Cumhuriyetimizin 100. Yılında Türk mühendislerinin ve teknisyenlerinin uzun yıllara sari emekleri önce vücut buldu ve sonra pistte koşmaya başladı. Sıradaki hedef ise göklerdeki yerini alması.
T.C. Savunma Sanayii Başkanlığı başta olmak üzere Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) ve sektör firmalarının sahip olduğu birikim ile stratejik projelerde kritik eşikler birer birer aşılıyor. Milli Muharip Uçak (MMU) projesinde platformun hangardan çıkarılıp ilk düşük hızlı taksi testinin başarıyla yapılması önemli bir örnektir, mesajdır. Tabii, TUSAŞ'ın MMU'nun yanı sıra HÜRJET ve ANKA-3 gibi projeler de önemli aşamaların katedildiğini göstermesi verilen mesajı güçlendiren unsurlardı.
Savunma ve havacılık sanayii, özellikle askeri ve ekonomik açıdan stratejik öneme sahiptir. Toprak bütünlüğünün korunması ve milli güvenlik politikalarının icrasında hava kuvvetlerine önemli görevler düşüyor. Hava harp unsurlarının niceliksel olduğu kadar niteliksel yapısının korunması ise gelişen tehditlerle birlikte daha da önemli hale geldi. Bu noktada Türk Hava Kuvvetleri'nin biçilen görevlerini icra etmesinde, dönüşen tehditlerle mücadelesinde etkinliğinin korunmasında ve caydırıcılığının sağlanmasında "Hür" olmak bir parola olarak karşımıza çıktı.
Türk Hava Kuvvetleri: Acil ve İhtiyaç İkilemi
Türk Hava Kuvvetleri'nin modern ve nitelikli platform ihtiyacı olduğu hususunda genel bir kabul vardır. Ancak bu ihtiyacın niteliği, nasıl karşılanacağı veya karşılanması gerektiği yaklaşık on yıldır mütemadiyen tartışılan konulardan birisidir. Kısıtlı kaynakların optimum verim sağlanacak şekilde yönetilmesi ise sürecin bekasını belirleyecektir. Mevcuttaki "acil" ihtiyaca yönelik ABD'den hem F-16 savaş uçağı hem de mevcut uçaklarımız için modernizasyon kiti tedariki gündemdedir. Paralel olarak envanterdeki F-16'lar imkanlarımız ve kabiliyetlerimiz ölçüsünde modernizasyonlara tabi tutularak ihtiyaçlar bir nebze karşılanmaya çalışılıyor. Yapısal iyileştirmeler ile platformların ömrü uzatılırken bir yandan Özgür Projesi'yle de savaş uçaklarının aviyoniklerinin modernizasyonu yapılıyor. Tüm bu süreçte ise platform ihtiyaçlarını yerli ve milli olarak karşılamak hususunda da ciddi bir irade sergilenmektedir. Başta yeni nesil jet uçak ihtiyacı olmak üzere ihtiyaçlarının yerli ve milli olarak karşılanması hedefleniyor. Bu bağlamda temel eğitim uçağı Hürkuş, jet eğitim uçağı Hürjet ve yeni nesil jet uçağı MMU gibi projelere ayrı önem atfediliyor.
Türkiye'nin öz kaynak projelerini ve gelecek hedeflerini anlamlandırmak için örnek olarak bir pilotun eğitim aldığı platformlara bakabiliriz. Jet uçağı pilotlarımız sırasıyla; başlangıç eğitim uçağı, temel eğitim uçağı ve jet eğitim uçakları ile eğitimler alarak nihayetinde F-16 / MMU ile uçmaktadırlar. Bu bağlamda Türk Hava Kuvvetleri'nin "ihtiyaçları" kapsamında Pakistan'dan başlangıç eğitim uçağı alınıyor. TUSAŞ tarafından ise Hürkuş Projesiyle yeni nesil temel eğitim uçağı ve HÜRJET Projesiyle jet eğitim uçağı geliştiriliyor. Tüm bu platformlarda eğitimini tamamlayan pilotlarımız "MMU ile semalarımızda görev yapabilecekler. Türkiye'nin gelişmiş ülkeler arasında yer alma idealinde, güçlü ve bağımsız orduya sahip olmasında; Hürkuş, Hürjet, MMU vd. havacılık projeleri önemlidir ve ihtiyaçtır. Halihazırda yürütülen tedarik, modernizasyon ve geliştirme projeleri ile birlikte nicelik ve nitelik olarak değerlendirildiğinde de Hürkuş, Hürjet ve MMU projeleri orta ve uzun vadede ihtiyaçların giderilmesinde büyük öneme sahip olacaktır.
Milli Muharip Uçak ile 5. Nesile Doğru
Yeni nesil savaş uçağı projesi MMU ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın muharip uçak ihtiyacının yurt içinde özgün tasarım modeli ile karşılanması amaçlanıyor. MMU projesinde uçağın hangardan çıkışını takiben ilk uçuşun da yapılması hedefleniyor. MMU projesi kapsamında üretilecek jet uçaklarının 2030'lu yıllarda filo olarak hizmete alınması ve en az 2070 yılına kadar Türk Hava Kuvvetleri'nde operasyonel olarak kullanılması planlanıyor.
MMU projesinde, "Blok" üretim şeklinde projenin ilerlemesi hedeflenirken hangardan çıkan ilk uçağın ise 4+ nesil olması ve süreç içerisinde tam anlamıyla bir 5. Nesil platforma sahip olunması amaçlanıyor. MMU'nun prototip üretimi için seçilen, F-16'larda da kullanılan, motorun yapısının ve çeşitli aviyoniklerin 5. Nesil karakteristiğine uygun olup olmadığı tartışılan bir konudur. Bahse konu motorun ise ilerleyen süreçte yerli motor ile değiştirilmesi planlanıyor. Hava platformlarının yanı sıra bu platformlarda kullanılan alt sistemler ve mühimmatlarda önem arz etmektedir. Bu bağlamda MMU için doğrudan veya dolaylı olarak ROKETSAN, ASELSAN, HAVELSAN, TÜBİTAK SAGE vd. birçok firmamız çözümler geliştiriyor.
Sonuç Yerine
MMU projesinde tasarımdan sonra prototip imalat sürecinin oldukça hızlı ve kaliteli işçilikle ilerlemesinde TUSAŞ'ın çeşitli projelerden edindiği kabiliyetler etkili oldu. MMU projesinde her aşamada daha kabiliyetli ve beşinci nesil karakteristiğine yakın platformlar görmemiz muhtemel. Üretilen ilk platformlarda yurt dışından hazır alım ile motor gibi bazı kritik ihtiyaçlar karşılanırken süreç içerisinde bu bileşenlerde yerlilik sağlanacaktır. Kısaca Hürjet ve MMU ile Türkiye jet motorlu çok rollü uçaklar tasarlayıp, üretebilen sayılı ülkelerden biri olarak çeşitli kabiliyetlere ve altyapılara sahip olmaktadır. Günümüzde dünya genelinde yürütülen MMU benzeri yeni nesil savaş uçağı projeleri ile geleceğin ağ merkezli hibrid muharebe sahasına yönelik bir anlayış, kültür kazanılmaya çalışılıyor. Sektörün sunduğu ANKA-3 ve KIZILELMA gibi platformların yanı sıra TSK'nın geliştireceği (insanlı-insansız ekip) konseptlerle Türkiye yine öncü işlere imza atabilir.