Teknolojide etki yaratan ürünler ve servislere baktığımızda iTunes başlı başına müzik endüstrisinin dönüşümünü sağladı. iPhone dokunmatik ekran ve Appstore ile kullanıcıların farklı bir deneyim yaşamasına sebep olurken, milyarlarca dolarlık uygulama yazılımı ekosisteminin doğmasına sebep oldu. Yani teknolojik olarak yaratılan bir deneyim hem ekonomik hem de tasarım olarak her kesimi etkiledi. Bir arzu nesnesine dönüştü. Peki bu değeri yaratan buluşlar, insanların dönüşümünü nasıl sağlandı? Biz hep sonuca hayran oluyoruz ve Silikon Vadisi kültürünün nasıl oluştuğunu hiç düşünmüyoruz. Nesnelere hayranlık besleyip onu ortaya çıkaran etkiyi görmezden geliyoruz. Yeni ortaya çıkan araçların yaratacağı dönüşümü önemsemiyoruz. Oysa Türkiye'de bu dönüşümü bilen, önemseyen, toplumsal etki yaratmaya yönelik müthiş arzuya sahip az da olsa insanlar var.
Dönüşümün anahtarı Baksı Müzesi
Geçtiğimiz hafta Baksı Müzesi'ni ziyaret ettim. Türkiye'nin en çok göç veren ili Baybut'un köyünde kurulan müze müthiş bir hayale ev sahipliği yapıyor. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın hayalden gerçeğe dönüştürdüğü Baksı Müzesi'ni dolaşırken, yıllar önce Boston'da tanıştığım MIT Mobile Experience Lab Direktörü Federico Casalegno'ya başarılarının ölçüsünü sorduğumda bana tek kelimeyle verdiği yanıt aklıma geldi: Impact. Yani etki yaratmak. İşte Baksı Müzesi'nin Bayburt ve çevresinde yarattığı etki buydu. Baksı Müzesi gerçekleştirdiği buluşmalarla hep gelenekselle geleceği buluşturmayı hedefliyordu. Yani sanatı kullanarak ekonomik ve toplumsal dönüşüm yaratacak bir çekim merkezi olmayı amaçlıyordu. Türkiye'de bu etkiyi yaratacak hayale sahip çok insan tanımadım. Yaşadığı coğrafyaya bu kadar gönülden katkı sunacak bir yer tasarlayan kişiyi daha yakından tanımak istedim.
Müzeyi ziyaret eden köylüler
Pandemi döneminde olmasına rağmen sosyal mesafe ve maske kuralına uyarak müzeye gelen köylüleri gördükçe şaşırıyorsunuz. Müzeyi, tüm insanlığa açılan bir kapı olarak gören anlayışı daha binanın tasarımından başlayarak kendini gösteriyor. Baksı Müzesi, yeni normalin kurallarına sıkı sıkıya bağlı önlemler aldığı için, müzeyi ziyaret eden insanların içi rahat. Ziyaretçiler de genelde çevre köylerden gelen insanlar. Karşılaştığım köylüler, küçüğünden büyüğüne merak tohumları eken bu müzenin bölgeye getirdiği zenginliği anlatıyor. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan'ın müthiş enerjisi, gönüllü insanlardan örülü gücü, pek çok şeyi değiştirmeye yetiyor. İstanbul'daki müzelerin hiç birinde Baksı Müzesi'nde gördüğüm ziyaretçi zenginliğini görmedim. Coğrafyaya müthiş uyumlu mimarisiyle, Çoruh Nehri'nin kıvrımlarına yukarıdan bakan Baksı Müzesi'nde hayata geçirilen hayale saygı duyuyorsunuz
Ged Tepesi'nde doğan hayal
Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, katıldığı Instagram canlı yayınında müzenin kuruluş hikayesini anlatırken, vakti zamanında gurbetteki babasını müzenin bulunduğu tepede nasıl özlemle beklediklerini söylüyor. Yenilik getiren, yeni hikayeler getiren babayı özlemle bekledikleri tepeyi Baksı Müzesi'ne dönüştüren Prof. Dr. Koçan, şimdi binlerce çocuğun hayalini ve yöre insanının hayatını dönüştüren etki yaratıyor. Baksı Müzesi'nin 10 yılını anlatan GED kitabında Oya Koçan sunuş yazısında "Bir düşü paylaşmak" derken gerçekten yaratılan etkinin ortak düşe dönüşmesinin altını çiziyor. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan sanatın, kendisini dönüştüren hikayesini sadece kendi çocuklarına anlatabilirdi. Sadece öğrencilerine anlatabilirdi. Yalnızca bir kitaba dönüştürebilirdi. Oysa yarattığı müzeyle bu hikayeyi herkesin paylaşmasını sağlıyor. İlham veren insanların buluşmasına ev sahipliği yapıyor. O tepede Baksı Müzesi'ni ziyaret eden herkese 'yenilik getiren baba' oluyor. Her baba gibi kendi çocuğunun gülümsemesine bayılırken, binlerce çocuğun gülümsemesi, merak etmesini sağlayacak düşü hayata geçiren insanlara sonsuz bir şükran duygusu hissediyorum. Belki onlarca kişiye kendi köyünde yapması gerekenler konusunda ilham kaynağı olmuştur.
Yeni sergi maske
Baksı Müzesi ekim ayında pek çok sanatçının katıldığı pandemi döneminde ayrılmaz bir parçamız haline gelen Maske konulu bir sergiye ev sahipliği yapacak. Baksı Müzesi yine pek çok ilham veren insanı, eseri ve hikayeyi buluşturan çekim merkezi olmaya devam edecek. Siz de bu hayalin parçası olmak isterseniz, mutlaka Baksı Müzesi'ni ziyaret edin. Ben Hemşin'den üç buçuk saatlik Ovit Yaylası'nı aşarak geldim. Müzeyi ayakta tutan genç insanları, emek verenleri anmadan geçmek olmaz. Her şeye koşturan, konuklarıyla yakından ilgilenen Fahriye Çobanoğlu'na, müzeyi gezenlere rehberlik yapan genç ama müthiş deneyim kazanmış Burcu Gülhan'a ve tüm Baksı Müzesi emekçilerine sonsuz teşekkürler. Ayrıca yolda kaldığımızda yardımını esirgemeyen tüm yörenin sıcak, konuksever tüm köylülerine selam olsun. Bize Bayburt'u sadece coğrafyasıyla değil sıcacık yüreğiyle sevdiren tüm tanıdıklara selam olsun. Teknolojiyi, sanatı, üretimi, ekonomiyi kullanarak etki yaratmak için önce insana ihtiyaç var. Yaşadığı coğrafyaların kaderini değiştiren Prof. Dr. Hüsamettin Koçan işte o insanlardan biri. Traktörle Baksı Müzesi'ne gelen köylüleri, köy çocuklarını hayal edin ve siz de böyle bir hayalin mutlaka parçası olun...