Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

İkilidir beden...

21 Kasım 2016
CI sanat fuarı sırasında Mustafa Taviloğlu kendi koleksiyonundan bir sergi düzenlendiğini, görmem gerektiğini söyledi. Onu kıracak değildim. Peki dedim. Ertesi sabah beni alıp uzak bir yerdeki sergiye götürecekti. Fakat o sabah, zaten hep böyle olur ya, erteleyemeyeceğim bir başka görüşme zorunluluğu ortaya çıktı. Gidemedim.
Derken dostum Ahmet Kabakçı sergiyi kızı Dila'nın düzenlediğini, küratörlüğünü yaptığını, görmemi çok istediklerini söyledi. Ahmet Bey'in bir süredir şehirden uzakta bir yerde bir sanat deposu oluşturduğunu biliyordum. Hatta ilk kuracağı zaman bahsetmişti. Ben de sanat yapıtlarının saklandığı depolarla ilgili elimdeki kaynakları kendisine bir dostumuz aracılığıyla iletmiştim.
Nihayet bu sabah aldı beni gittik. Deposu Dudullu'da. Uzak sandığım yer meğer şehrin ortasındaymış. Kısa sürede vardık. Aman efendim! Depo akıl almaz bir yer. Girişi, iklimlendirmesi, saklama sistemleri, kataloglamasıyla bir mucize. İnsanlar tablolar, heykeller alıyor ama evlerine sığdıramıyorlar. Yapacakları şey basit, bu depoları kullanmak. Hatta, İsviçre'de gümrüksüz bölgelerde bu tür depolar var, dünyanın en büyük müzesi sayılıyorlar. Bizdeki ilk örnek. O kadar etkilendim.
Ama depodan ayrı bir bina daha var. Bir sergileme binası. Örnekleri ancak New York'ta Chelsea'da görülebilecek türden. Her biri 400 metrekare olan üç kat. İstanbul'da yer yok. Ben bile yer sağlayamadığım için ne sergiler bekletiyorum. Şehrin neredeyse ortasında böyle, bilmem kaç metre tavanlı bir bina.
Ve sergi. Koleksiyonların sergilenmesini çok önemsiyorum. Bir sanat birikimi kapalı kapılar ardında kalmamalı. Yaşamalı. Her sergi belli yapıtları bir araya getirir. O da yeni düşüncelere, esinlere kaynak olur.
Dila Kabakçı'nın Bedende Düalite adıyla düzenlediği Taviloğlu koleksiyonundan seçilmiş yapıtlar sergisi etkileyiciydi. Dünyada bile o düzeyde bir sergi bulmak çok zor. Dila Kabakçı, post modern kuram etrafında, beden bağlamında, onun ikili yapısından, bu gerçekten hareket ederek kurmuş sergisini. Yerli ve yabancı sanatçıların yapıtları var.
Bedenin tekil olduğunu sanıyoruz. Kendi varoluşumuz içinde bu sanının bir gerçekliği de var. Ama her beden kendi içinde başka çoğulluklar barındırıyor. Bu, gerçekle, algıyla ve metafizikle ortaya çıkan bir sonuç. Dila Kabakçı bu olguyu çeşitli katmanlarda açmış, yaymış, yapıtları o bağlamlara göre bir araya getirmiş. Beden-bilgi ikilisini ayrıca bir kategori, bir alt metin olarak kullanmış sergisinde. Kuramsal boyutu çok iyi çatılmış, yapıtları çok iyi seçilmiş, mükemmel bir sergi.
Bir de müzik var serginin bir başka boyutu olarak. Öteden beri düşündüğüm bir yaklaşımdır sesle görselliğin çakıştırılması. Dila çok iyi kurmuş bu ilişkiyi. Sergi Proust-Joyce 'imgelerine' ve 'gerçekliklerine' göndermelerle dolu, müzik de bu bağlamı kuşatacak şekilde seçilmiş. Taviloğlu koleksiyonu da bu yaklaşıma olanak veren bir zenginlikte.
Bazı sergiler iyidir ama zevkli değildir. Bazen de tersi olur. Bu ise hem iyi hem zevkli hem etkileyici bir sergi. Mutlaka gidip görmek gerek.
Her şey Nişantaşı, Tophane demek değil.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA