Erden Eruç ismi okurlarım için yabancı değil. Çünkü şu anda kürekle Pasifik Okyanusu'nu geçmeye çalışan Erden'den elimden geldiğince bol haber vermeye çalışıyorum. Onu San Francisco'dan yolcu edişimizin üstünden yaklaşık beş ay geçti. Ve beş aydır her gün ilk işim internete girip Erden'in durumuna bakmak oluyor. Okyanus Kürekçileri Derneği de Erden'in tüm hareketlerini takip ediyor ve gelişmeler sürekli olarak kahramanımızın internet sitesine işleniyor. 'Okyanus Yürekli Adam'ın karaya varması en iyi hesapla dört ay daha sürecek. Ufacık bir tekneyle, tek başına ve sadece kürek çekerek Büyük Okyanus'u aşmak insanın tüm hayal sınırlarını zorlayan bir şey. Böyle bir yolculukta tehlikeli anlar yaşamak, fırtınalarla boğuşmak zorunda kalmak Allah'ın emri gibi... Çünkü bu kadar uzun bir sürede ne fırtına mevsiminin dışında kalabiliyorsunuz ne de mevsimsel ters akıntıların... Bu nedenle de Erden, pek çok terslikle uğraşmak zorunda kalıyor. Ancak Erden, yılbaşından önce çok büyük bir tehlike atlattı. Sporcunun teknesi bir fırtına sırasında tamamen ters döndü ve bazı eşyaları suya gitti. Olayın teselli verecek yönü, teknenin yine kendiliğinden doğrulması ve bu olay sırasında kendisinin ciddi bir yara almaması... Bakın Erden Eruç bu olayı nasıl anlatıyor: "Tavanda uyandım ve tekne tekrar doğrulduğunda mindere geri düştüm. Sancak tarafına 120 ile 150 derece yatmış olmalıydım. Tekne neredeyse başaşağı olduğundan, minderlerimin altında kontrplak kapağı olan haznelerin içindekiler dökülmüştü.
DEVİREN DALGALAR
Çabucak ne olduğunu anlamaya çalıştım. Alarmı iki saat uyumak üzere kurmuştum. Yerel saatle sabah 02.00 civarıydı, yani devrilene kadar sadece bir saat uyumuştum. Uyumadan önce tekneyi sancak arkadan rüzgâr alacak şekilde bırakmıştım, fakat deviren dalga iskeleden vurmuştu. Dışarı baktığımda, rüzgârı artık iskeleden aldığımı gördüm. Bir ucundan bağlı olan yedek güneş panellerinden biri bayrak gibi kabin kapımın dışına yapışmış, öyle duruyordu. Deniz çıpasının halatı ve toplama ipi, sancak tarafındaki küreğimin ayına salkım saçak takılmıştı. Oturağımın kızakları arasında, seyir cihazımın altına koyduğum malzemeler gitmişti. İhtimamla topladığım bir poşet plastik çöp, bir ufak torba GU enerji macunu, bir ufak torba da Cytomax sıvı tedariği içeceği ve bir süngerle birlikte kayıptı. Diğer her şeyi neyse ki bağlamıştım. Güverteyle daha sonra uğraşılırdı, önce kabini halletmeliydim. Tekrar kabine odaklandığımda, sancak tarafında ön köşede, minderin ıslandığını fark ettim. O köşeye bir havalandırma deliği açmıştım, oradan su girmişti. Deniz suyunun çoğu o köşeye kayan yastığımın süngeri ve minder tarafından durdurulmuş, hemen altındaki hazneye 8-10 litre su dolmuştu. O kabarmış denizde, kabin kapısı açık, maşrapayla suyun çoğunu boşaltıp, kalanını süngerle hallettim. Bereket versin su daha fazla yayılma fırsatı bulamamıştı. Daha sonra kabini kurutabilirdim." Erden Eruç'un ne kadar zor şartlar altında yolculuk yaptığı ortada ve o bütün bunları normal bir şeymiş gibi karşılayarak hallediyor. Pasifik Okyanusu'nun ortasında aklında tek bir şey var. Türkiye'de okumakta olan birkaç çocuğa daha imkân sağlayabilmek. Kendi seyahatine Aktaş Group adlı Türk firmasını sponsor alan Eruç, ayrıca kurduğu vakıfla okyanusun ortasından Türkiye'deki İlkokullara Yardım Vakfı'na (İLKYAR) yardım toplamaya çalışıyor. Sporcu şu ana kadar yapılan bağışlarla Anadolu'da iki kütüphaneyi donatmayı başardı. Şimdiki hedefi olabildiğince çok kız çocuğumuza okuyabilme şansı sağlayabilmek... Eğitilen her kız çocuğunun çevresindeki 10 kişinin daha eğitimi anlamına geldiğine inanmış olan Eruç ve Around-n-Over adlı vakfı, seyahat sona erene kadar olabildiğince fazla çocuğumuza imkân sağlamak için uğraşıyor. Ne dersiniz, böyle yürekli bir girişim desteklenmeye değmez mi? "Değer," diyorsanız www.kaslagit.com adresine bir bakıverin...