Memleket yine postu deldirmiş tartışmalarla sallandı. Eski genel kurmay başkanının 'ben darbelere karşıyım tabi anacım' gibisinden şey etmesine rağmen yaptığı darbe gafı.
Kültür Bakanlığı sırasında iyi intiba bırakmış Fikri Sağlar'ın türbanlı hâkim takıntısı.
Akabinde Beyazların Medine'si Boğaziçi'nde yeni rektör için hınçla zıplanması...
Sahne önündeyse, 'Kutuplaşma ne kötü şey' diyerekten hıçkıranların, o şair yazar tayfasının şakır şakır göbek atması....
Argo gemisinden şöyle bir seslenmek istiyoruz bu göbekli arkadaşlara:
Ey robot kafalar; yolları, fikri açılım yollarımızı tıkıyorsunuz. Gayretleri boşa çıkarıyorsunuz ey eski tavalar, tatavalar...
Sizin bu şımarıklığınızla uğraşmak zorunda mı insanlık? Antika olmuş bir diktatörlük refleksiyle bu ilişki nereye kadar?
Eşiklikse mesele konuşalım derinlemesine.
Mamafih demode, iplikleri sarkmış bir askeri ideolojinin yaralı bilinçaltlarını anlarız, anlamak tamam da...
Kimse ömrübillah, size mazeret bulmak zorunda değil ama!..
***
Aslında 'Argo' afili kelime. Sadece sokak lisanını değil aynı zamanda 'hadi be bu kadar da olmaz!' stilinde müthiş bir efsaneyi hatırlatmakta.
Argo ve Argonot'lar hakkında mitoloji sözlüğü şöyle der: "Adı, hızlı anlamına gelen Argo gemisi, Karadeniz'de Laz kralı Kolkhis'in ülkesinde Altın Post'u aramaya gidenler için yapılmış elli beş kürekli bir gemidir..."
Hikâye şöyle. Bir grup kafadar, itibar ve şeref timsali kabul edilen Altın Post'u aramak için Ege'den yola çıkarlar, İstanbul Boğazından maceralarla geçer, Karadeniz kıyılarından Ordu'nun oralara varırlar. Orada ejderhalarla savaşırlar, hile yapar, aşk yaşarlar ...
Argo gemisiyle yola çıkan ve kendilerine Argonotlar denen teşkilatın lideri ise Yason adında bir elemandır.
Öte taraftan Laz kralının kızı Medea adında bir afettir ama büyücüdür! Kız Yason'a abayı yakar. Kızın verdiği kopyalarla kralın soktuğu sınavlardan 'madiden' geçen Yason, ödül yerine kraldan direkman Altın Post'u isteyince, iş tabi değişir!..
Kral da uyanıktır zira, kızıyla herifin kurduğu tezgâhı çakar ve sınav sonuçlarını iptal eder, yakar! Bunun üzerine Medea karısı, Post'u bekleyen nöbetçi ejderha hayvanını flüt çalıp sızaki uyutmaz mı, uyutur. Altın Postu sevgilisiyle birlikte kapmazlar mı, kaparlar. Ve vın turizm Argo gemisine atlayıp kaçarlar mı, kaçarlar...
Ne var ki kralın askerleri ilerde gemiyi enseler. Fakat askerlerin başında Medea'nın abisi vardır! Medea anında 'medya' yapar, tiyatro yapar ve abisini kandırır: Kendisini Yason'un zorla kaçırdığını, tutsak ettiğini anlatır. Salya sümük kollarına atılır. Abi duygusala bağlayıp onunla sarmaş dolaş olurken, kız bir boşluk kollar, yakalar ve öz abisini sırtından defalarca bıçaklar! Bir de adamı denize atar...
***
Bütün efsaneler ve tutan televizyon dizileri kadar bu hikâye de psikolojiktir.
Mevzuya kuşbakışı bakarsak, insanın 'kendini, postunu bulma' serüveninin anlatıldığına tanık oluruz. Kendini bulan, içindeki ejderhaları yenen, insan-ı kamile ulaşmak için o yeri, o postu' arayanların maceralarıdır bunlar.
Kendini arayış, bütün kadim hikâyelerde işlenmiştir. Kahramanlar yolculuklarını yapar ve dışarda gibi gözüken iç ejderhaları, yani nefislerini kontrol ederler...
Hikâye aslen bütün dinlerin maneviyatını, bizim medeniyetimizin de İrfani köklerini hatırlatır. Bilindiği gibi İrfan geleneğimizde kişinin nefsiyle hesaplaşması, 'hayvani' benliğini terbiye ederek, gerçek insan mertebesine yükselmesine atıf yapılmıştır. Yunus Emrelerin, Bayram Velilerin bize anlattığı budur.
Ondandır, ulaşılacak o nadide 'Post', içimizdeki ışığı bulmaktır daima.
Argo her iki anlamda da diri, ibretlik bir yoldur zevk sahibi olana...
***
Meraklısına: Madiden; yalandan, gerçek olmayan anlamında, Sadri Alışık sözlüğü, argo.