Batı medyasını yeniden süsleyen Türkiye haberlerinden de rahatlıkla anlaşılabileceği gibi, 14 Mayıs'ta gerçekleşmesi muhtemel 2023 seçimleri, şimdiden yeni yılın en kritik hadiselerinden biri olarak tanımlanmış durumda. Türkiye için ise ikinci yüzyılın veya Türkiye Yüzyılı'nın geleceğini belirleyecek kritik bir seçim olarak karşımızda durmaktadır.
Türkiye adım adım önemli bir küresel politik, ekonomik ve kültürel ağırlık merkezi olma yolunda. Ukrayna'daki savaş, Çin ile ilgili endişeler, Avrupa'daki enerji krizi, para politikasındaki ayrışma trendinin devamı ile ilgili belirsizlikler, küresel resesyon endişeleri, Güney Asya'dan sonra Afrika'da da kendisini göstermeye başlayan yeni finansal kriz ihtimali, tüm bu denklemlerin orta yerindeki Türkiye'nin önemini gölgelemeye yetmemiş görünüyor.
Ekonomi ve siyasetin iç-içe işleyişi de göz-önüne alınınca, bu yeni dönemin ekonomiye ve 2023 sonrasının Türkiye'sine, yeni yüzyılın Türkiye hayallerine ne tür etkileri olabileceği de (dolayısıyla) önemli bir konu haline geliyor. Nitekim, modernleşmenin bu iki atlısı (ekonomi ve siyaset) birbirini pozitif etkileyebilirse; ulusal ve uluslararası siyaseti, küresel ve ulusal ekonomiyi, toplumsal hayatı ciddi anlamda etkileyebilirler.
Bu açıdan da 9 Ocak 2023 tarihli yorumum ve aynı gün çıkan bir Bloomberg yorumunun çakışması da tesadüf değildi. Türkiye'nin artan önemi ve daha bağımsız ekonomik ve politik duruşu nedeniyle, rakip Batılı liderler (Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden kazanacağı için) gergin. Son bir yılda desteğini tekrar ciddi oranda artıran Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimleri yine rahat kazanacak gibidir. Bahar döneminde ekonomideki iyileşme emarelerinin de artması ile bu destek çok daha güçlenmiş olacak.
Seçim ve Sonrasının Türkiye'si
Türkiye Yüzyılı, 29 Ekim 2023'te başlıyor. O güne dek ise yoğun bir hazırlık ve altyapı dönemi olacak. Kendi deyimiyle, Türkiye için hayallerini hayata geçirmek için son kez oy isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü varlığı ve bu yeni yüzyıldaki liderliği ise Türkiye'nin ticari ve politik rakiplerini kara kara düşündürüyor.
Ancak, Türkiye, başkanlık sisteminin güçlü liderliği ve siyasi istikrarından henüz (pandemi, savaş, finansal saldırılar, enerji ve gıda krizi, darbe girişimi ve ticaret savaşları gibi nedenlerle) tam anlamıyla yararlanamadı. 2023 sonrasının yeni yüzyılına ise yeni söylemler ve yeni bir vizyon ile hazırlanıyor. Bu seçimin sonuçları, bu açıdan da anlam taşıyor.
Türkiye'deki muhalefetin istikrarsız, 1990'ların fetret dönemini hatırlatan kararsız ve uzlaşmadan uzak tutumu ve de daha çok pazarlık gibi ilerleyen ilişkileri ise sorunlu bir coğrafyada istikrarlı ve iddialı bir ekonomi haline gelmeyi arzu eden Türkiye için büyük bir handikap. Buna rağmen, seçimler sonrası, siyasi belirsizliğin de ortadan kalkması ile güçlenecek ekonomi-politik istikrar ise Türkiye'nin ekonomik ve siyasi merkezi konumunu güçlendirecektir.
Seçim sonrası, ekonomi tarafında, kredi genişlemesinin kontrol altına alınması, enflasyonla mücadelenin yapısal ayaklarının sağlamlaştırılması, daha fazla uzun vadeli doğrudan yabancı yatırımı çekilmesi; konut piyasası ve otomobil piyasasındaki arz yönlü sorunların hafifletilmesi için yeni stratejiler geliştirilmesi gerekecek.
Düşük faizlerin, üretim, yatırım, büyüme ve istihdam üzerindeki pozitif etkilerinin yanında; uygulanan politikaların enflasyon gibi olumsuz yan etkilerine daha fazla odaklanmak gerekecek. Baz etkisine ek olarak, maliyet ve arz yönlü etkilerle de dizginlenecek enflasyon; üreticiler, tüketiciler ve diğer makro parametrelerin istikrarı için de önemlidir.
Büyüme ve istihdam piyasasına ek olarak bütçe dengelerinde de tekrar pozitif bir seyir gözleniyor. Artacak rezervler ve kontrol altına alınacak kurlar ile Türkiye ekonomisi yeni bir momentum da kazanabilir. İhracat atağını destekleyecek makro-finansal istikrar, ithalatın kontrol altına alınması, 40 milyar doları aşan cari dengenin sürdürülebilir seviyelere çekilmesi, daha istikrarlı bir ekonomi yaratmak için olmazsa olmaz konumundadır.
Dünya'nın Gözü Türkiye'de
Türkiye gibi güçlü bölgesel ekonomik ve küresel siyasi oyuncuların istikrarı; güçlü, bağımsız liderlerin eliyle yönetildiğinden emin olmak, küresel ekonomi için de hayati önem arz eder. Ancak, Türkiye'nin (muhtemelen) 14 Mayıs'ta gerçekleşecek 2023 seçimlerinin dünya medyası için bu kadar önemli oluşu "tamamen duygusal" nedenlere de dayanıyor.
Örneğin, savaş ve pandemi sonrasının yeni ve daha kısa arz zinciri arayışlarında Türkiye, (sürekli zayıflayan küresel ekonominin motoru) Çin'e önemli bir rakip olabilir. Enerji arz güvenliği açısından da Almanya'ya iyi bir alternatif olarak gelişebilir. Bölgesel ve küresel barış müzakerelerinde iyi bir arabulucu ve lider rolü güçlenebilir.
Batı, (kendilerince) gereğinden fazla büyüyen ve kabuğunu kıran Türkiye'yi diğer denklemlere de eklemek zorunda hissediyor. Rusya-Ukrayna gerilimi, Asya-Pasifik'te ısınan hava, Avrupa'nın enerji güvenliği ile ilgili kaygılar ve küresel ekonomide beklenen resesyon endişeleri, Türkiye gibi bu denli stratejik önemi haiz ülkelerin konumunu ve önemini pekiştiriyor.
Avrupa'nın en kalabalık ülkesi ve en dinamik ekonomisi, bir yandan savaş ve çatışmalarda arabuluculuk için öncü rol oynarken; diğer yandan da gıda krizi, enerji arz güvenliği ve illegal göç dalgaları ile mücadele gibi konularda da etkin rol oynamaya devam ediyor.
Kafkasya, Orta Asya, Uzak Asya ile gelişen ilişkiler ve Orta Koridor'un artan değeri; Ortadoğu'da yeniden gelişen politik ve ekonomik ilişkiler, Afrika ile derinleşen iktisadi ve insani ilişkiler ağı, Balkanlardaki istikrarı destekleyici rolü; Mısır, Israil ve Suriye ile gelişecek ilişkilerin Doğu Akdeniz'de değiştireceği denklemler Türkiye'nin önemini artırmaya devam edecektir.
Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkasya ile Rusya'nın hidrokarbon rezervleri için bir ticaret ve transit geçiş merkezine dönüşecek Türkiye'nin önemini Avrupa ve ABD de kabul etmek durumunda kalacak. Türkiye'nin artan politik gücü, savunma sanayii, enerji ve bölgesel güvenlik ile ilgili attığı adımlar ve sürekli güçlenen stratejik konumu bu yüzden Batı'daki rakiplerini endişelendiriyor.
2023'ün Ötesi
Türkiye'deki 2023 seçimlerinin, tüm bu nedenlerle, hem Türkiye hem küresel ekonomi açısından, tahmin edildiğinden çok daha derin, uzun vadeli ve önemli etkileri olacak. Bu etkilerin, Türkiye'nin faydasına mı, zararına mı olacağına ise yine bu seçimlerin sonucu karar verecek.
Türkiye, güçlü bir demokrasidir. Artan kurumsal kalite, siyasi istikrar, azalan belirsizlikler ile birlikte demokrasi, ekonomik refahın ve kalkınmanın da güvencesi olacak. Bu yüzden de 2023 seçimleri, her şeyden önce, bu seçimlerin sonrasının en öncelikli konularından biri olacak ekonomi için de fazlasıyla hayati olacak. Milli Teknoloji Hamlesi'nin, bunun için hayati önem arz eden enerji hamlelerinin, daha bağımsız bir ekonomik model sürdürmenin anahtarı da bu seçimlerde olacak gibidir.
Güçlü kurumsal yapılar, artan teknoloji yatırımları ve yeni başarılı girişimleri, girişimci kültürü, sağlam ve güçlü altyapısı, Avrupa ile yakın ticari bağları ve 100 milyona doğru yaklaşan nüfusu ile Türkiye, önümüzdeki on yılların yıldızı olabilir. Siyasi istikrarın tekrar kaybolmaya yüz tutması, daha kötüsü de 1990'ların siyasi karmaşasının geri gelişi Türkiye ekonomisinin üzerindeki en kritik risk unsurlarından biridir.
2023 seçimleri, bu yüzden önemlidir. Ve yine bu yüzden, 2023 sonrası ekonominin geleceğini siyasetten ve seçimlerin sonuçlarından bağımsız düşünmek de çok mümkün değildir.