Bask kökenli bir gencin futbol yeteneği varsa Atletic Bilbao da Real Sociedad'nın onu keşfetmemesi düşünülemez İspanya'da. Peki ya gencin ailesi ülkenin bir başka bölgesine göç etmişse. Onun kariyerini de şekillendiren Valencia oldu.
Gaizka Mendieta, Bilbao doğumluydu ama hiçbir zaman Bask bölgesi takımlarında oynamadı. Onu Valencia'da zirveye taşıyan iki teknik adamdan biri geçen sezon Leicester'a mucize şampiyonluğu kazandıran İtalyan Ranieri bir diğeri de yolu Orduspor'dan geçen Hector Cuper. Mesele oyunu iki yönlü oynamaksa orta sahada bu işi en iyi yapan adamlardan biriydi ama 2001'de Lazio ona 48 milyon ödediğinde tarihin en pahalı altıncı futbolcusu olacak kadar yetenekli miydi, işte bu sonrasını bilenler için soru işareti değil. Mendieta, Lazio tarihinde acı bir hatıra olarak kaldı, Barcelona'ya ve Ada'da Middlesbrough'a kiraladılar onu. 9 yıl önce 17 yıllık kariyerini tamamladığında zaten son birkaç sezonunu kimse hatırlamıyordu bile. Gençlik günlerinde kafasında kim olduğunu gizleyen bir şapkayla Valensiya şehrinin diskolarında hobi niyetine DJ'lik yapan Mendieta bugün 42 yaşında.
Hayatına DJ olarak devam ediyor. 14 yaşında futbolu bırakıp atletizme merak salan sonra yeteneğine ihanet etme diyenleri dinleyip 16'sında yeşil sahalara dönen Mendieta için tek bir gerçek var: "Lou Reed'i Maradona'dan daha çok seviyor."
64
17 yıllık kariyerinde 395 maça çıkan, 40 kez de İspanyol Milli Takım formasını giyen Mendieta toplam 64 gole imza attı.
BİR GELENEK
Maç köftesinin eşsiz tadı
Gelişen futbol endüstrisinin taraftarın konforunu düşündüğü kesin. Zaten kulüp yönetimleri de son yıllarda iki renge aidiyetin ölçüsü "müşteri" dedikleri taraftara sattıkları kombine ve forma sayısıyla ölçüyor. Yeni stadyumlarda sadece konforlu koltuklar yok. Artık maça gelen taraftarlara açık büfeler, sahayı gören özel restoranlar hizmet veriyor.
Maç günü yemeğini uzun yıllardır değiştirmeyen bir kitle var. İspanyollar da Avrupa'da maç öncesi yemek geleneğini araştırmış. Türkiye'nin karşısında elbette ki köfte ekmek (tükürük köftesi) yazıyor.
Güzel memleketimde yüzden fazla çeşit köfte vardır ama bilen bilir, stadyum çevresinde satılan köftenin tadı bir başkadır. Hele bir de takımın maçı kazanmış ve eve giderken köfte tezgahına rastlamışsan, kendine bonkörlüğün tutar, "yarım ekmeğe içi bol olsun" dersin.
Bakalım Avrupa'da maç öncesinde taraftarlar ne yiyor? Avusturya'da tavuk şnitzel bir numara Bosna'da haşlanmış yumurtalı sandviçler, Belçika'da elbette bol mayonezli patates kızartması.
İngiltere'de balık-patates yenir diye düşünebilirsiniz ama kuru etli sandviç onu geçmiş. Fransız ve Almanlar sosisli sandviçten vazgeçmiyor. Yunanistan bizim gibi, kebap tezgahları her zaman iş yapıyor. İtalyanlar pizza yerine "salamella" adını verdikleri acılı salamı seviyor. Rusya'da kuruyemiş çok satılıyor. İspanyollar "bocadillos" dedikleri karışık soğuk-sıcak sandviçleri yiyor. İsveçliler tatlı seviyor, maçlarda en çok satılan mazarin adlı bir tatlı.
Güney Amerika'da Arjantin ve Uruguay'da on metre boyundaki mangallarda kilolarca et ve sosis pişiyor ama maç öncesini bir yemek şölenine çeviren kesin olarak Amerikalılar. Beyzbol maçları öncesinde stadyumların açık otoparkları ve çevresinde barbeküleri ustaları değil bizzat maça gelen taraftar yakıyor.
5
Barcelona'nın efsane stadyumu Camp Nou'da tribün büfelerinde bir sandviçin fiyatı 5 euro. Gazlı içecekler 3.5, su 2 euro.
BİR TARİH
Düşmeyenler
Bir aylık aranın ardından Süper Lig devam ediyor. Şampiyonluk yarışı kadar mart ayından itibaren ligde kalma mücadelesi de nefes kesecek. Önümüzdeki altı haftalık dönemde dibe çökenler için mart ayında bile Süpermen hocalar çıkacak ortaya. Onlar pelerlerini dolaplarından çıkarır, "Durun bu takım düşmeyecek" diye kendini ortaya atar, sezon sonunda takım düşerse sessizce ortalıktan kaybolur, oldu da takım kümede kaldıysa şampiyon yapmışçasına sevinirler. Süper kahramanlarımız yılda üç ay çalışır sonra pelerini ütüleyip, tatile çıkarlar. Ligden düşmenin acısını taraftardan daha iyi kimse bilemez. Futbolcu da teknik adam da yolcu, tribündeki adam hancıdır. Peki düşmek nedir bilmeyenler, kim onlar? Bizde Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor. İspanya'da Real Madrid, Barcelona ve Atletic Bilbao. İngiltere'de Premier Lig öncesi de dahil sadece Arsenal! Fransa'da Paris Saint Germain.