Geçtiğimiz hafta Ankara ve İstanbul'da Filistin'den çok özel misafirler ağırladık ülke olarak... 2004 yılında Edward Said Milli Konservatuarı (ESNCM) tarafından kurulan Filistin Gençlik Orkestrası (PYO) konuğumuzdu. Bu özel konuklar First Lady Emine Erdoğan davetiyle ülkemizdeydi... PYO müzisyenlerinin çoğu, Filistin'den çeşitli nedenlerle sürülen ve kaçmak zorunda kalan dünyanın dört bir yanına dağılmış Filistinli gençlerden oluşuyor. Birçoğunun kendi ülkelerine girmeleri yasak olduğu için, her yıl farklı bir ülkede buluşup konser veriyor. Bu yıl ülkemizde olmalarına vesile olan kişi ise cesur bir kadın müzisyen, 26 yaşındaki Mariam Afifi...
Dünya, Mariam Afifi'yi geçtiğimiz yıl İsrail askerlerine direnirken gülümseyen yüzüyle hatırlıyor. Bu olayın ardından First Lady Emine Erdoğan ile telefonla konuşan Afifi, orkestralarından söz edince, Hanımefendi tarafından tüm orkestra ülkemize davet edildi. Organizasyon büyük bir hız ve titizlikle yapıldı. Ve Filistin Gençlik Orkestrası Türkiye'ye geldi... Mariam Afifi ve mensubu bulunduğu orkestra, First Lady Emine Erdoğan tarafından ağırlandı. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Cemi'i Can Deliorman eşliğinde Ankara CSO'da ve AKM'de konser verdiler. Biz de AKM'deki konser öncesi Mariam'la biraraya geldik, sohbet ettik:
- Bir gülümsemeyle Filistin mücadelesinin sembollerinden biri olacağınız aklınıza gelir miydi?
- Kesinlikle gelmezdi. Bu olduğunda çekim yapıldığını bile bilmiyordum. İçimden geldiği için, o an öyle geliştiği için gülümsedim.
- Başınıza ne gelirse gelsin gülümsemeyi mi tercih edersiniz?
- Korku, acı, üzüntü hisleri insana dair. Bunları hissetmek normal. Hayatımda ne olursa olsun gülümseyebildiğimi söyleyemem. O an ne hissetmem gerekiyorsa hissederim, ben bir insanım. O an gülümsemem tamamen spontandı. O an belki korkmam bekleniyordu ama korku hissetmedim. Çünkü yanlış bir şey yapmıyordum. Bir kıza yardım etmeye çalışıyordum ve yapılmaya çalışılan etnik temizliği protesto ediyordum.
- Dünyada barış deyince ne geliyor aklınıza ilk olarak?
- Özgürlük ve insan hakları olmadan dünya barışının hiçbir anlamı yok. Özellikle Filistin'de bizim durumumuzda özgürlük birinci önceliğimiz. Biz işgalle, ırkçılıkla mücadele ediyoruz. Tüm bunlardan sonra barıştan söz edebiliriz. Önce özgürlüğümüz! Özgürlüğümüz olmadan barıştan söz etmek için çok erken.
- Bu yaşta yaşamak zorunda olduğunuz şeyler nasıl hissettiriyor size?
- Irkçılığa maruz kalmak, işgal altında yaşamak çok küçük düşürücü. Hayatın her yönünde karşına çıkıyor bu üstelik. Şehrinden ayrılmak istesen, kontrol noktasına gitmen gerekiyor. Bazen oturup düşünüyorum ben niye bir kontrol noktasına gitmek zorundayım? Bu hakkı bu adama kim verdi, bu İsralli beni nasıl küçük düşürür, böyle davranır. Dünya buna niye sessiz kalıyor? Sadece Filistin'de doğdum diye niye ben bunları yaşıyorum? Çok zor, hayatımızın her yönü zor. Biz Filistinliler için seyahat etmek, bir yerden bir yere gitmek çok zor. Ama tüm bunlar umudumu yitirmeme neden olmuyor. Bir gün özgür olacağımız hayalini kuruyorum. Ülkemizin ismi altında, işgal olmadan, özgürce yaşayacağımıza inanıyorum.
- Bir müzisyen olarak Filistin'de yaşamak sanatınızı, ruhunuzu nasıl etkiliyor?
- Direnişin farklı şekilleri var, resimle direnebilirsin, politik bir konuşmayla direnebilirsin ve müzikle direnebilirsin! Şuna inanıyorum, kültür olmadan ulus olmaz. Kültür çok önemli. Filistin'in bir kültürü var. İnsanlar bir müzik duyuyor, İsrail müziği diyor, falafel yiyor İsrail yemeği sanıyor. Hayır falafel bir Filistin yemeğidir. Kültür hırsızlığı işgalin, ırkçılığın teknik bir yoludur. Biz Filistinliler olarak kültürümüzü, müziğimizi koruyacağız. Böyle bir orkestra kurmak, onunla dünyayı gezmek kültürümüzü korumamın en önemli yolu. Diyoruz ki, biz Filistinliyiz ve bu bizim orkestramız, böyle direniyoruz! Bugün bir haritayı açtığınızda Filistin diye bir yer yok. Bizi silmeye, ismimizi silmeye, varlığımızı silmeye çalışıyorlar. Filistin diye bir yer yok, Filistinliler yok gibi davranıyorlar. Bize Arap diyorlar. Biz Filistinliyiz, ismimiz var. Biz varız. Bu yüzden Filistin Gençlik Orkestrası olarak geziyoruz.
