Geçen hafta bu köşede andığım Mehmet Ali Birand'ın hemen ardından Toktamış Ateş'i de kaybettik... Haftaiçi Takvim'de de yazdım. Toktamış Hoca'ya Kemalistler tarafından öyle büyük bir vefasızlık yapılıyor, öyle unutturulmak isteniyor ki... Ben de inadına Toktamış Ateş'i gündemde tutmak istiyorum...
Toktamış Hoca ile hiç tanışmadım... Kaç defa bir vesile ile tanışayım ya da programlardan birine davet edeyim istedim, hep sonraya kaldı, keşke arasaymışım hocayı... Yazıklanıyorum şimdi...
Toktamış Ateş özellikle 90'ların çok önemli bir figürüydü. Dolayısıyla zihinsel dünyasının şekillenmesi 90'lara dayanan benim de zamanında epey okuduğum ve izlediğim bir adamdı. Bir siyaset bilimi profesörü olmasının ötesinde Atatürkçü/ Kemalist bir aydın olarak çok popülerdi. Öyle popülerdi ki Levent Kırca taklitlerini yapardı hocanın...
Benim ailem Toktamış Ateş'i severdi, onun Atatürk dönemini ve devrim tarihini tatlı tatlı anlatması hoşlarına giderdi. Birçok kitabı bizimkilerin kitaplığında vardı. Kemalizmin en savunulması zor tezlerini savunurken bile ılımlı, yumuşak bir üslup kullanırdı... Ama ben yine de görüşlerinin yüzde 90'ına katılmazdım hocanın... Dünya görüşümüz apayrıydı...
Öte yandan diğer Kemalist aydınlar 90'larda İslami kanallara asla çıkmazken ve dindarları aşağılarken o hem Kanal 7'ye hem Samanyolu TV'ye çıkıp görüşlerini yine tatlı tatlı anlatırdı...
Kanal 7'de Nazlı Ilıcak'ın sunduğu Sözün Özü programında Ertuğrul Günay'ın da katıldığı bir bölüm dün gibi aklımda... Günay "1923-50 döneminin savunduğumuz yanı var, savunmadığımız yanı var," deyince "Valla Ertuğrul Bey ben o dönemde yapılan her şeyi savunuyorum, istisna koymuyorum" demişti... Yani aslında özsel olarak Kemalizmden hiç taviz vermedi, ödünsüz bir Atatürkçüydü ama insanları aşağılamak, küçümsemek, hor görmek gibi Kemalist aydınlarda yoğun olan özellikler hiç Toktamış Hoca'da yoktu... Zaten o yüzden bir gün geldi ve toplumun çoğunluğunu aşağılayan o bağnaz Kemalistlerle yolu ayrıldı...
Farklı düşüncelerle, farklı toplumsal kesimlerle diyaloğu her zaman önemsedi... En zor zamanlarda İslamcı yazar Abdurrahman Dilipak'la yan yana "kaos ve kargaşa ortamı yaratmak isteyen" güçlere karşı ortak mesaj verdi. Birlikte TV programı yaptılar... Bu yüzden Kemalistlerden yemediği küfür kalmadı... Hatta o yüzden Cumhuriyet'te 'Bıktım senden Dilipak' diye mizahi bir yazı yazmıştı...
27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü yaşamış biri olarak nasıl darbe öncesi "ortam yaratıldığını" iyi biliyordu... TSK'nın Kemalist ideolojinin savunucusu olması hoşuna giderdi ama "Kemalizmi korumak için" TSK'ya bağlı derin güçlerce insanların öldürülmesini asla kabul etmeyen bir vicdana sahipti... O yüzden de Fethullah Gülen'le el ele olduğu o meşhur fotoğrafı her zaman savundu. Tıpkı Bülent Ecevit gibi o da Gülen Hareketi mensuplarının TSK eliyle kıyıma uğratılması girişimlerine hep karşı çıktı, yurtdışındaki Türk okullarını hep savundu... "Onlar gibi düşünmesem de onların temel hak ve özgürlüklerini savunurum," dedi...
2006'daki derin cinayetlerden sonra, bir söyleşisinde "Bir darbe ortamı hazırlanmak isteniyor" diye herkesi uyardı... Darbe ortamının yaratılması sürecine Kemalizm adına katlanamazdı... İşte bu yüzden içinden geldiği Kemalist çevrelerle bağları tamamen koptu... Darbeci olmadığı için dışlandı...
Hayat ne garip... 15 sene hatta 10 sene önce vefat etse Toktamış Hoca'nın cenazesi Genelkurmay Başkanlığı ve Cumhuriyet gazetesi tarafından kaldırılırdı... Ama şimdi, cenazesinde 13 sene yazdığı Cumhuriyet'ten hiçkimse yoktu... Genelkurmay'dan tek bir temsilci yoktu... Ergenekon'un darbe ortamı yaratma tezgahlarına karşı çıktığı için Toktamış Hoca'yı yalnız bıraktılar...
Bu kadar mı vefasız olunur be kardeşim,bu kadar mı hain olunur... Adam ömrünü Atatürk'ü daha çok sevdirmeye ve Atatürkçülüğü daha çok benimsetmeye adamış. Bu konuda binlerce konferans vermiş, binlerce sayfa kitap yazmış, binlerce saat televizyon konuşması yapmış... Ama bütün bunlar unutulmuş, 2006'dan itibaren terör yöntemleriyle bir darbe ortamının yaratılmasına karşı çıktığı için, Kemalist bir askeri darbeye karşı çıktığı için tüm bu emeği yok sayılmış ve sükut suikastiyle manen öldürülmüş Ateş... Dürüst ve namuslu tavır koyduğu için dışlanmış, kovulmuş...
Bu ülkede Atatürkçülerden, Kemalistlerden işte bu yüzden bir halt olmaz... İşte bu vefasızlıkları, hainlikleri, arkadan vurma ve adam satma huyları yüzünden bir halt olmaz... Hayatını Atatürk'e ve Atatürkçülüğe adamış Toktamış Ateş'e yapılana kalleşlik denir... Bu ülkenin halkı kalleşlere asla iktidar yüzü göstermeyecek... Bir askeri darbeyi daha da nah yaparsınız...
Nur içinde yat Toktamış Hocam... Tarih seni gururla, Ergenekoncu kalleşleri ise utançla anacak...