Türkiye'nin en iyi haber sitesi
CEM SANCAR

Felsefe ve edebiyatta niye tekledik?

İslam felsefesi dolayısıyla Osmanlı edebiyatı yaşayan bir memba. Hiçbir toz fırtınası onun üstünü örtememiş, örtemiyor...
Mesela Osmanlı döneminde İbn Arabi ve Mevlâna'nın kitapları üstüne birden çok şerh (yorum) yazılması, bize büyük âlimleri düşünmenin ve yeniden yorumlamanın Osmanlı fikriyatının eleştirici-katkıcı bir yönü olduğunu gösterir.
Geçmişte Hıristiyan skolastik felsefesi Müslüman düşünürlerin aktif etkisindedir. Misal Aquinalı Thomas'ın eserlerin incelemek için en azından İbn Sina ve İbn Rüşd bilmek gerekir. Orta çağ batı felsefesi İslam felsefesinden bahsedilmeden anlaşılamaz...

***


Osmanlı edebi kültürü Arapça ve Farsçanın mirasçısıdır. Türkçe ile birlikte o felsefi düşünce üç dilin kelimelerini harmanlamış ve bu büyük enerji, modernleştirici reformcular tarafından reddedilmiştir.
Türkiye'de modernlik batının ideolojik ideallerinin genç Osmanlılarca ithal edilmesiyle başladı. Jön Türkler ve İttihat'la devam edip kurucu cumhuriyetle uygulandı.
Ama asıl zorluk çok dilli, çok uluslu, coğrafi olarak uçsuz bucaksız Osmanlı İmparatorluğunu tek bir etnik kimliğe indirgemeye çalışan radikal cumhuriyetçilerin önündeki zorluktu!
Kurucu reformistler bu anlamda Osmanlı edebiyatını çöken sultanlığın imtiyazlı bir işareti olarak gördüler. Yeni cumhuriyet, milliyetçi ideallerini yaymak için bir basım dili geliştirmeye girişti. Osmanlı imparatorluğu madem çökmüştü o zaman dili de çökmüş kabul edildi.
Olayın bombası ise şuydu: Birinci Dil Kurultayına katılanların tümü askerdi! Tek sivil Agop Martayan idi. Şahsın adı sonradan Atatürk'ün teklifiyle Agop Dilaçar olacaktı...

***


Divan edebiyatı değersiz bulundu. Batıdan öğrenilen filoloji tekniğiyle efsanevi Türklük kökenine vurgu yapılarak renkli lezzet yitirildi. Din yerine milliyetçilik konmak istendi. Etnik- Selefi bir yaklaşımla altı yüz yıllık Osmanlı edebiyatından sadece Türk olan şeyler ayıklanmaya çalışıldı. Korunması gereken sadece oydu. Akla çok sesli Osmanlıyı getiren şeylere paranoya derecesinde uzak duruldu.
Bu derinlikli kültür ameliyatla çıkarıldıktan sonra arkada kalan yalın ve basit kültür batılıların pek sevdiği bir şeydi. Çünkü şimdi bu boş alanı doldurabilirlerdi.
John Gibb adında bir İskoç, ülkeyi hiç görmeden, genç Osmanlıları okuduğu için Osmanlı edebiyatı uzmanı kesilen ve kendine İslamcı muhafazakâr diyen edebiyatçıları da etkilediği görülen tip bunun üstüne çok yazdı.
Gibb, kafasındaki Türklük tanımını daha cumhuriyet kurulmadan önce şöyle yapmıştı:
"Osmanlıların dahil olduğu bu büyük ırk hiçbir zaman kendi dehasının damgasını taşıyan bir din, felsefe ya da edebiyat üretemedi. Bunun nedeni bu ırkın gerçek dehasının düşünce alanında değil eylem alanında ortaya çıkmasıdır. Türkler her şeyden önce askerdirler."
O yıllarda olduğu gibi bugün de süren bu zihniyet, Türkiye toplumunu bütün din etkilerinden sıyırarak, bırakın felsefe, edebiyat gibi incelikleri, Orta Asya steplerinde ortaya çıkmış bir savaşçı tanrılar ırkı olarak gördü ve tanımladı. İlk cumhuriyetin kuramcıları da bunu bolca geliştirdiler ve bilimkurguya yakın fanteziler kurdular. Bu kurmaca idraklere giydirildi.

***


İşin enteresan tarafı 18.yüzyıl Yunan edebiyatı Yunan gençlerin Osmanlı şiiri okuyup yazmalarının engellenmesi yollu uyarılarıyla doludur. Çünkü o şiirlerin güzelliği, verdiği haz Yunan milliyetçiliği için tehlikeli bulunuyordu.
1970'lerde Tunus Ulusal Konservatuarının girişinde Tamburi Cemil Bey'in portresi asılıydı.
Venedik kitap desenlerini belirleyen Osmanlı ebrusu, kilim dokumacılığındaki derin estetik, hat sanatı denen muhteşem tablolar, resim sanatında gülü defalarca elen alan zarif yaklaşım, şiir ve nesirdeki henüz aşılamayan müthiş atılım, Türk'ü acımasız asker gibi görmeye çalışan retoriğin yanı başında bütün haşmetiyle durmaktadır...

Meraklısına
Victoria Holbrook-Aşkın Okunmaz Kıyıları, kitabından faydalandım. Hanımefendinin ellerinden öperim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA