Türkiye, 6 Şubat günü "yüzyılın felaketi" olarak adlandırılan bir yıkıma uyandı. Sabah 04.17'de merkez üssü Gaziantep-Kahramanmaraş sınırında olan 7.8'lik büyük bir deprem yaşandı. Bunun sonucunda Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Malatya, Adana, Osmaniye ve Kilis olmak üzere 10 ilde büyük bir yıkım gerçekleşti. Ancak ne yazık ki yıkım bununla sınırlı kalmadı ve ilk depremin ardından yine Antep, Maraş ve Malatya'da biri 7,5, biri 6,7, diğer ikisi ise 6,0 büyüklüğünde olan; ilk deprem tarafından tetiklenmiş dört büyük deprem daha gerçekleşti. Ancak bölgede yaşanan deprem zincirinin mahiyetine rağmen yıkım ve felaket boyutunu artıran temel etken bölgedeki yapı stokunun gerekli şartları sağlamaması, diğer bir deyişle insan ve ihmal unsuru oldu. Dolayısıyla bölgede yaşanan afeti "yüzyılın felaketi" yapan depremin istisnai yapısına ek olarak ihmalkarlıktır.
Tüm bunlara rağmen depremin ardından arama-kurtarma ve yardım çalışmaları ile birlikte sosyal medyada yoğun bir yardım çağrısı ve bilgi akışı, benzer şekilde geleneksel medyada da yine yoğun bir bilgi ve yorum akışı başladı. Bu noktada hem sosyal hem de geleneksel medyada özellikle yaşanan felaketin mahiyeti ile alakalı olarak hem mezenformasyon hem de dezenformasyon olarak adlandırabilecek, sorunlu bilgi-yorum üretimi ve dolaşımı başladı. Dolayısıyla güvenilir ve doğru bilgi, deprem sonrası hayati olmayan meseleler arasında en çok ihtiyaç duyulan başlıklardan biri haline geldi.
Deprem Zinciri, Büyüklüğü ve Şiddeti
ABD Jeoloji Ajansı (USGS) verilerine göre ilk deprem, 7.8 büyüklüğünde, yaklaşık 17.9 km derinliğinde ve saat 04.17'de gerçekleşti. Buna müteakip, genellikle medyada kendine pek yer bulamayan ve yalnızca 11 dakika sonra, ilk depreme oldukça yakın bir yerde 6.7 büyüklüğünde bir deprem daha gerçekleşti. Hali hazırda yıkımın büyük çoğunluğu bu iki depremden sonra gerçekleşmişken saat 13.24'te 7.5 büyüklüğünde 10 km derinliğinde, yıkım etkisi oldukça büyük bir deprem daha meydana geldi. Bu depremden yalnızca iki dakika sonra, Malatya merkez üslü 6.0, yine bu depreme çok yakın bir bölgede 25 dakika içerisinde 5.8 ve 5.7 büyülüğünde iki deprem daha gerçekleşti. Son olarak da 15.02'de Maraş-Göksun'da 6.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İlk depremden bu yana ise bölge 160'dan fazla artçı ve/veya tetiklenmiş deprem oldu. Dolayısıyla bölgede 6 Şubat'tan bu yana bir deprem zinciri olduğu ve bu zincirin en büyük yedi halkasının henüz 11 saat dolmadan art arda gerçekleştiği görülmektedir.
Buna ek olarak deprem zinciri ve büyüklüğü ile birlikte şiddet etkeni de dikkat çekiciydi. Gerek sosyal gerekse geleneksel medyada birbiriyle sık şekilde karıştırılan büyüklük ve şiddet ayrımına dikkat çekmek gerekmektedir. Bu noktada şiddeti, kabaca depremin yeryüzündeki etkisinin yoğunluğu şeklinde tanımlamak mümkündür. Dolayısıyla insanlar tarafından hissedilen kısmı depremin büyüklüğü değil, daha çok şiddetidir. Modified Mercalli Intensity (MMI) olarak adlandırılan ve I-XII arası derecelendirilen şiddetin ölçeği, depremin derinliği, gerçekleştiği fay hattının yapısı ve depremin türü gibi çeşitli değişkenlere bağlıdır. Bu doğrultuda IX ve üzeri dereceye sahip depremler gerçek anlamda şiddetli ve istisnai olarak tanımlanmaktadır. Antep ve Maraş'ta gerçekleşen 7.8 ve 7.5 şiddetli iki deprem de IX derecesinde şiddete sahiptir.
Depremin Tipi ve İstisnailiği
Türkiye'de aletle deprem ölçümünün yaygınlık kazanmasıyla birlikte modern dönem olarak adlandırılabilecek 20. yüzyılın başlangıcından beri yaşanan en büyük deprem, 1939 yılında 7.8 büyüklüğünde gerçekleşen Erzincan depremiydi. Dolayısıyla bu şiddette bir depremin Türkiye'de yüzyılda bir tecrübe edildiğini söylemek mümkündür. Ancak 6 Şubat depremi, 1939 Erzincan depremine kıyasla daha yıkıcı ve etki açısından daha büyük olarak tanımlanabilir. Bunun ana sebebi ise depremin tipi başta olmak üzere sahip olduğu istisnai özelliklerdir.
Deprem tipleri açısından üç ana kategoriden bahsetmek mümkündür. Bunlar normal, ters ve doğrultu atımlı (strike-slip) (yatay sürtünmeli) depremlerdir. Daha açık anlatmak gerekirse yer kabuğu, tektonik plakalardan, diğer bir deyişle hareketli ve parçalı levhalardan oluşmaktadır. Genel kabul gören teoriye göre, bu levhalar son 3-4 milyar yıldır hareket etmektedir. Dünyadaki fay hatları ve deprem tipleri incelendiğinde doğrultu atımlı depremler azınlıktadır.
Bu noktada 6 Şubat depremlerini istisnai kılan ilk özelliği, doğrultu atımlı (strike-slip) bir tipe sahip olmasıdır. Hareket eden iki levha dikey yerine yatay olarak birbirini geçtiğinde bu tür depremler ortaya çıkmaktadır. 6 Şubat'ta gerçekleşen depremde Anadolu ve Arap levhaları batı ve doğuya doğru hareket etmiştir.
6 Şubat'ta İki Büyük Depremin Gerçekleştiği Yer ve Bölgedeki Levhalar
Bu açıdan 6 Şubat depremleri, gerek tipi gerekse kısa aralıklarla iki büyük ve şiddetli depremin gerçekleşmesi açısından istisnai bir özelliğe sahiptir. Öyle ki Türkiye'nin en saygın jeologlarından Naci Görür, bu tip bir deprem yaşansa dahi 9 saat aralıkla iki büyük ve şiddetli depremin yaşanmasını oldukça ender görüldüğünü söylemektedir. ABD'li sismolog Harold Tobin ise aletli sismolojik ölçümlerin başladığı 20. yüzyıldan beri 24 saat içerisinde gerçekleşen bu denli iki büyük depremin bir ilk olduğuna dikkat çekmektedir. Jeofizik Uzmanı Paul Martin Mai depremlerin 400 km'lik bir uzunlukta etki oluşturduğuna dikkat çekerek geçmişte yalnızca 1906 ABD - San Francisco ve 2001 Çin - Kunlun depremlerinin bu denli bir etkiye sahip olduğunu belirtmektedir. Son olarak USGS'de görev alan Sismolog Susan Hough da dünyada daha büyük depremlerin görüldüğünü, ancak Doğrultu Atımlı tipe sahip ve bu denli büyük depremlerin istisnai olduğunu söylemiştir.
Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür: Ne yazık ki Türkiye, gerek 24 saat içerisinde yaşadığı iki büyük deprem, gerek yaşanan depremlerin tipi, gerekse bu büyüklükte, şiddette ve tipte iki depremin nüfus açısından oldukça yoğun bir bölgede yaşanması sebebiyle yakın tarihte dünyada gerçekleşmiş en büyük deprem felaketlerinden birini tecrübe etmektedir.
Ancak unutulmamalıdır ki depremi "yüzyılın felaketi" yapan esas unsur, afetin tüm istisnailiğine rağmen yıkıma sebep olan insan faktörü ve onun ihmalkarlığıdır. Bu denli geniş çaplı, büyük ve şiddetli bir depremde yapıların yıkılmasını önleyemedikten sonra dünyanın tüm arama kurtarma ekipleri müdahale etse ve ülkenin tüm imkanları seferber edilse dahi yetersiz kalması engellenemez.
Bu vesileyle hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarını kaybedenlere ise sabır dilerim.