi için atık yönetimi de son derece önem arz eden bir diğer mesele. Belediyelerin görev ve yetki alanında yer alan atık yönetimi günümüzde döngüsel ekonomi ve enerji üretiminde de önemli bir yere sahipken atıklara yalnızca atık olarak bakılmayan bir anlayışı gerektiriyor. Bu noktada Sayın Emine Erdoğan'ın öncülüğünde geliştirilen ve uluslararası kamuoyundan da büyük ilgi gören "Sıfır Atık" yaklaşımı öne çıkıyor. "Türkiye Yüzyılı'nda Gerçek Belediyecilik" vizyonunda da Sıfır Atıklı belediyeler hedefleniyor.
"Döngüselliğe dayalı bir kaynak ve atık yaklaşımı" olarak tanımlanan Sıfır Atık, üretimden tüketime tüm alışkanlıkların sürdürülebilirlik anlayışı ile yeniden şekillendirilmesini gerekli kılıyor. İsrafın olabilecek en yüksek düzeyde azaltılmasını, yine atıkların maksimum seviyede önlenmesi ve azaltılmasını sağlarken mümkün olan her sektörde de geri dönüştürülerek yeniden kullanılmasını hedefleyen yaklaşım, kirliliği minimize ederek insan hayatı ve çevreye verilen zararın da en aza indirilmesini öngörüyor. Türkiye Yüzyılı'nın yenilenen belediyecilik anlayışı da "2053'te net sıfır emisyon" hedefi doğrultusunda 2053 yılına dek yerel yönetimler tarafından toplanıp depolanan atıkların azaltılarak sıfırlanmasını amaçlıyor. Bu sayede hava, su ve toprak kirliliğinin maksimum düzeyde azaltılması ve çevre sağlığının olabilecek en iyi seviyeye ulaştırılması hedefleniyor. Beyannamede öne çıkan bu konular, 2024 Yerel Seçimlerine 2 aydan az bir zaman kala AK Parti'nin insan için eser ve hizmet üretmenin yanında çevreye saygılı, doğa ile uyum içinde, yeşil kalkınmayı hedefleyen bir belediyecilik anlayışı ile yeni dönemde yeniden şehirleri yönetmeye talip olduğunu gösteriyor.