Bazı isimler size sadece bir kişiyi çağrıştırır. Can diye stoper vardır, Metin diye orta saha, Turgay diye golcü.... Vardır ama Can'ı Can yapan Can Bartu, Metin'i Metin yapan Metin Oktay, Turgay'ı Turgay yapan Turgay Şeren'dir. Türk futbolunun bir efsanesini daha kaybettik. Galatasaray'ın İnönü Stadı'nda iki direk arasına sığan taraftarı bugün milyonlarla ifade ediliyorsa bunun temelinde Turgay Şeren ve Metin Oktay vardır. Ona veda ederken bize bıraktığı hayat dersi şu: Milyonlar, katlar, yatlar kontratlarda yazılıdır, mühim olan futbol sizi bıraktığında kalan ömrünüzdeki itibarınız, size duyulan sevgidir... Seba gibi, Lefter gibi, Metin gibi, Turgay gibi.. Sizi Şeren'i yaşayanların kalemiyle baş başa bırakıyorum.
ARSENAL'E KÖK SÖKTÜRDÜ KÖK!
"Apandist ameliyatı olmuştum, Gündüz Abi ile Coşkun Özarı eve geldi. "Sen kaptansın, gel de çocuklara moral ver" dediler. Gittik, formam, ayakkabılarım hazır. Sahaya çıktık. İki gün önce ameliyatımı yapan Doktor Şinasi Hakkı Bey radyodan maçı dinlemiş, bir hasta bakıcıyla stada geldi. Maç arasında bana bir tokat attı, bağırdı çağırdı. Oyuncu değiştirmek de yok, maçı bekledi, sonra beni hastaneye götürüp açılan dikişleri tekrar dikti. Biz böyle Galatasaraylıydık!" diye anlatmıştı Turgay Şeren sarı-kırmızıya olan aşkını ve bakın 17 Mayıs 2000'de Galatasaray'ın kazandığı UEFA Kupası'nın ardından köşesinde bu satırları kaleme almıştı: Galatasaray dün akşam Arsenal karşısında müthiş kere müthiş oynadı. Bir Türk takımının UEFA Kupası finalinde rakibi Arsenal'e karşı böylesine futbolun her bakımından başa baş mücadele etmesi gerçekten ulus olarak göğsümüzü kabartmalı. Bu yılki G.Saray Futbol Takımı'nın özellikle dış maçlarda oynadığı harika futbolla hep iftihar ettim. Ancak, dün akşam G.Saray bir başka oynadı. Rakip Arsenal, İngiliz futbolunun en köklü, en iyi ekiplerinden biri. İşte bizim G.Sarayımız, bu Arsenal'e kök söktürdü, kök. Ve açık söyleyeyim, maç uzatmaya da gitmezdi. Arif'in ilk yarıda kaçırdığı inanılmaz gol fırsatı, öyle kolay kolay bir takıma nasip olmaz. İkinci yarının başlamasıyla B.Hakan'ın Arsenal'in sol yan direğinde patlayan şutu, oldu mu sana iki. İşte G.Saray bu kaçan iki golden sonra oyunda yine dengeyi kurdu. Bu arada rakip 5 numaralı oyuncusu Keown'un kale çizgisi içerisinde kaçırdığı bir gol var. Kalecimiz Taffarel maçın kahramanlarından biri. İlk 45 dakikada Overmars'ın çaprazdan da olsa nefis şutunu direğin dibinden bizim Taffarel kurtardı. İkinci uzatma dakikalarının hemen başında Taffarel'in bir başka kurtarışı daha var. Bravo Taffarel'e. Hem de sakatlanma pahasına.
NE YAPTIN HAGİ?
G.Saray, bir futbol takımı finalde ne yapması gerekiyorsa hepsini yaptı. İçlerinden herhangi bir oyuncuyu ayırıp, "Sen çok iyiydin, sen çok kötüydün" demek mümkün değil. Bu takım tümüyle ve kenarda duran Fatih Terim'i, Müfit'i, Bülent'i ve Eser'i ile alkışlanmalı, alkışlanmalı, alkışlanmalı... Bu güzel geceyi bizlere yaşatan G.Saray'ı yürekten kutluyorum. Sarı kırmızılı ekip artık ismini değiştirdi. Türkiye'nin takımı oldu. Ve Hagi... Sahada en iyi oynayan oyunculardan biri de Hagi idi. Ama gereksiz yere rakibine öylesine sert girdi ki, hakemden kırmızı kart gördü. Yapma be Hagi. Uzatmanın ikinci yarısı adeta bir kabus gibi geçti. Taffarel'in kurtarışları akıl alır gibi değil. G.Saray'ın kaçırdığı bir gol var. Dedim ya, sarı kırmızılı ekip dün akşam şaheserdi. Bu maçı videodan defalarca izlemek isterim. Bize bu büyük gururu ve sevinci yaşatıp tarih yazan tüm sarı kırmızılı futbolcuları ve başta da Fatih Terim'i yürekten kutluyorum.
FARUK ILGAZ'DAN MEKTUP
Galatasaray-Fenerbahçe ezeli rekabetinin en unutulmaz köşe taşlarından biri Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz'ın Galatasaray'da teknik adam olarak göreve başlayan Turgay Şeren'e yazdığı mektuptur. Bu satırlar, Türk futbolunda ezeli rekabetin en güzel zerafet gösterilerinden biridir. "Kardeşim Turgay, evvela yeni vazifenden dolayı seni tebrik eder gönülden başarılar dilerim. Galatasaray bugün layık olmadığı bir krizin içinde bulunuyor. Böyle durumlar hepimizin başına gelen şeylerdir. Bunlar geçicidir, moral meselesidir. Galatasaray çok büyük kulüptür sıkıntıların üstesinden gelecektir. Sevgili kardeşim, iradenle Galatasaray aşkınla, tecrübenle ve bilginle zor dönemde olan kulübünü sıkıntıdan kurtaracaksın. Evvela kendinin buna inanman ve azimli olman gerekir. Başarı dileklerimi tekrarlar sevgi ile gözlerinden öperim.
İmza: Faruk Ilgaz.
TURGAY ŞEREN'İN JÜBİLESİ
Türk spor basının usta kalemlerinden, Necmi Tanyolaç, 2 Temmuz 1967 gecesi futbola veda eden Turgay Şeren için bu duygu dolu satırları kaleme almıştı. Sana (xxxxx) verdim Turgay. Ananın ak sütü gibi helal olsun. Son maçındı diye değil. Futbola veda ettiğin için de değil. O gözyaşı selinin ortasından kurtulup ayakta kalabildiğin için. O heyecan tufanından yıkılmayıp sahaya çıkabildiğin için. Bırak kendini, senin için oynayan dostlarınla, taa Rusya'dan veda gecesine katılmış Yaşin'in bile dudakları titriyordu seni seyrederken. Şimdi neler duyarsın, bilmem. Ama ağlıyordun Turgay. Tribünler seni sevenlerle doluydu... ....Futbol hayatında sana ölmezlik kazandıran o iri kollarından pençelerin sarkıyordu. Kaldıramadın onları. 19 yılın son gecesiydi bu ama asla yalnız değildin. Takım arkadaşların bir yana, Kadri'ler, Suat'lar, Candemir'ler, 10 yıl öncesinin kavga arkadaşları, hepsi hepsi veda maçına gelmişlerdi. Ya taa Ruya'dan senin ayrılış maçına koşan Yaşin! Ya Nunweller ya Pircalap! Hepsi herkes sana şeref vermek için çevirmişti etrafını. Ya 44 yaşındaki Lefter'in bi delikanlı gibi koşusu!..