Klasik müzik geleneğinden yetişen Türkiye'nin önde gelen arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu, kadim bir enstrüman olan arpı dünyaya duyurmaya devam ediyor. Türkiye'nin bir kültürel süper güç olduğunun altını çizen Pancaroğlu, arpın batı enstrümanı olmadığını anlatırken, hayata geçirdiği Türk arpı projesinden bahsetti.
Projenin tarihsel arka planında 11-14. yüzyıllar arasında Türkiye coğrafyasında var olmuş ancak sonradan unutulmuş bir arp türü olan 'çeng'in olduğunu söyleyen Pancaroğlu, nota koleksiyonunda yer alan kadim eserleri, İskoç ve Sırp gibi tüm dünyadan müzisyenlerin icra ettiğini görünce, çok duygulanarak ağladığını söyledi.
- Türk Arpı Nota Koleksiyonu isimli projenizden bahsedebilir misiniz? Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
- Türk Arpı Nota Koleksiyonunu, Türk Arpı projesinin çok önemli bir uzvu olarak tanımlayabiliriz. Nota malumunuz, müziğin yazılı kaynağıdır; dolayısıyla aktarım için bir araçtır. Türk Arpı başlığı bir yakıştırma aslında. Coğrafyamızın Ortaçağ kültüründe yaygın olarak varlık gösteren bir arp var. Çeng adındaki bu kucak arpı (kucağa sığacak kadar küçük) ilkel bir çalgı. Mezopotamya'da kullanılmış küçük kucak arplarından farksız çeng. Ortaçağ'da belli ki yaygın olarak çalınmış ve el üstünde tutulmuş bir saray çalgısı. Ancak sonradan tarihin sahnesinden tamamen silinmiş. Minyatürlerde resmedilmiş müzik meclislerinde sık sık boy gösteren çenge bir yaylı bir sazın, bir neyin veya bir ritim çalgısının eşlik ettiğini görmek mümkün. Zaman içinde unutuluyor. Ben 2000 yılında Türkiye'ye döndükten sonra çeşitli röportajlarda bana sıklıkla bir soru yöneltilirdi: "Arp bir Batı çalgısı olduğuna göre, bu çalgı ile Türkiye'de kısıtlı bir hitabet alanınız yok mu?" Kısacası; sizi kim dinleyecek diyorlardı... Bu soru benim canımı sıkardı çünkü işte arp dediğimiz çalgı çok kadimdir. Çok kadim olduğu için de farklı medeniyet ve kültürlerin içinde var olmuştur. Bir anavatanı yoktur ve bir batı çalgısı olarak tanımlamak bir bilgi eksikliğidir. Tamamen unutulmuş bir çalgı olduğu için çıkarıp bir örnek gösterip, "Bakın bizim geçmişimizde de bir arp var" diyememenin sıkıntısı ile sonunda çeng konusunda çalışmaya karar verdim. 2008 yılında Tekfen Vakfı'nın desteği ile bu kaybolmuş çalgıyı yeniden ürettik.
- İlk çengi, Türkiye'de ne zaman, hangi konserde çalmıştınız?
- Hasan Uçarsu 2008 yılında Uluslararası İstanbul Müzik Festivalinde ilk seslendirilişini gerçekleştirdiğim çeng, arp ve orkestra için bir konçerto besteledi. Daha sonra ben farklı kanallardan çeng çalışmalarıma devam ettim. Yurt dışında verdiğim konserlerde ne zaman bizden bir eser seslendirsem arp sanatçıları notaları sorarlardı. Nota yoktu tabii. Onların çalabileceği gibi bir nota yoktu. Bu noktada bir yayıncı bu eserleri yazsanız başkaları da çalabilir deyince saat çalışmaya başladı. Ben işte çeng ile başlayan bu yolculuğuma Türk Arpı dedim. Bugün İngiltere'de yayınlanmış ve dünyanın her tarafından ulaşılabilen 23 adet nota kitabı amatörlerden profesyonellere, öğrencilerden eğitimcilere varan bir yelpazede Türk müziğinin peşrev, saz semaisi, fantezi, longa, zeybek, türkü, şarkı, ilahi gibi formlarında temsili bir kesit sunuyor. Öte yandan müziğimizin yapıtaşları olan makam ve usul konularında temel düzeyde bir bilgi veriyor.
- Türk Arpını artık tüm dünya biliyor ve icra ediyor. Ne hissettiriyor size bu durum?
- Türk Arpı Nota koleksiyonu 2022 Ekim'de İngiltere'de yayınlandıktan sonra eserleri tanıttığım ilk konser Paris'te oldu. Öncelikle, Türkiye'nin bir kültürel süper güç olduğunun altını çizmeliyim. Bu kavramamız gereken çok önemli bir konu. Ancak kültürel mirasımızın uluslararası platformlarda hak ettiği düzeyde temsil edildiğini düşünmüyorum. Dolayısıyla kendi meslek camiama yönelik hazırladığım bu yazılı kaynak sayesinde müziğimizden örneklerin tüm dünyadaki arp sanatçıları tarafından icra edilebilmesi beni çok mutlu ediyor. Nota koleksiyonunda yer alan kadim eserlerden bir tanesi olan Katip Çelebi'nin Nihavend Peşrev adlı eserini bundan birkaç ay önce İskoç arpist Tamsin Dearnley kaydedip videosunu paylaştığında onu izlerken kendimi tutamadım ve ağladım.
TÜRK DİLİNİN HİSSİYATI ÇOK ÖZEL
- Yabancı arp sanatçıları koleksiyondaki eserleri ilgiyle takip ediyorlar. Sebebi nedir sizce?
- Bana ulaşan geri bildirimlerle cevaplamak isterim. Bu müziğin kalplere çok farklı dokunduğunu dile getirdiler; ağlayanlar olmuş ve bu şekilde rahatladıklarını söylediler. Duygu ve düşünce bütünlüğünün bir tür ferahlığa sevk ettiğini söyleyenler oldu. Bu dokunuşu ben müziğimizin makamlarımız gereği melodik bakımdan çok zengin olması, aynı zamanda da usul temeline dayanan ritmik altyapısından gelen büyük bir canlılığa bağlıyorum. Özel bir dili ve hissiyatı var Türk müziğinin. Ve tabii ki dünyada bu çalgının bilinen repertuarında müziğimiz bu koleksiyon hazırlanana kadar temsil edilmiyordu. Yani repertuar bakımından bir yenilik sunuyor nota koleksiyonu ve her daim bu tür yeniliklere ihtiyaç olduğu için bir ihtiyaca da cevap veriyor. Mutlu ediyor bu müzik, bu çok önemli.
- Şimdiye dek kaç eser paylaştınız, dönüşler nasıldı?
- Kalan Müzik'ten son 12 ayda dört tekli yayınlandı. Geri dönüşler Türk müziği geleneğiyle temas eden ama biraz geleneğin ötesinde de arayışları olan bir müzik olduğu yönünde. Zaten öyle olmak zorunda çünkü yıllardır tecrübe ettiğim ve çok farklı geleneklerden beslenen bir yolculuğun içindeyim. Müziklerin çok akılda kalıcı olduğunu söyleyen dinleyiciler oldu. Bestelerin film ortamında kullanıma uygun bir görselliği olduğunu vurgulayan güvendiğim yorumlar da geldi.
ARP İLE ÇOK ÖZEL BİR İLİŞKİM VAR
- Arp artık sizin bir uzvunuz, ayrılmaz bir parçanız gibi. Arp ile ilişkinizi nasıl tarif etmek gerekir?
- Arp kadim bir çalgı. Zaman içerisinde tüm medeniyetlerde var olmuş, bugün hangi müziğe koysanız yadırganmayacak kadar esnek bir çalgı aynı zamanda. Bu esneklik, biraz beden esnekliği gibi. Benim de ruhen ve kimliğimle esnek olmamı, köprüler oluşturan diyalogların içinde yer bulmamı sağlıyor. Çalgının bu kadim ve esnek yapısından ben çok faydalandım. Ben onu kavramaya çalışırken onun kimliğinin de beni kavradığını gördüm zaman içinde. Gayet barışık ve sinerjik bir bütünlüğümüz oldu. Sonsuzluğa kapılar açan bir dili var bu çalgının.
BESTEMİN, ULUSLARARASI YARIŞMADA OLMASI MUHTEŞEM
- Türk arpını geleceğe taşımanın projesinin önemi nedir? Cumhuriyetin yüzüncü yılına denk gelmesi tesadüf değildir diye düşünüyorum.
- Nota koleksiyonunu hazırlamak ve ortaya çıkarmak düşe kalka yürüdüğüm bir yolda tamamen kendi takvimi ve dinamikleri içinde başka bir gündeme bağlı olmaksızın gerçekleşti. Bugün geldiğim noktada çeng ile başlayan yolculuğumu çengden daha büyük bir mirasın dünyada hak ettiği yeri bulması için seferber etmiş bulunuyorum: Türk müziğinin tüm dünyada arp ile iştigâl eden kişilerce icra edilmesi. Bu benim meslek alanıma yapabileceğim en büyük katkı. Öte yandan proje, ülkemizde bu tür çalışmaların çoğalmasına vesile olabileceği gibi farklı ülkelerdeki arp sanatçılarının da kendi geleneksel müzikleri üzerine bu tür aktarım ve yayın çalışmaları gerçekleştirmelerine ilham sağlayabilir. Ve taze bir haberi de müjdelemek isterim. Projede yer alan Flamingoların Çığlığı başlıklı bestem, önümüzdeki yaz Singapur'da gerçekleşecek olan uluslararası bir arp yarışmasında zorunlu repertuar parçası olarak belirlendi. İşte bu sonuçlar muhteşem!