Jale, Beyaz Jale! Seni unuttum sanma. Düşündüm, uzun süredir ihmal etmişim zatıâlinizi. Ne yapayım, başka türlü aktı gönlümün gündemi.
Fakat geçenlerde sordu biri, "N'oldu abi senin Maçka'dan Jale?" diyerekten. Bak görüyor musun, takiptesin.
Çok çeşitli kopyaların çıktı son zamanlarda. Uzatılan eli sıkmayanlar, arkasını dönenler, başka fikirde olanları "komşunun eciş bücüş kızıyla evlenenler" diye yaftalayanlar, bin türlü aşağılama!
Ama olsun. Ben biliyorum gerçeğini. Hepsi taklit onların. Asıl burun büküş senindir. Öyle bir bükersin ki yanağına yapışır burnun. Gerçek küçümseyiş anca sendedir. Diğerleri özenti..
***
O değil de, korkma bizden Jale!
Hayata Bismillahirrahmanirrahim diye başlayanı seviyoruz, bilesin. Eğer bu söz, mazlum ve ayakkabısı delinmişlerden geliyorsa daha da çok seviyoruz.
Biz Allah dediğimiz zaman kurban oluyoruz cümle yaratılmışa. Merhamet sel oluyor bizde. Biz 15 Temmuz dediğimizde tankları büken bir demet kınalı kır çiçeği sunuyoruz sana. Bayrak dendiğinde füzeleri durduran şehitler gelmeli aklına.
Yeni bir medeniyet kurmak istiyoruz. Evet, halis niyetlerimiz ve sarsak taraflarımız var! Kendini kınayan bir melamet hırkası hırkamız, Anadolu ruhu bizim çoğulluğumuz, yenilenmemiz.
Sen bakma ağzında dil yerine çivili sopa taşıyanlara, bize bak...
***
Jale, nereye böyle? Şaka bir tarafa uzun zamandır konuşmuyoruz seninle. Küstün sen. Artık diyorum bir kahve içsek, siyaset konuşmasak, senin panik atağı arttırmasak, hep sussak.
O teraslı pastanede ufka, gemilere baksak. Ben sana romanımı imzalasam sen bana Fransızcadan çevirdiğin o yeni filozofu tanıtsan. Hesapları ben ödesem, öyle medeni iki İstanbullu gibi yolumuza gitsek...
Nerdee!
Sırıtık, acıtıcı, kendini asil sanan nobran bir modernlik var senin serde. Sana benzemeyeni kabul etmen zinhar imkânsız. Modernsin işte sen! Öyle...
***
Sen modernim diye gerim gerim geriniyorsun ya Jale. Modern ne biliyor musun, çağdaş kelimesi falan. Esas anlamını söylüyorum bak!
Batılı civilisation'cular, modernler yani, Tanrı kovucularından söz ediyorum. Onlar 'insanlık namına' geri kalmış ülke halklarına 'uygarlık taşırlar' topla, silahla. İnsan hakları teorisi Batı'nın silah üretimi ve satışı üzerinde bina ettiği ekonomik gelişmişliğini, aslında dünya talanını 'örtmek, gizlemek için' bir yalan olmasın sakın?
Bu teoriyle "insan" artık bildiğimiz insan yani eşref-i mahlûkat değil, nefs-i emmaredir. Bitmez tükenmez bencilliğidir keçi bacaklıların.
Çünkü siz insan derken Freud'un karanlık insanını söylüyorsunuz. Hoyratlığınız oradan. Biz Yesrip adında bir kasabadan şehri, Medine'yi yaratan bir peygamberin özgür ve eşit bilgeler medeniyetini.
Medeni olmak böyle bir şey. Kalben ve insafen şehirli.
Bütün medeniyetler din kökünden. Yani senin modernliğin borsa merkezli, hırsların dizginsiz cehennemi; bizim medeniyet dediğimiz ise Peygamberlerin hakkaniyeti, ilmi adaleti ve illa ki zarafeti...
***
Nişantaşılı Jale, Cihangir bakışlı Jale, seni gidi Zeus'un makyaj paganı. Sana ve arkadaşlarına bir yerde teşekkür borçluyuz biliyor musun?
Bizi ne güzel buluşturdun, bizi ne güzel birleştirdin! Bunu bir tek sen yapabilirdin. O kadar kabalık, düşmanlık, yalan haber...
Aleyhine oldu bu ne yazık ki! Diyalektik desem anlarsın sen. Zıtların birbirine etkileşimi. Büyüttün de bizi.
Yoksa bin farklı fikir var aramızda, zordu bu işler. Siz nefretle saldırınca, en huysuzumuz bile uyandı, kol kola girdik.
Senden tamamen kurtulmadık, içimizdesin fakat! Çeşitli kisvelerdesin. Taraftarlarının tipi farklı artık. Örtülü de olabiliyorsun, örtüsüz de. Aramızda varsın biliyoruz. Belki de bu çok uzun sürecek bir uzlaşmaz çelişki. O da ayrı mevzu...
İşte şimdi biz Jale, sen uzaktan izle öyle: Biz yani mealen, terli terli soğuk su içmeyi seven yerli çocuklar, kendi aramızda konuşmaya şimdi en başından başlayabiliriz.
Medenice...