Şovmen Okan Bayülgen'in ırkçılığı meselesi Marketing Türkiye'ye verdiğim röportajla yeniden gündeme geldi. Garip olan, Bayülgen'i savunmaya kalkanlar oldu. Daha evvel de birkaç yazıyla 'Okan Bayülgen ırkçılığı' meselesini gündeme getirmiştim.
Bayülgen, sosyal bilimler literatüründeki tabirle bir 'banal ırkçı' ya da diğer bir tabirle 'sıradan faşist'. Bu tabirlerin entelektüel içeriğini açıklamadan evvel Bayülgen'in işlediği ırkçı nefret suçlarını tek tek sıralayalım.
Bir... 1997'de verdiği bir röportajda Bayülgen, aynen şunları söylüyor:
Soru: "Fransızlarda Arap rap olayı çok patladı. Ne diyorsun bu işlere?"
Bayülgen: "Yok Fransa artık, orada Fransızlar mı yaşıyor? Herifler Marsilya'dan kuzeye doğru işgal ediyorlar ülkeyi. Yakında Araplardan başka bir şey kalmayacak.
Fransızlar medeni insanlar, habire doğurup durmuyor. Bu barbar heriflerse acayip çoğalıyor. Çoğaldıkça da sosyal eşitlik dolayısıyla devletten acayip imkanlar alıyorlar..."
Daha evvel de yazdığım gibi, bu rezil ırkçı cevabı bir Fransız sanatçı verse, o an sanat dünyasından uzaklaştırılırdı, hiçbir Fransız sanatçı bu kepaze ırkçı yorumu yapan kişinin yüzüne bakmazdı. Aynen bizdeki Güner Ümit gibi, hatta daha beter olurdu. Dahası, anında 'ırkçılık ve nefret suçu'ndan bu kişi yargılanır ve ceza alırdı.
İki... Yıl 1998. O sene Abdelkader isimli parçasıyla meşhur olan (Rachid Taha, Fhadel, Khaled) üç Cezayirli sanatçıya dair kendi programında, "Koskoca Avrupa dinleye dinleye üç yamyamı dinliyor," dedi.
Cezayir Büyükelçiliği ırkçı şovmeni kınadı.
Bizde kimse takmadı. Bu sözü Avrupalı bir televizyoncu söylese, yukarıda yazdığım yargılanma prosedürü aynen yine işlerdi.
Üç... Daha geçen yıl Bayülgen, Kürt şarkıcı Rojin'i programına davet etti.
Programın yapıldığı gün alçak bir PKK saldırısı oldu. Bunun üzerine Bayülgen, Kürt olduğu için Rojin'i programdan kovdu!
Bayülgen'e göre PKK=Kürtler demekti çünkü. Her Kürt yurttaşımızı 'PKK teröristi' olarak gören ırkçı ve bölücü bir kafa yapısına sahipti çünkü bu faşist şovmen. Oysa Rojin defalarca PKK tarafından tehdit edilen, sahneye çıkması silah zoruyla engellenen bir Kürt sanatçıydı. Çünkü teröre, şiddete karşı biriydi... Rojin'i sırf Kürt olduğu için PKK'lı olarak damgalayıp "Bugün terör saldırısı oldu, bu programa gelemezsin, çünkü sen Kürt'sün," diyen bir ırkçı kafa Bayülgen kafası. Bu olayın da çok üstüne gidilmedi, üç beş laftan sonra üstü kapandı. BDP bile Rojin'e (herhalde PKK karşıtı olduğu için) sahip çıkmadı. Sırrı Süreyya ve Ertuğrul Kürkçü gibiler yarım tepki bile vermedi, dolaylı olarak Bayülgen'in safını tuttular.
Dört... Bu yıl Afrikalı futbolcu Emenike'ye "Tekneyle gelen vatandaş," dedi. Hem zenci kimliğinden ötürü Emenike'ye hakaret etti hem de milyonlarca mülteciyi aşağıladı.
Ülkelerindeki açlık, yoksulluk ve savaş ortamından kaçan ve yollarda telef olan milyonlarca insana bu iğrenç lafları edebildi Bayülgen. Emenike dış basında da bu yaşadığı ırkçı sözlü saldırıyla ilgili röportajlar verdi. Türkiye rezil oldu.
Bu kadar net kanıta reğmen, evrensel hukuka göre suç teşkil eden bu kadar icraatına rağmen hâlâ "Bayülgen'in bu dediklerinde bir şey yok. Kendi görüşüdür, ben katılmam," diyen varsa, o kişiyi kaypaklıkla, eyyamcılıkla ya da kasten böyle söylüyorsa da haysiyetsizlikle suçlarım. Bu saydıklarım insanlık ahlakı ve evrensel hukuk açısından net örneklerdir.
Gelelim banal ırkçılık tanımına... Akıl ve ruh sağlığı yerinde, vicdanı körleşmemiş her insanın rezalet sayacağı bir sürü sözleri bütün doğallığıyla ve sıradanlığıyla ifade ediyor Bayülgen...
Banal ırkçılık dediğimiz şey de bu.
Bilenler bilir. Milliyetçilik üzerine olan literatürde çok kıymetli bir eser vardır.
Michael Bilig'in 1995'te yayımladığı Banal Nationalism adlı eseri.
DOĞAL VE SIRADAN MİLLİYETÇİLİK
Bilig, esas tehlikenin sistematik olarak savunulan, savunulurken adı koyulan bir milliyetçilik ideolojisinden ziyade, adı konmayan, hatta reddedilen ama gündelik hayat pratiğinde sürekli yeniden üretilen doğal, sıradan ve lalettayin bir milliyetçilik olduğunu ifade eder. Buna da 'banal milliyetçilik' der.
Gerçekten günümüz dünyasında gündelik hayatta karşımıza çok çıkan, çoğu zaman fark etmediğimiz potansiyel ve doğal milliyetçiliktir bu. Bu tip milliyetçilik o toplumun tarihindeki hastalıkları ve çürükleri de açık eden bir işlev görür.
Bayülgen'in durumu da tastamam bu...
Üstelik milliyetçilik noktasını aşan ırkçılığa ve faşizme kayan bir zihniyet yapısına sahip.
Bayülgen, Türkiye'nin modernleşme tarihindeki bütün hastalıkları her zamanki 'özgüven'iyle matah bir şeymiş gibi yıllardır kusuyor. "İçi dışı bir, ne düşünüyorsa söyleyen adam," olarak modern Türk bireyinin tüm sapkın ve hasta yanlarını tüm çıplaklığıyla ve açıklığıyla dolayısıyla tüm cehaletiyle ve rezaletiyle örnekliyor.
Bayülgen modern Türk orta sınıfının 'stereotype' bir örneği. Modern Türk bireyi ırksal olarak 'Euro-centrik' saplantılara sahip. Kendini Avrupa'nın beyaz ve egemen sınıfında konumlandırma arzusunda bir birey tipi bu. Bayülgen'e bir Batı ülkesinde söylendiğinde derhal yargı sürecini başlatacak fecilikteki sözleri söyleten bu hastalıklı arka plan... Banal ırkçılık ülkemizde doğal karşılanan ve içselleştirilmiş bir olgu. O sebeple bu ülkenin kültür sanat dünyasında çok sayıda banal ırkçı örneği var.
Öte yandan Bayülgen, Türk sanatçılarının çoğu gibi belli bir dünya görüşü oturmamış, amorf ve likit bir adam.
Bayülgen'i 'farklı ve özgün' kılan taraf tam ters yönde bir imajı satmak istemesi.
Şekilsiz ve sıvı bir adam oluşunu kabullenmek istememesi. O sebeple sahte ve yalan bir görüntüyü sürekli diri tutmak için çırpınan bir kişi kendisi.
Dediğim gibi ortada sıradan, banal ve doğal bir rezalet var.
Acı olanı bu rezalet fark edilmiyor.
Çünkü bu rezil zihniyeti modern Türk bireyleri olarak birçok kişi aynen paylaşıyor.