Tombik bir kadındı. Hem emekli sandığından hem SSK'dan emekli maaşı alıyordu. O yılların çamurlu varoşunda bakımsız bir evde oturuyordu. Evin bir kısmına kreş açmak istemiş başaramamıştı. Tavuk çiftliği yapmak istemiş, bodrumda 15-20 tavukla anca kendine yetmişti. Kocası akşamcı tabir edilen hovardalardandı. Parasının küçük bir miktarını eve veriyordu. İki oğlu vardı okuyan, onlara elbise, harçlık gerekiyor, evin geliri hiçbirine yetmiyordu.
***
Mahallenin fakir kadınları işe gittiklerinde çocuklarını bakacak birisini arıyorlardı. Kadınlar iki çocuğu getirip Tombik Kadın'a bıraktılar. Çocuklar gelince tontiş hatun sahiden gençleşti! Öyle güzel bakıyordu ki onlara. Fakat semt çok düşkün bir semtti. O yıllar halkın fena ezildiği yıllardı. Çocukların anneleri bir süre cüzi bir ücret verdiler, sonra o da kesildi.***
Şık delikanlı geldiği gibi gitti. Sıcak yaz günleriydi. Arka mahallenin çocukları cibinliklerin altında öğle uykularına yatmaya, akşam üstleri top oynanmaya, damlarda güvercin uçurmaya, bahçe sulama ve tavuk yumurtaları toplamaya devam ettiler. Hayat sessiz sedasız aktı. Sonra birden mahallede bir dedikodu dolaşmaya başladı. Tombik Kadın'a nefretengiz bakışlar atılmaya başlanmıştı. Nihayetinde haberin çıktığı gazete getirildi. Kadın ve etrafındaki 9-10 çocuk birinci sayfadaydı. Başlıkta ise "Bütün mahallenin çocuklarına tek başına bakıyor!" yazıyordu.***
Mamafih zor bir hayat sürüyordu oralarda. İnsanlar sahipsiz ve unutulmuş gibiydiler. Bir süre sonra hayat gailesinden gazete haberi unutuldu gitti. Gazeteyi heyecanla bekleyen Tombik kadının büyük oğlu, küpürü kesip sakladı. Herkese göstermek ve bir zamanlar ünlü olduklarını söylemek isterdi, ama ne çare! Demek gazetecilik böyle bir şeydi. Kimselere gösteremediği gazete parçasını ileriki günlerde yırtıp attı...***
Ben işte o hayalperest ve büyük kalpli Tombik Kadın'ın, o rahmetlinin büyük oğluyum. Medyayla ilk teşviki mesaim budur. Bir gün yazar olursam bunu yazacağım demiştim.