- Türkiye'de olmak, müziğinizi burada yapmak size ne ifade ediyor?
- Sayın Emine Erdoğan tarafından davet edilmekten çok minnettarım ve mutluyum. Bu biz Filistinliler için çok önemliydi, dünyaya ve Türk izleyiciye müziğimizi, kültürümüzü göstermek.
ÖNCELİĞİM AHMED MANASRA'NIN ÖZGÜRLÜĞÜ
"Filistin'de Masafer Yatta diye bir bölge var, biz şu an sizinle konuşurken orada bir etnik temizlik yapılıyor. Evlerinden ediliyor insanlar, kimse bilmiyor bunu. Hapiste olan ve yaklaşık 50 gündür açlık grevinde olan Filistinliler var. Ahmed Manasra isimli çocuk bir tutuklu var. Bu çocuk 12 yaşındayken tutuklandı, kuzeni onun gözleri önünde öldürüldü. O da vuruldu ama ölmedi. Şu an hapiste. Şu an 19 yaşında. Akıl rahatsızlığıyla mücadele ediyor. Hapiste tek başına tutuluyor. Onun özgür kalması için mücadele ediyoruz. Bu korkunç bir hikaye! 21. yüzyılda böyle bir şeyin yaşanmasına inanamıyorum, bir çocuğun bunu yaşamasına inanamıyorum. Bu olayın duyulması için elimden geleni yapacağım. Bu şu an birinci önceliğim."
FECİR ALPTEKİN (Cumhurbaşkanı Başdanışmanı)
Önemsendiklerini hissettiler
"Bu orkestra dünya üzerinden farklı ülkelere dağılmış müzisyenlerden oluşuyor. Bu müzisyenlerin çoğu zamanında anne babaları, aileleri, ataları sürgün edilen, kaçmak zorunda kalan ailelerin çocukları. Çoğunun kendi ülkelerine girmelerine izin yok. Çoğu vatan topraklarına giremiyor. Hanımefendi onları Türkiye'de konser vermeleri için davet etti. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra Şefi'miz Cemi'i Can Deliorman'la, Filistin Gençlik Orkestrası Direktörü Suhail Khoury'yi tanıştırdık. Ben de tüm projenin çalışmalarına dahil oldum. Repertuvar belirlendi. Sahnede 59 Filistinli, 21 Türk müzisyen vardı. Çocuklar, ülkemizde müthiş bir ağırlama, Hanımefendi'nin ilgisiyle önemsendiklerini hissettiler. Onları Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü bir devletin görmesi, varlıklarını kabul etmesi, seslerini duyurmak üzere topraklarını açması işin önemli kısmıydı. Mesajlarını bu yıl Türkiye üzerinden dünyaya verdiler."
SUHAIL KHOURY (Filistin Gençlik Orkestrası Direktörü)
BU GENÇLER FILISTIN'IN GERÇEK YÜZÜ
"Türkiye'de olmaktan çok mutluyuz. Çünkü Filistin'in en büyük destekçilerinden biri Türkiye. Emine Erdoğan bizi inanılmaz bir gönlü genişlikle ağırladı, tüm ülke bize kucak açtı. Kendimizi ifade etme şansı bulduk. Bu orkestrayla dünyanın dört bir yanındaki Filistinli müzisyenleri buluşturmayı hedefliyoruz, aynı zamanda dünyanın Filistin'e bakışını değiştirmek istiyoruz. İsrail bizi şiddet çerçevesine oturtmaya çalışıyor. Ama asıl Filistin bu. Sıradan Filistinli gençler işte böyle, tıpkı siz Türkler gibi. Ama işgal altındaysanız ve tehdit ediliyorsanız siz de karşılık verirsiniz."
CEMİ'İ CAN DELİORMAN (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi)
ONLARA NEFES OLDUK
"Bu orkestradaki müzisyenler kendi coğrafyalarının dezavantajını yaşıyorlar. Çoğu kendi ülkelerine giriş yapamıyor. Aynı zamanda hoca olanlar var, onlar ders yapmakta zorlanıyor. Yani yalnızlaştırılmış müzisyenler bunlar. Çok yetenekli ve çok büyük potansiyel taşıyorlar. Müziği devam ettirmek adına bir savaş veriyorlar. Önlerinde büyük engeller var. Müzisyenler için sürekli provada olmak, sahnede olmak, bir hedef koymak ve bu uğurda çalışmak olmazsa olmaz. Bunu onun elinden alırsanız müzisyen kendini var edemez. Enstrümanından uzaklaşır, bu da onu bir yok oluşa sürükler. Bu çocukların göğüs gerdiği en büyük zorluk bu. Türkiye'ye gelmeleri onlar için çok büyük bir fırsat oldu. Bizim ülkemizin gerek gönül, gerek imkan zenginliğinden faydalanma fırsatı buldular. Uluslararası anlamda konser salonlarımız, eğitim kalitemizle onlara nefes olduk."