Paris Olimpiyatları'ndaki performansıyla büyük ses getiren milli voleybolcu Hande Baladın, sadece yeteneğiyle değil, Baladın belgeselindeki samimi açıklamalarıyla da dikkat çekiyor. "Sosyal medyada yapılan eleştiriler artık üzerimde baskı yaratmıyor" diyen Red Bull sporcusu Baladın'la kariyerini, hayallerini ve sporcu psikolojisini konuştuk.
- Voleybola başladığın ilk yıllarda orta oyuncu olarak kariyerini sürdürürken, 2013 U18 Avrupa Şampiyonası'ndaki performansınla isminin yanına "Geleceğin Yıldızı" diye not düşülenler arasına girmiştin. Bu turnuvada Rusya karşısında 13 hücum, 6 blok toplam 20 sayıyla oynadığın maçı en skorer olarak tamamlarken; yarı final müsabakasında ise tam 9 blok sayısı kaydettin. O günden bugüne neler değişti hayatında?
- O zamanlar yıldız milli takımında orta oyuncuydum, şu an smaçör oynuyorum. Hayallerimden birini gerçekleştirmiş bulunmaktayım.
Hem kariyer hem de hayat düzeni anlamında. Üstünden yıllar geçtiği için büyüdüm, değiştim, geliştim, öğrendim, olgunlaştım. Daha tecrübeliyim şu anda. Sahada daha rahat hissediyorum. Hem oyuncu olarak hem kişisel olarak geliştiğimi, büyüdüğümü, öğrendiğimi düşünüyorum.
- İki Olimpiyat deneyimi yaşadın. Olimpiyat psikolojisini nasıl tarif edersin? Bu büyük organizasyona nasıl hazırlanıyorsunuz?
- İki Olimpiyat deneyimi yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Olimpiyatlar çok farklı bir duygu, sporun zirvesi ve her sporcunun olduğu gibi orada performans göstermek benim de küçüklük hayalimdi. Bunu iki kez başarabildiğim için çok gururluyum. Dünyanın en iyi sporcularıyla aynı ortamda, aynı şartlarda bir hayal ve hedef uğruna savaşıyorsunuz. Çok özel ve kıymetli bir turnuva bizler için. Fiziksel ve mental anlamda en iyi versiyonumuza ulaşabilmek için elimizden geleni yapıyoruz.
- Sence medya olimpiyat sürecinde sporcuların üzerine çok mu geliniyor?
- Olimpiyatlar 4 senede bir düzenlendiği ve sporun zirvesi olduğu için, tabii ki normalden daha çok bir ilgiyle karşılaşıyoruz. Bunu anlıyor ve elimizden geleni yapıyoruz. Ancak aynı zamanda da bu denli önemli bir turnuvaya hazırlanırken sporcular için de sağlıklı bir ortam oluşturulması gerektiğini düşünüyorum.
- Sosyal medyada veya basında hakkınızda çıkan olumsuz yorumlar veya haberlerle nasıl başa çıkıyorsunuz?
- Sosyal medya, kullanıcı adı alan herkesin düşünmeden, bilmeden, varsayım yaparak, zaman zaman da sporcuların insan olduğunu unutarak, eskisinden daha da özgür kullandıkları bir platform haline geldi. 7'den 70'e herkesin fikirlerini beyan edebildiği bir ortam. Sosyal medyayı iyiye kullanabileceğimiz ortamlar ve durumlar yaratmaktansa, sürekli eleştirinin ve negatif hislerin daha ağır bastığı bir dünyada yaşadığımızı hissediyorum. Bundan uzak kalmayı tercih ediyorum. Yıllar geçtikçe şunu fark ettim ki; hiç tanımadığım insanların yazdıkları, üzerimde herhangi bir baskı veya negatif his yaratmıyor.
- İki Olimpiyat deneyimini karşılaştırabilir misin? Tokyo'dan Paris'e neler değişti, neler aynı kaldı?
- Olimpiyat heyecanı, zirveye ulaşma hayali ve isteği aynıydı. Değişiklik gösteren tarafı daha bilinçli daha tecrübeli bir oyuncu olarak sahada olmaktı.
- 'Olimpik Sporcu' unvanını elde etmek senin için ne ifade ediyor? Bu unvanın sorumluluklarını nasıl taşıyorsun?
- Tabii ki çok özel. Bazen bu tarz yüksek duygulu ve değerli hisleri kelimelere dökmek zor olur. Benim de gözlerimi kapayıp "Olimpik Sporcu" unvanını düşündüğümde, aklıma gelen binlerce özel an ve his var. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Çabaladıklarım, mücadele ettiklerim ve fedakarlıklarımın sonunda bunu başarmak oldukça önemli. Bu unvanı sorumluluklarımın yanında ayrı değerlendirmiyorum.
Öncelikle Hande Baladın olarak genç kızlara, voleybol oynamak, spor yapmak isteyen binlerce kız çocuğuna karşı sorumluluklarım var. Bu özel bir his. Bunun için de her gün olduğumun en iyi versiyonuna ulaşmaya çalışıyorum. Unvandan bağımsız, hayatımın her günü sorumluluklarımın olduğunun bilincindeyim ve bunun için çalışıyorum.
- Paris 2024'te yarı final maçından sonra gözyaşlarına boğulduğun anlar çok konuşuldu. O an neler hissediyordun? Bu gözyaşları neyi ifade ediyordu?
- Aslında bütün birikmişliklerin ve sonunda da gelen o rahatlama hissinin gözyaşlarıydı. Hepimiz ağladık. Bizler için, ülkemiz için çok önemli bir andı.
Milyonların desteğini uzaktan hissetmek ve sonunda galibiyetin gelmesi bizler için çok değerliydi. Yarı final gelince de madalya ve kürsü umudu bizleri daha da duygusallaştırdı.
- Senin gibi Olimpiyat hayali kuran genç sporculara ilham verecek mesajların nelerdir?
- Her zaman söylüyorum. Kendin olmak, çok çalışmak, inanmak ve mücadeleden vazgeçmemek. Doğru insanları yakın çemberde tutmak da başarıya giden yolu rahatlatıyor diyebilirim.
- Kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bu zorluğun üstesinden nasıl geldiniz? Bu deneyim size neler öğretti?
- Bu kadar yüksek temponun içinde yer aldığımız için zorluklar ve mücadeleler çok fazla oluyor. Bunun için her gün yeniden, etrafınızda size inanan insanlar ile bu yolda yürümek çok önemli. Sonu güzel olan hiçbir şey kolay olmuyor. Ben de bunun bilincindeyim. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğim.
KENDİME YATIRIM YAPIYORUM
- Voleybol gibi yüksek performans gerektiren bir sporda mental dayanıklılık nasıl bir rol oynuyor? Önemli maçlar öncesi veya stresli durumlarda nasıl motive kalıyorsunuz?
- Günümüzde, sadece sporda değil, normal yaşantımızda da birçok zorluklarla mücadele ediyoruz. Voleybolu, profesyonel sporcu olmayı ben seçtim. Bunun getirdiği zorluklar var. Bunlardan bazıları her sporcunun yaşadığı gibi zor anlarda nefes alabilmek, anlık reaksiyon verebilmek, mücadeleden vazgeçmemek, sonuna kadar inanmak. Bunları yapabilmek bir günde olmuyor. İki senede de olmuyor. Bunun için kendime yatırım yapıyorum. Özellikle son üç senedir işin mental tarafına çok daha fazla ağırlık vermeye başladım. Bunun da oyunuma ve sahadaki duruşuma pozitif etki ettiğini hissediyorum.
- Başarısızlık veya hayal kırıklığı yaşadığınızda nasıl toparlanıyorsunuz? Bu tür deneyimlerden nasıl ders çıkarıyorsunuz?
- Öncelikle başarısızlık olarak adlandırmıyorum kesinlikle. Hayatın geneline baktığımızda düşüp kalktığımız tökezlediğimiz anlar ve sonra tekrar ayağa kalkıp yürüdüğümüz anlar oluyor. Bu hayatın genel akışı ve ben bunu böyle kabul ettim. Yaşadığım her olay benim için bir tecrübe. Her adımda büyümeyi ve gelişmeyi öğreniyorum.
- Gelecekte neler yapmak istiyorsunuz? Eğitim, antrenörlük veya başka bir alanda hedefleriniz var mı?
