Formula 1'in kulakları sağır eden gürültüsüne karşı Formula E'nin sıfır emisyonlu elektrikli araç yarışının Fas'ın Marakeş şehrinde düzenlenen ayağını EPrix'teki turunu yakından takip etme fırsatı yakaladım. Hatta Nissan e.dams takımının garajına misafir bile oldum. Yarışta başlangıçtan bitiş çizgisine, pil tüketiminden pilotun sürüşüne kadar her aşamada yazılım mühendislerinin imzası vardı. Peki, nasıl bir imza? Formula E'de tüm takımların eşit koşulda yarışırken baş etmek zorunda kaldıkları iki konu var: Birincisi aynı kapasiteye sahip pil, ikincisi ise yüksek ısının yönetilmesi. Bu iki konu da yazılım mühendislerinin maharetiyle doğrudan ilişkili. Yapay zeka, derin öğrenme, makine öğrenmesi diyebileceğimiz her konuda uzman yazılım mühendisleri yarış boyunca pil ömrünü, rakiplerin durumunu, sürekli yükselen ısıyı kontrol altında tutup yönetmek zorunda.
ARKA TEKERLERDEKİ GİZLİ GÜÇ
Nissan e.dams takımının garajına girince arka tekerlerin ve pilin olduğu bölüm gizlenmişti. Aslında araçlardaki tek özgün kesim. Bu yüzden araçların arkasından fotoğraf çekmemiz yasaktı. Bunun ne demek olduğunu anlamak için arka tekerlerin maharetleri konusunda konuşalım. Arka tekerleklerdeki yeniden enerji kazanma (rejeneratif) yeteneği olan frenleri ele alalım. Sürücüler, araca ne kadar mekanik veya rejeneratif fren kullanacağını görmek için fren ön kadranı kullanabiliyor. Ancak rejeneratif freni ne kadar çok kullanırsanız, pil o kadar ısınıyor. Bunun da ötesinde, farklı frenler aracın hissini değiştiriyor. Yıllar boyunca pistte araç bırakmak zorunda kalan takımlar her yıl yeni deneyim kazanıyor. O yüzden bilgisayar oyunlarından bile daha heyecanlı olan yarışın pistte ve garajda görünmeyen kahramanlarının yazılım mühendisleri olduğunu öğrenmek çok şaşırtıcı olmuyor. Otomotiv dünyasının teknoloji dünyasına neden bu kadar çok yaklaştığına Formula E yarışını izlerken bir kez daha tanık oldum. Düşünün 20 mühendisin dördü garajda, geri kalanları arka ofiste çalışıyor.
ELEKTRİKLİ YARIŞIN MÜHENDİSLERİ
Formula E yarışlarında tüm araçların neredeyse tasarımı tamamen aynı. Pil kapasitesi ve aerodinamik tasarım aynı. Farkı, sürücü yeteneği ve yazılım mühendislerinin başarısı oluşturuyor. Yazılım ekibi, araçta oluşan tüm ısıyı ve pil durumunu anlık olarak takip edip strateji geliştirmek zorunda. Üstelik bunu yaparken diğer araçların ve pilotların performansını düşünerek iyi de birer tahmin yapmak durumundalar. Yoksa işin ucunda bitiş çizgisine varmadan son düzlükte yolda kalmak da var. Şu anda Formula E'nin altıncı sezonu. Geçtiğimiz sezonlarda pistte kalan araçlar daha çok oluyordu. Şimdi bu durum ortadan kalktı.
GÜVENLİK KALKANI GELİYOR
Sürekli artan bir akıllı teknoloji yelpazesi sunmaya devam edeceklerini belirten Nissan Genel Müdürü Emre Doğueri "Önümüzdeki yıllarda her iki ülkede de Fas ve Türkiye'ye verdiğimiz önemi yansıtan daha da fazla müşteri odaklı ve pratik teknolojiler sunuyor olacağız. Nissan'ın bir liderlik geçmişi var, takip edenlerden biri değil. Her zaman araçları güçlendirmek, kullanımını geliştirmek ve performansının sınırlarına ulaştırmak için yeni yollar arıyoruz. İnsanlara ulaşabilmemize, daha geniş bir topluma gerçek 'değişimi' tanıtmamıza, bunu sergilememize ve yönlendirmemize yardımcı olacak bir yol edinmek amacıyla Formula E'de yarışıyoruz" diye konuştu. Doğueri sözlerine şöyle devam etti: "Araçların rolleri gelişirken, Nissan bu değişikliğin ön sıralarında yer alıyor. Formula E, bunu sergilemenin yanı sıra öğrenmeye ve gelişmeye devam etmek ve de pistte çıkarılan dersleri mevcut araçlarımıza aktarmak için muhteşem bir fırsat."
PİSTLERDEKİ DENEYİM ELEKTRİKLİ ARAÇLARA AKTARILIYOR
Formula E'de enerji yönetiminin büyük önem taşıdığını belirten Nissan Global Motor Sporları Direktörü Michael Carcamo "Donanım genellikle en sık aktarılan teknoloji olarak görülür ancak Formula E'de geliştirme süreci sezonun başında durur; buna karşın yazılım güncellemeleri sezon boyunca sürer. Bu nedenle Nissan için kazanımlar Nissan LEAF ile elektrikli araba konusundaki liderliğimizle başlıyor. Bu şekilde hikayemizin yollarda başlayıp yarış pistinde devam ettiğini söyleyebiliriz. Pistlerde edindiğimiz bilgilerin de hem bugün hem de gelecekte Nissan'ın elektrikli araçlarına aktarılacağından emin olabilirsiniz" diyor.
ELEKTRİKLİ YARIŞIN ALTINCI SEZONU
Nissan e.dams takımı, elektrikli araç yarışları serisinde dördüncü sıraya yükseldi. ABB FIA Formula E Şampiyonası Marakeş E-Prix'indeki heyecan dolu son turda Nissan e.dams pilotu Sebastien Buemi, yarışı dördüncü sırada bitirdi. Yarışa altıncı sırada başlayan İsviçreli pilot Sebastien Buemi, 23 numaralı aracı ile yarışı dördüncü sırada, üçüncünün sadece 0,2 saniye gerisinde tamamladı. Britanyalı pilot Oliver Rowland ise 22 numaralı aracı ile bitiş çizgisini dokuzuncu olarak tamamladı. Nissan e.dams takımı 14 şampiyonluk puanı alırken, 12 takımlı sıralamada dördüncü sıraya yükseldi. Nissan Global Motor Sporları Direktörü Michael Carcamo, "Burada, Circuit International Automobile Moulay El Hassan'da geçmişte de iyi işler çıkardık. Sebastien'in üst üste dördüncü kez Super Pole'de başlaması, temel hızımızın iyi olduğunu gösteriyor. Bu nedenle yarışta üst üste güçlü takım puanları almak bizim için son derece iyi." dedi.
OTOMOBİLLER TEKERLEKLİ BİLGİSAYARA DÖNÜŞÜYOR
Türkiye'nin en deneyimli otomotiv editörü Ufuk Sandık ise elektrikli araçlar konusundaki gelişmeleri şöyle yorumladı: "Dün A noktası ile B noktası arasında bir ulaşım aracı olarak görülen otomobiller bugün tekerlekli bir bilgisayara dönüşüyor. İçten yanmalı motorlar yerini yüzde 100 elektrikli motorlara bırakıyor. Otomobillerdeki parça sayısı azalıyor. Üretimde yeni hammaddeler kullanılıyor. Otomotiv sanayisi baştan aşağı dönüşürken, tarihi otomobil tarihi ile aynı olan motor sporlarında da değişim yaşanıyor. Kısa bir geçmişe sahip olmasına rağmen Formula 1'in elektriklisi Formula E büyük ilgi görüyor. Düne kadar Formula 1 yarışları otomotiv markalarının yeni teknoloji geliştirdikleri ve güçlerini gösterdikleri bir alandı. Burada başarılı olan icatları, ürettikleri modellerde kullanırlardı. Şimdi Formula 1'in yerini Formula E aldı. Yeni teknolojilerin geliştirildiği ve test edildiği yer artık Formula E olacak. Elektrikli otomobillerin geliştirilmesine büyük katkı sağlayacak."
SELFİE ENGEL TANIMAZ!
Türk Telekom'un görme engellilerin hayatını kolaylaştırmak için geliştirdiği EyeSense uygulaması, MarTech Ödülleri 2020'de "Telekomünikasyon Sektöründe En İyi Teknoloji Kullanımı" ve "KSS'de En İyi MarTech Kullanımı" kategorilerinde altın ödül kazandı. İstanbul Grand Pera Taksim'de gerçekleştirilen törende ödülleri Türk Telekom adına Bireysel Segment Ürün ve Servisler Direktörü Muhammed Ziyad Varol aldı. Görme engelli kullanıcılar, Eye- Sense ile selfie çekiyor, nesneleri tanıyor. Böylece hayatını kolaylaştırıyor. Mobil uygulama sayesinde görme engelliler günlük yaşamın içinde daha fazla yer alıp özgüven kazanıyorlar. EyeSense, sunduğu sesli komutlar yardımıyla görme engelli kullanıcıların selfie çekmesine yardımcı olarak, onların herkes gibi sosyal medyada yer alabilmelerini sağlıyor. Bununla kalmayan uygulama, Nesne Tanıma özelliği sayesinde anahtar, cüzdan gibi nesneleri bulmakta zorluk çeken görme engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırıyor. Telefon kamerasının doğrultulduğu alandaki renkleri tanımlayarak sesli yönlendirmeler yapan EyeSense uygulaması, kıyafetlerinin rengini seçmek veya etraflarındaki objelerin rengini öğrenmek isteyen bireylere yardımcı olarak onların hayatını kolaylaştırmayı hedefliyor.