Geçtiğimiz haftalarda Eren Akçiçek ve Semih Ötleş'in çeşitli yazarlardan derledikleri bir Sarımsak Kitabı çıktı piyasaya. İzmir Güven Kitabevi tarafından yayınlanmış bu kitapta bu olağanüstü bitki hakkında öğrenmeyi isteyebileceğiniz hatta "Artık bu kadarı da fazla!" diyebileceğiniz her türlü bilgi bir araya toplanmış. Sarımsağın adının nereden geldiğinden tutun, tarihine, sarımsak ile ilgili inançlara ve İslami kaynaklarda karşımıza çıkan sarımsağa, sarımsak festivallerine kadar bir grup yazı 'Sarımsağın Tarihi ve Kültürü' başlığı altında yer alıyor. İkinci bölüm 'Sarımsağın Botanik Özellikleri ve Ziraatı' başlığını taşıyor. Burada değişik yazılar arasında birinin başlığı 'Kastamonu Sarımsağı'. Buradan da, anavatanı olmasa da, Kastamonu, Taşköprü'de yetişen cinsinin dünyanın en iyi sarımsağı olduğunu bir kez daha gerekçeleriyle öğreniyoruz. Kültür bitkisi olarak sarımsağın yabani türlerinin Anadolu mutfaklarındaki kullanımı da bir başka ilginç bölümü oluşturuyor. Son bölüm ise sarımsağın tıbbi özelliklerine ayrılmış. Burada bilim adamlarımızın sarımsak ile yaptıkları tıbbi araştırmaların sonuçları yer alıyor. Bir lezzet sayfasında sağlığa fazla yer vermenin anlamı yok; ancak kısaca özetlemem gerekirse, sarımsak, pek çok derde deva olduğu bilinen Aspirin'den daha da şifalı. Üstelik de yüzde 100 doğal bir ürün. Görgü kuralları kalabalık ortamlarda çalışan, toplu taşıma araçları ile yolculuk yapan insanların başkalarına rahatsızlık verecek kokular yaymamalarını öngörür. Şimdi burada kalkıp da, "Sabah akşam, canınız çektiğince sarımsak yiyin," demek, başkalarına saygısızca davranmayı teşvik anlamına gelecektir. Ama evinizdeyseniz, sıcak yaz akşamlarında bütün aile birlikte sarımsaklı cacığı kaşıklamanıza, bol sarımsaklı yoğurtlu mantıyı atıştırmanıza kim ne diyebilir? Sağlıklı bir demokratik düzenin de göstergelerindendir, sarımsak. Başkalarını rahatsız etmediğimiz sürece, özgürce tüketebileceğimiz olağanüstü bir sebze, baharat, daha da ötesi, doğanın bize armağanı her derde deva bir ilaçtır. Kıymetini bilelim!