- Şu an yaptığım işe çok odaklanmış durumdayım. Gelecek kaygısı ile yaşayan veya sürekli voleybol bitince ne yapacağım diyen biri değilim.
Tabii ki gelecekle alakalı zaman zaman kurduğum hayaller, hedefler ve istekler var. Anda kalıp neyi daha iyi yapabilirim ve nerelerde gelişebilirim, bunları düşünüyorum. Herkes müzik ve modaya olan ilgimi biliyor. Mutlaka bana iyi gelen şeyleri hayatımda tutmaya devam edeceğim.
- Türk voleybolunun geleceği hakkında neler düşünüyorsun?
- Bu soruya cevabım çok net. Türk voleybolunun geleceği bugün de, yarın da çok açık. Buna olan inancım ve güvenim sonsuz.
- Red Bull ile çektiğiniz belgeselde, yer alan ve seni en çok etkileyen an hangisiydi? Bu anın senin için özel bir anlamı var mı?
- Bence bir bölümü söylesem diğer bölümlere haksızlık olur. Orada benim kariyerim boyunca bana dokunan, gelişimimde, iyi ve kötü zamanlarımda yanımda olan insanlar vardı. Hayatımın sonuna kadar unutamayacağım bir 45 dakika oldu benim için. Çok duygulandığım, çok güldüğüm, bazen de çok eğlendiğim bölümler oldu. Tekrardan bir kez daha emeği geçen herkese teşekkür ederim.
- Belgeselde gördüğümüz gibi hayatın sürekli "uçak-antrenman-turnuva" döngüsü içinde geçiyor. Bu döngünün içinde 13. yılını nasıl tanımlarsın?
- Aslında farklı bir açıdan bakmam gerekirse, "uçak-antrenman-turnuva" döngüsü dışındaki Hande'yi henüz bilmiyorum, keşfetmedim. Ben bu döngüye bir de arkadaşlarım ve ailemi eklerim. Çünkü aslında bu döngünün 13. yılına girmesini sağlayan arka planda olanlar. Belki bir gün bu döngüdeki "uçak" kalır, yanına yeni kelimeler eklenir. Şimdilik mutluyum. Hayallerim var, hedeflerim var.
Tamamlanmamış hikayeler var.
- Voleybol dünyasında karşılaştığınız en büyük adaletsizlik veya eşitsizlik neydi? Bu konuda ne gibi adımlar atılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
- Adaletsizliğin ve eşitsizliğin olduğu her alanda adımlar atılması gerekir. Bunu sadece voleybol özelinde yorumlamak istemiyorum.
Günümüzde karşılaştığımız, gördüğümüz ve mücadele ettiğimiz birçok olay oluyor. Bunlara karşı dik durabilmek ve ses çıkarabilmek çok önemli. Ben de elimden geldiği kadar mücadelemi vermeye devam edeceğim.
- Voleybol Federasyonu veya kulüplerle ilgili eleştirileriniz veya önerileriniz var mı?
- Eleştirmek çok kolay. Ben eleştiri yerine yapıcı eleştiri lafını kullanmayı seviyorum. Sürekli gelişebileceğimizi biliyorum. Şunu unutmamak lazım ki, Türk voleybolunu zirveye federasyonumuz, kulüplerimiz, paydaşlar, sponsorlar ve taraftarlarımız çıkardı. Orada kalmak da bizim elimizde. Biz Türk kadınının neler yapabileceğini ve neler başarabileceğini herkese gösterdik. Eminim ki her geçen gün ülkemizde herkesin ortaya koymaya devam ettiği fedakarlıklar ile dünya voleybolunun zirvesinde kalmaya devam edeceğiz.
En Unutulmaz An: Olimpiyat kariyerindeki en unutulmaz anın hangisiydi? Çeyrek finaldeki Çin maçı
En Büyük Zorluk: Olimpiyatlara hazırlanırken karşılaştığın en büyük zorluk neydi? Olimpiyat öncesi sakatlanmak
Motivasyon Kaynağın: Seni en çok motive eden şey ne? Her gün daha iyi bir versiyonuma ulaşabilme fırsatı
Takım Ruhu: Filenin Sultanları'nın başarısının sırrı nedir? Takım içindeki bağları nasıl tarif edersin? Arkadaşlık, pes etmeme, bir olma.