Kültürü ne belirler?
Hangi düşünceleri ön plana çıkarmışsanız o belirler.
Meşrebinize göre ırkçılığı veya selefi şeriatçılığı ya da şeksiz şüphesiz bir Batıcılığı benimseyebilirsiniz.
Ya kendi ırkınız dışındaki bütün ırkları aşağılık görürsünüz, ya sizin kafanızdaki dine uymayanları dinsiz ilan edersiniz, ya da sizin kadar ecnebi-perest olmayanları küçümser, itelersiniz.
O denli haklı bulursunuz ki kendinizi, sizin dışınızdakilere öğretmen edası ile parmak sallar kendi fikrinizi dikte edersiniz.
Birilerine copy paste âyet gönderip tebliğ yaptığınızı zanneder, birilerine Kemalist dönemin bugün artık unutulmaya çalışılan komik alıntılarını ciddi ciddi postalar, başka bir zaman kendi halinde yaşayıp giden insancıkları gerici diye yaftalarsınız.
Meymenetsiz, çatık kaşlı bir varlık halinde gezinip durursunuz. Hayatınız böyle geçer. Size benzemeyenlere dudak büzmekten yüzünüz erken yaşta buruşur, çatılmış kaşlarınızdan jiletler sarkar, gözlerinizden hiddet bakar...
***
Kültür basit bir kelime değildir. İnsanın tipini eşkalini belirler. Herkesin bir kültürü vardır sonuçta.
Biz mesela, bugünün genel geçer kültürüne Cahiliye Kültürü desek yeridir. Biliyorsunuz Cahiliye dönemi taş devri falan değildi. Gayet müreffeh bir zamandı. Ticaret yollarının, Kabe'ye gelen her inanıştan hacıların bereketlendirdiği varlıklı, şiirin, felsefenin, şarkıların yükseldiği topraklardı.
Cahiliye denmesinin sebebi, nobranlık ve merhametsizlikti. Garip gurebânın ezildiği, zengin, şımarık, kendini ilah sanan, kendi gibi ilahlara tapınan insanların toplumuydu.
Muhammet Mustafa Aleyhisselam'ın vahiy gelmeden, peygamberlik vasıl olmadan önce Hilful-fudûl, Erdemliler Grubuna katılması bu yüzdendi. İncitilmişleri, yolda kalmışları, ötelenmişleri koruyup kollayan oluşum Cahiliye'nin kaşalotlarına karşı insan olmayı, öyle bir ahlâkı önermek için kurulmuştu.
O merhamet kültürü o minik toplumda insafı tohumladı. Çehreleri değiştirdi. O nedenle insanın güzeline, adaletinden emin olunan anlamında 'Emin' denildi...
***
Cahiliye, yaşadığımız çağdır benim nezdimde. Son peygamber gelmiş ve söylenmesi gerekeni söylemiş ve ardından kan gövdeyi götürmüştür. İnsanlık yeterince olgunlaşamamış, Hakk'ın sözünü idrak edememiş, hazmedememiştir. Hem birbirinin hem de ehlibeytin kanını dökmüştür. Hak âşıklarının Anadolu'yu Moğol istilasına karşı maneviyatla koruyan öz sözü dinlenmemiş, hatta sindirilmiştir.
Saltanatlar kurulmuş, sadece bilgeliğin ayrıcalık olması gereken sufi tarikatları bile babadan oğula geçirerek, kimse kırılmasın ama, hikmetini kurutmuştur.
Medine Sözleşmesi'nin çoklu yaşamaya dönük harbi önerilerinin üstü örtülmüş, ümmet kavramının içindeki hakikat bile sökülmüştür. Resullullah Efendimizin Medine'de sözleşmeye uyan her dine, her bireye ümmetim dediği unutulmuştur...
***
Öte yandan Batı dünyası, küçük kızları pedofillere kaptıran, kadınları mutlak cinsel objeye dönüştüren, cinsel hazzı galeyana getirtip azdıran, eşcinselliği çok cinselliği dipsiz kara bir kuyu haline getiren kültürüyle...
Ayrıcalıklı olabilmek için, daha çok daha çok para kazanma hırsıyla, her türlü ketenpereyi makbul gören ideolojisiyle tam bir Cahiliye fraksiyonudur.
***
Kültür nedir sorumuza geri dönersek. İnsanı koruyup kollamayan kültürün bize bir faydası yoktur, önce onu söyleyelim. Yalnız, insan derken doğuştan gelen haklara sahip insandan bahsediyoruz. Bizimkilerden, sizinkilerden, öbürkülerden değil. İnsandan...
Ondandır ne zaman Yunus Baba "72 millete aynı gözle bak" diye konuşsa, ne zaman Somuncu Baba fakir kılığında ekmek dağıtsa, ne zaman Hacı Bayram Veli tarlada ekin toplasa bir yanımız sızlar bizim.
***
Ve "Bilgi hayattır, bilgisizlik ölüm" diye konuşan Geylani Dede'yi duyduğumuzda o muhteşem hazineyi, o akıp duran nehri hatırlamamız boşuna değildir.
Kültür, aramamız gereken kayıp bilgidir...
Meraklısına:
15 Temmuz milattır. Kahraman halka hürmet. Şehitlere rahmet. Gaziler baş tâcı...