Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

Gazi Koşusu için doğan her at bir ümit

Türk at yarışçılığının gelmiş geçmiş en büyük jokeylerinden İmparator lakaplı Süleyman Akdı ile 97. Gazi Koşusu öncesi buluştuk. Bugünlerde TJK TV’de yorumculuk yapan Akdı ile atları, yeni nesil jokeyleri, Türk atçılığının geleceğini konuştuk

60'ların sonunda yıldızı parlıyor! 1970'lerde artık bir star. Türkiye'nin en meşhur jokeylerinden, 'İmparator' lakaplı Süleyman Akdı'dan söz ediyorum. Jokeyliğe başladığı 1963 yılından 2008'deki emekliliğine kadar 13 bine yakın yarışa katılan, bunların yaklaşık 4 bin 500'ünü kazanan Süleyman Akdı ile Veliefendi'de buluştuk. Bugün düzenlenen 97. Gazi Koşusu'nu onun gözünden anlamaya çalıştık. Türkiye'de atçılığın geldiği noktayı, apranti okullarında yetişen jokey adaylarını, kendi hayat hikayesini konuştuk:
- Yedi ayrı cumhurbaşkanından kupa almışsınız... Kimler onlar?
- Cevdet Sunay'dan aldım ilk, o zamanlar 19 yaşımdayım. Fahri Korutürk, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necdet Sezer, Kenan Evren ve Rauf Denktaş. Kupa alamadığım iki kişi var yaşımdan dolayı, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül. O dönemde artık yarışı bırakmıştım. Turgut Özal, elini boynuma attı, "Sen benden de kısaymışsın" dedi. Kenan Evren mesafeliydi. Demirel beni köşe davet etti, bizi ağırladı. Hatta Demirel'e at hediye ettik biz jokeyler olarak o davet sırasında. Ata köyünün ismini vermişti, İslamköylü. Ata binmedi ama İslamköylü bir koşuda ikinci oldu.
- Şu anki koşullar bambaşka sanırım...
Geç kalınmış bir durum bile. Apranti okulunda hocalığım daha erken olmalıydı. 2006 yılında yarışmayı bıraktığımda ders vermeye başlasaydım, şimdi nasıl jokeyler yetişirdi. Biz ahırda, ne öğrenirsek öyle yarıştık. Bir avantajım vardı babam da şampiyon jokeydi. Abim de, kardeşim de var jokey. Rahmetli babam İsmet İnönü'nün, Celal Bayar'ın atlarına binerdi. Babam Arap simsiyah bir adam...



- Ve çok ilginç bir hikayesi var; Afrika göçmeni, köle olarak geliyor hatta... Babanız Davut Akdı'nın jokeylik öyküsü nasıl başlamış?
- Babamın ve ailesinin Türkiye'ye gelişi Cumhuriyet öncesine dayanır. Kabileler halinde buraya göç etmişler. Manisa Salihli taraflarında Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu'nun yanına yerleşiyor. O çevredeki çiftliklerde köle olarak çalışıyorlar. Ancak 1923'te Cumhuriyetin kuruluşuyla azlediyorlar. Koşucu Bekir Efendi diye biri var, atçı. Çocuklarına at binmesini öğretip jokey yapmak istiyor, beceremiyor. Babam biniyor ata, onun kabiliyetini fark ediyor ve onu jokey yapıyor. Sonra Salihli üç nesil jokey yetiştiren bir yer oluyor. Ondan sonra çevre köyler, İzmir, Ankara, İstanbul derken babam ülkedeki en başarılı jokeylerden biri oluveriyor. Evet. Şu ana kadar dört nesil büyük jokey var yarışçılık tarihimizde. Birinci nesil babam, ikinci nesil Ekrem Kurt, üçüncü nesil ben; hepimiz Salihli'den çıkmışız. Sonra Halis Karataş geliyor Sivas'tan senelerdir devam ediyor. Ondan devralmak üzere olan Gökhan Kocakaya Diyarbakırlı.
- İlk paranızı ne zaman kazandınız, ne aldınız, hatırlıyor musunuz?
- Biz ahırda bindiğimiz için para diye bir şey yok. Maaşımız var. Çok yoksulluk çektik biz. Kumkapı'dan Yenikapı'ya giden yolun üstündeki fırınlardan galeta alıp hipodromda satardım. Tanesi on kuruştan 300 tane satar, 30 lira kazanır gelirdim. Evin kirası 100 lira. Parayı anneme verirdim tabii. O da bize sayıyla zeytin verirdi. Kardeşlerime yedi tane, bana parayı kazandığım için dokuz tane. Hep ailemi yoksulluktan kurtarma hayali kurardım. Böyle büyüdüm. Babam çok paralar kazanmış ama içki içiyormuş, tutamamış. O dönem bizim patronumuz Mehmet Emin Karamehmet'in amcası Burhan Karamehmet! İlk işe başladım seyis aylığı 250 lirayla başladım. O gün kurtulduk ailecek! Sonra çalıştıkça ev aldım aileme.



- Size niye İmparator diyorlardı?
- Önce Arap derlerdi... Babam Arap ya, ben de esmerim. İmparatora gelene kadar farklı lakaplar da taktılar. Pele o sırada dünyanın en iyi topçusu, Pele dediler. Portekizli Eusebio dediler, esmer olduğum için.Sonra Franz Beckenbauer'e 'Kaiser' yani imparator demeye başladılar. Sonra ondan bana bulaştı. Seyircimiz böyle bir lakap uygun gördü. Sonraları İbrahim Tatlıses ve Fatih Terim'e de İmparator dendi ama ilk imparator benim!
- Hatta size özel pankartlar açan taraftarlarınız bile varmış...
- 1980'li yıllar... Başbakanlık yarışı koşuyoruz. Kenan Evren Cuhmurbaşkanı. Turgut Özal başbakan, gelmiş kupa vermeye. Hükümette de o sırada bir çatırdama var. Demirel da muhalefet. Ben Seren'e biniyorum ve yarışın favorisiyim. Eniştem var Paşa Mehmet diyorlar. Çok büyük yarışlara gelirdi, küçüklere pek gelmezdi. Seren, Haberbatur, Johny Guitar gibi atlarla koştuğumda gelip pankart açardı: "Bindir Sülo'yu, al parayı" olsun, "İmparator Sülo" olsun diye. Turgut Özal'ın geldiği yarışta Mehmet Amca açmaz mı "İmparator Sülo" pankartını. Polisler bunu apar topar indirip karakola götürmeye çalışmışlar. Orada başbakan varken Demirel tezahüratı yapıyor sanmışlar. Neyse işin aslı anlatılmış da kurtarmışlar Paşa'yı. O yarışı da kazanmıştım.
- Kraliçe Elizabeth ile bile anınız var...
1970'ler... Kraliçe Elizabeth geldi, bize "Kesinlikle kraliçenin yüzüne bakmayacaksınız" dendi. Tüm camlar boyandı, kırmızı halı serildi. Padok'a girdik, Kraliçe'ye hiç bakmıyoruz. Böyle anlar yaşadık.



ESKİDEN JOKEYE KIZ VERMEZLERDİ
- Kolay mı jokey olmak?
- Zor! Anne babadan ayrısın. İnanılmaz bir idman düzeni var. Bu onların altyapılarına çok kazanç sağlıyor. İngilizce dersleri var, onun dışında sosyal dersleri var hayata hazırlayan, oturma, kalkma, konuşma, masa düzeni, çatal-bıçak tutma...Atların altlarını yaptıkları kadar kendilerine de dikkat ediyorlar. O zorluğu aşan jokey olup hayatını garantiye alıyor. Herkes tarafından tanınan, devlet büyükleri tarafından ödüllendirilen biri oluyor. Saygın bir hayat. Benim zamanımda jokeye kız vermezlerdi. Şimdi sırada dizilirler. Bold Pilot filminde anlatılıyor. Türkiye'nin en üst düzey ailelerinden birinin kızıyla evliydi Halis Karataş. Benim eşim Notre Dame de Sion'lu.
- Çocuklarınızın jokeylikle ilgisi var mı?
- Hayır ikisi de farklı işler yapıyor. Biri yönetmen diğeri programcı.
- O günleri özlüyor musunuz? Yoksa şimdi başka bir boyutunda mısınız işin?
- Bizim şimdiki vizyonumuz yeni jokeylerin yetişmesi. Bu hem Türk atçılığı hem de jokeylik kültürü için çok önemli. Ben derslere de giriyorum ve birebir uğraştığım sınıftan şampiyon jokey çıkardım, iki senedir biniyor, Vedat Abiş! Aynı sınıftan Görkem Özçelik, Muhammet Mirbilgin var. O sınıf 26 kişiydi, her binen kazanıyor, kazanmayan yok. Bu Gazi koşusunda elimizin değdiği dört jokey at binecek.
- Gazi koşusu neden önemli?
- Senede bir kez koşuluyor ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adını taşıyor. Bir at yalnızca üç yaşında o yarışı koşabilir. Çok özel, atçı için, yetiştirici için doğan her at bir ümit demek Gazi için.



HIZLININ HIZLISI GELİYOR
- Bir jokey Gazi'ye nasıl gelmeli?
- En iyi şekilde hazırlanmalı. Kafasındaki tüm problemleri bir kenara bırakabilmeli. O hafta kötü geçti, kötü yazıldı, hepsini unutacak. Sabah gelip atını çalıştıracak. Her gün sahayı dolaşacak, metre metre bakacak. Analiz yapacak. Bazı yerler düzdür, bazı yerler yıpranmıştır, bu analizi iyi yapmak şart. 48 saat kala asitli ve acılı bir şey yemeyecek. Acı ve asitli sinir sistemini bozar. Özel yemek sistemi vardır onu yapacak.
- Şimdiki gençleri nasıl görüyorsunuz?
- Müthiş! Hızlının hızlısı olarak geliyorlar. Apranti okulundan ayrıldığımda tek sınıfta 19 çocuk vardı, şimdi 52 çocuk var. Bir anda 50 tane geliyor. Bunların hepsi şampiyon olmayacak ama şampiyon adayları bunlar! Jokeyin bedeni şampiyon olmayı ister, zihin aksi bir şey yaparsa sıkıntı!
- Onlara ne tavsiye edersiniz?
- Para insanı çok değiştiriyor. Arkadaş çok önemli. Arkadaş grubunu iyi seçecek, paranın şımarığı olmayacak. Jokeylik öyle bir meslek ki bir ömür neredeyse. Futbolcu olursun, 10 sene oynarsın, jokeylikte kaza bela olmazsa 40 sene garanti binersin, kazanırsın! Jokeyin sözü senettir. Bunu unutmayacaksın. Birine söz verdin mi, o kanun gibidir. Böyle olursan saygınlık kazanırsın. Ben bu tavsiyelerin hepsini uyguladım. O yüzden bu haldeyim. Bir ortama girdiğimde saygı görüyorum, bundan kıymetli bir şey yok. Yarış günü geliyorum insanlar ben starmışım gibi fotoğraf kuyruğuna giriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA