Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Hem Atay hem sosyalist-gerçekçilik palavraları

70'lerin edebiyat çevrelerinin Oğuz Atay'ı dışladıklarını söyleyen Kütahyalı'ya göre, dönemin sosyalist-gerçekçi edebiyat ideolojisini savunanların aynı anda Oğuz Atay'a sahip çıkmaları bir çelişki oluşturuyor

Oğuz Atay'a ve 70'lerdeki 'sol edebiyat terörü'ne dair yazılarım haliyle karşı tepkilere de yol açtı... Bir insan 70'lerin Türk edebiyat ortamını, o dönemki edebiyat atmosferini sevebilir ve savunabilir. 70'lerin sosyalistgerçekçi köy ya da 'kent' romanlarından hoşlanabilir... Bir insan 70'lerin sosyalistgerçekçi edebiyat ideolojisini de savunabilir. Fakat bütün bunları savunup aynı anda da "Ben Oğuz Atay hayranıyım, Atay beni çok etkilemiştir," falan Dİ-YE-MEZ... Şu an Türk ortodoks sosyalist çevrelerinde böyle konuşan çok sayıda kişi var. Esas sahtekarlık burada... 70'lerin edebiyat ortamını harikulade bulan, sosyalist-gerçekçi ideolojiyi savunan biri bugün de çıkıp Atay'ın estetik anlayışına karşı durursa bu tutarlı bir yaklaşım olur ve ben buna saygı duyarım. Ama Atay'ı kahretmiş bir zihniyete sahip çıkıp, bir de utanmadan "Oğuz Atay hayranıyım," denirse buna ya bilinçsizlik ya da haysiyetsizlik denir...
Bir yandan "Roman, toplumsal sorunlara ilgi çekmelidir, gericiliğe karşı savaşmalıdır. Okura çözüm yollarını göstermelidir. İlericiliğe ve devrime hizmet etmelidir. Temelinde yanlış bir dünya görüşü yatan edebiyat eseri, estetik olarak da çöptür," diyeceksiniz, Lukacs'çı estetik doktrinini daha da rezil hale getirerek savunacaksınız; diğer yandan da şu anki edebi konjonktür gereği, moda olduğu için 'Atay hayranı' olacaksınız... Bir yandan 70'ler Türk edebiyat ortamına övgüler düzeceksiniz, Atay'ın Günlük'ünde "cüceler ordusu", "edebiyat çeteleri", "kültür gansterleri", "edebiyat reklam ajansı" diye suçladığı 'sosyalist-realist' adamları yere göğe sığdıramayacaksınız; diğer yandan da Atay'ı kimseye kaptırmamaya kalkacaksınız... Böyle saçmalık olamaz... "Deniz Gezmiş hayranıyım, Gezmiş büyük bir devrimciydi. Ama idam edilmesi de doğruydu. Baki Tuğ ve Ali Elverdi hukukun gereğini yerine getirdi, haklıydılar," diyen biri ne kadar zırvalıyorsa; bu, "Hem Atay hem 70'lerin solculuğu," diyen zihniyet de o kadar zırvalıyor...
70'leri çoğu ölmüş gitmiş, bir kısmı da yaşayan ama eserleri tamamen tarihin çöplüğüne gitmiş o yazarları tek tek sıralamak istememiştim ama görüyorumki o döneme övgüler düzülüyor, biz de gereğini yapalım... Gerçi bu konuda Türk romanının tarihini, hurda teferruatına kadar yalamış yutmuş (bu özelliği pek bilinmez) Ahmet Kekeç ya da biri yazsa, çok önemli şeylere değinecek olan Hasan Bülent Kahraman ya da bizzat o dönemlerin de aktörlerinden olan Murat Belge çok daha kıymetli noktalara temas eder ama şimdilik bu kapıyı bu köşede aralayalım...

KÖTÜ KİTAPLARI YUTTURDULAR
Oğuz Atay'la beraber TRT roman yarışmasına katılan eserlerden biri de Fakir Baykurt'un Tırpan'ı mesela. Tırpan, o dönem büyük ilgi görüyor. Sonra tiyatroya da uyarlanıyor. Atay'ın gördüğü ilginin kaç katını birden görüyor, o malum edebiyat çevrelerinde. Sadece Tırpan'la değil, Köygöçüren (1973) Keklik (1975), Kara Ahmet Destanı (1977), Yayla (1977) gibi birbirinden berbat romanlarla Fakir Baykurt hep konuşuluyor... Bizim ailenin kitaplığında da Baykurt'un eserlerinin çoğu bulunurdu. O dönemlerde üniversite eğitimini almış birçok genç gibi bizimkiler de egemen kültürel eğilimleri benimsemişlerdi. Tırpan ve Kara Ahmet Destanı'nı ben de okudum, ikisi de ödüllü kitaptı. Kara Ahmet Destanı da Orhan Kemal Roman Armağanı'nı almıştı 1978'de. Bu romanların hiçbiri bugüne kalamadı, yaşayamadı. Hepsi konjonktürel olarak alkış aldı, dönemin edebiyatsever solcu gençleri bu rezillikleri 'okumak' zorunda hissetti kendini, sonra da adaletin gereği yok olup gitti bu romanlar... Bugün hiç kimse bunları okumuyor, hiçbir yazar -solcular dahil- bu sosyalist-gerçekçi saçmalıklarda etkilenerek bir şeyler yazmıyor... Ama yeri gelince de abuk bir 'nostalji' gereği bunları savunuyorlar...
Berbat bir romancı olduğu halde bize 'iyi romancı' diye yutturulan, 70'ler ortamında edebiyat ödülleri alan böyle çok roman ve romancı var. Mehmet Başaran'ın Memetçik Memet romanını bugün okuyan, hatırlayan var mı? 1979 Orhan Kemal Roman Armağanı da bu saçmalığa gitmiş. Sosyalist-gerçekçi klişelerin en büyük savunucularından Talip Apaydın'ın Tütün Yorgunu adlı eseri, 1976 Madaralı Roman Ödülü'nü almış; 1977'de de Ömer Polat'ın Dilan romanı. 1979'da Aysel Özakın'ın, kontrgerillanın 1 Mayıs katliamını anlatan Alnında Mavi Kuşlar romanı... 70'lerde el üstünde tutulan, kültür-edebiyat dergilerini domine eden bu tip eserlerin hangisi bugüne kaldı? Oğuz Atay gibi bir cevhere her türlü laf edilirken niye bu saçmalıklar övgüye boğuldu?

ATAY YAŞIYOR, DİĞERLERİ TARİH OLDU
Hasan İzzettin Dinamo'nun hiçbir edebi kıymet ihtiva etmeyen Kutsal Barış gibi romanları, Demirtaş Ceyhun'un zamanında bestseller olup bugün bir kişinin bile okumadığı Çamasan, Asya gibi eserleri ödüller alırken, Atay gibi bir yazar elbette bu ortamda barınamaz ve kendini yalnız hissederdi... Elbette böyle adamlara edebiyat gangsterleri derdi Atay... Bugün Atay yaşıyor, yukarıda saydıklarım ise maalesef tarihin çöplüğünde...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA