FERHAT ÜNLÜ

Yapay zekanın kontrolsüz evrimi

Yazıya; terör örgütü PKK'ya İmralı'dan yapılan çağrının tarihi güncelliğinden ötürü terörle mücadeledeki kayıplarımızla başlayalım. Ardından terörden kat be kat fazla kurban verdiğimiz trafik kazaları üzerinden çağımızın en medyatik mevzu olan Yapay Zeka'ya geleceğiz.
Türkiye'nin 41, hatta terör örgütü PKK'nın kuruluş tarihini baz alırsak 47 yıllık; neredeyse yarım asırlık mazisi olan terörle mücadelede yaklaşık 9 bin güvenlik personeli ve 6 bin vatandaş şehit oldu. PKK'dan ise yaklaşık 50 bin terörist etkisiz hale getirildi.
Trafik kazalarının istatistikleri ise çok daha vahim... Yıllara göre kaza, ölü ve yaralı sayısı raporuna göre, 2002 yılında 374 bini maddi hasarlı, 85 bini ölümlü veya yaralanmalı kaza olmak üzere, toplam 440 bine yakın kaza yaşanmış. Başka bir yıla bakalım. Misal 2016'da 185 bin ölümlü veya yaralanmalı trafik kazası yaşanmış.
Her yıl trafik kazalarına binlerce kurban veriyoruz. Savaş, salgın, yoksulluk, terörle mücadeleden daha fazla canımızı yakıyor trafik. Mesela 2009-2019 yılları arasında trafik kazalarına tam 57 bin kurban verildi. Toplam 13 milyonun üzerinde kaza oldu o 10 yılda. Bu evrede kazaya kurban gidenler arasında 21 Temmuz 2010 tarihinde İzmir Pınarbaşı Işıkkent'te aracıyla 12 tonluk asfalt silindirine çarparak hayatını kaybeden kardeşim Atilla Ünlü de var.
O yıllardan bu tarafa elbette otoban ağlarının artışına bağlı olarak kazalarda belirli oranda azalma kaydedildi. Fakat yine de her yıl en az 2 bin insanımızı yine yollarda kaybediyoruz. Sürücü hatası, araç bakımlarının zamanında yapılmaması gibi sebepler kaza nedenleri arasında başı çekiyor. Türkiye'de kazaların büyük çoğunluğu artık teknolojik faktörlerin negatif etkisine bağlı olarak da meydana geliyor. Seyir halindeyken, hafif trafikte hatta akış içindeki trafikte cep telefonuna bakanlar (navigasyon yardımı için bakanlar neyse) mesaj yazanlar, hatta sosyal medyaya story çekenler vesaire...
Bunların başına kaza gelme ihtimali yola odaklanan birine göre elbette daha fazla. Bugün itibarıyla kazaların çoğu akıllı telefonuyla meşgul dikkatsiz sürücü faktörüne bağlı olarak meydana geliyor. Alkollü araç kullanımı ikinci sıraya geriledi. Teknoloji ve yapay zekanın yol açtığı en ekstrem kazaların biri geçtiğimiz aylarda galiba Güneydoğu Asya'da yaşanmıştı. Navigasyon, sürücüyü bir köprünün sonunda 'dead end'e bile değil, insan yapımı uçurumun kenarına kadar getirdi. Sürücü yanıldığını sonunda anladı, ama iş işten geçmişti.


TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜM HIZLANACAK
Artık Yirmi Birinci Yüzyıl'ın ilk çeyreğinin son senesine girdik. İkinci çeyrekte teknolojinin hayatımızı daha ne kadar değiştirebileceğini, ilk çeyrekteki hızlı simülasyonla gördünüz. Bizim gibi 20. Yüzyıl'ın ikinci yarısında doğanlardan bu hıza ayak uyduranlar kendini şanslı addediyor. Çünkü bizim nesil; bu evrimi hem göz göre göre yaşadı, hem de hafızası; eski zamanlardan, hayatın teknolojiden ibaret olmadığını dönemlerden hatıralar da muhafaza ediyor.
Artık trafiği ve kazaları konuşurken yapay zekanın etiğini konuşmalıyız. Mesela bundan 25 yıl sonra Alheizmer hastası 96 yaşındaki bir vatandaşa çarpmamak üzere yapılan manevrada sürücü koltuğunda kimse yok, ama arabada iki kişi var diyelim. Araç otomatik sürücü ile gidiyor. Araç, yapay zekası sayesinde Alzheimer'lı değilse bile davranışları öngörülemez biri olduğunu test ettiği yaşlı adama çarpmamanın araçtaki iki yolcuyu öldüreceğini hesaplarsa kazayı en ucuz can maliyetiyle atlatmayı etik bulabilir!
Bu durumda yaşlı adama çarpar, araçtaki insanlar korunur. Hem üstelik araçtakiler kendi sahipleri değil mi, ayrıca zengin de insanlar; "96 yaşında 'ne yaşar ne yaşamaz' (!) birinin hayatından elbette değerli" diye bir akıl yürütür! Bu paradoks etiksiz ilerlendikçe daha da derinleşecek.
Çünkü yapay zekanın bizim gibi vicdani, akli ölçüleri yoktur. 96 yaşındaki bir adamı şifaya kavuşturacağını, hastalığını tedavi edeceğini ve belki de ona 150 yıllık bir ömür kazandıracağını düşünemez.
Bu ihtimaller bütününe göre tercih yapılması gerektiği ana fikrini ona kazandırması gereken insandır. Bilim, düzen, hatta etik olmadan ilerlemeyi sever; ama bir noktada düzensizlik öyle gizli bir ilke haline gelebilir ki, bilim bile yapamaz duruma düşersiniz.
Bilim yapmak şöyle dursun can güvenliğiniz tehlikeye girer. Dünyanın büyük evrimi kaostan düzene doğrudur; tarihte ileri geri gidişler olur arada, onlar ayrı. Ama kaostan düzene geçiştir esas mesele. Şimdi eski düzenler teknoloji ile yıkılıyor, bu durumda insanlık teknolojik gelişmeleri dikkate alan yeni bir etik oluşturmalı. Bir olgunun etiği de -tam olarak ne olduğu anlaşılana kadar birebir yaşanmadıkça- sağlıklı oluşturulamaz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.