Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Zaman-para denkleminde ekonomik buhran

Saatin tiktakları, zamanın taktikleri; hayatta sık kullandığım edebi icatlarımın başında gelir. Her insan gibi zaman mefhumunun güçlü, geri döndürülemez etkileri yaşamış, halen de yaşayan biriyim. Ayrıca bir gazeteci, romancı, televizyoncu olarak zaman meselesine fazladan mesai ayırdığımı, kafa yorduğumu da eklemem gerekiyor.

İşin ekonomik boyutuna dikkatle bakarsak zamanın en hızlı etkilerini enflasyon dönemlerinde yaşadığımızı keşfederiz. Bu yazıda zaman-para matematiğine enflasyonist ortamlar/devirler bağlamında bakacağız ve günümüzü bu perspektifle anlamaya çalışacağız. Merkez Bankası'nın politikaları bağlamında makro ekonomiden, zaman baskısıyla enflasyonla mücadeleye geleceğim.

İnsan, zamanının çocuğudur. Zaman dışı, zamanı belirli bir limitte aşan şeyler yapabilir, başarabilir; ama esas olarak zamanının çocuğudur. Bazen içinde bulunduğumuz zaman dilimlerinin matematiğini kaybetmesek bile zamanın görüngülerinin belirsizleştiği dönemler yaşarız. Ekonomik kriz ve buhranlar bunlardan biri, hatta birincisidir.

Mesela Türkiye; pandemi sonrasındaki ekonomik buhranın (ben epeydir kriz değil, buhran diyorum çünkü toplamda beş yıllık bir zaman dilimine yayılmış olacak) etkilerini bertaraf etmek için acele ediyor. Çünkü toplamda beş seneden fazla sürerse zaman iyiden iyiye çar çur olur, dayanma gücümüz azalır.

Türkiye'de ekonomi yönetimi; Haziran 2023'ten beri liyakat sahibi. Toparlanıyoruz, fakat bir süre daha acı reçeteye devam edeceğiz belli ki.

MART 2021'DEN BERİ BİR TÜNELDEYİZ

Bir başka deyişle tüneldeyiz ve çıkışa doğru yol alıyoruz. Peki; bir zamansal soru sorayım: Biz bu tünele ne zaman girdik? Bu bağlamda gazeteciliğin 5N 1K ilkesinin en temel sorusu 'Ne Zaman' sorusudur.

Buhranın miladı konusunda net bir fikriniz var mı? Çünkü enflasyonist ortamda paranın değer kaybı bazen zaman kavramının tahrif olmasına, daha doğrusu bizim zamanı doğru algılayamamıza da yol açabilir.

Türkiye'deki ekonomik buhranın miladını ben Mart 2021 olarak alıyorum. O dönemde Koronavirüs Pandemisi halen devam ediyordu. Henüz fatura çıkmamıştı, ama küresel ve milli anlamda bir ekonomik depreme gireceğimizin emareleri vardı. O dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda bir görev değişikliği yaşandı. Naci Ağbal görevinden ayrıldı. Elbette her şey; sadece bu görev değişikliğine bağlı değildi, ama ondan sonra küresel ve ulusal parametrelerin de etkisiyle para buhranı dönemine girdik.

Geçtiğimiz ay Cumhurbaşkanı Yardımcımız, kıymetli devlet büyüğümüz Cevdet Yılmaz'la görüştüm. Kendisi ekonomik kriz konusunda umutlu. Temkinli ama umutlu… Hatta başaracağımızdan emin.

Yılmaz'ın, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreçte yanında önemli olması önemli. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de işinin erbabı olduğuna şüphe yok. Haziran 2023'ten itibaren toparlanmaya başladık, iyiye gidiyoruz. Böyle devam etmemiz lazım. İnşallah faiz artırmaya ihtiyaç duymayacağımız dönemler de gelecek.

FAİZ, ZAMANIN PARASAL ARTIK DEĞERİDİR

Faiz, paranın zaman üzerindeki artık değeridir. Faiz -tefeci hariç- evlat olsa sevilmez ama bazen tahammül etmek zorunda kalırsınız. Artık değer Karl Marx'ın kavramıdır. Marx üç cilt ekonomi politiği kitabı yazdı: Das Kapital… Ancak kendi ekonomisinden ne kadar anladığı tartışılır. Zira hanımı dermiş ki, "Karl, kapital üzerine bu kadar düşüneceğine biraz kapital kazanıp biriktirseydi."

Marx, artık değere olumsuz bir anlam yükler. Aslında işçinin/proletaryanın hakkıdır der. Ama artık değer kapitalist sistemde sermayenin cebine gider. Günümüzün küresel kapitalist sisteminde faiz de küresel sermayenin cebine gidiyor son tahlilde. Biz de 'küresel sermaye de tefecisi'ne mecazi deyişle borcumuz olan faizi ödeyip çıkacağız. Dolayısıyla tünelden çıkış için bu ilacı içmeye geçici bir süre devam edeceğiz. Adı üstünde acı reçete... Zannediyorum bir süre ihtiyacımız var, en azından bu senenin sonlarına kadar.

ENFLASYON BİZİ ZAMAN MAKİNESİNE BİNDİRİR

İmdi… Toparlayalım yavaş yavaş: Demek ki bu tünele girişimiz için Mart 2021 milat alıyoruz. Tünelin ucundaki ışığı görmek için gaza basmaya karar verdiğimiz zaman dilimi ise Mayıs 2023 seçimleri sonrası. Ne zamandan beri iyiye gidiyoruz? Deprem olmasa daha erken de olurdu ama bu senenin başından itibaren göstergeler düzelmeye başladı. Tünelin yarısını geçtik, bu senenin ortalarından itibaren hızımız artacak. Derken 2025'te daha rahat nefes alıp, 2026'da tek haneli o 'Altın Çağ'a döneceğiz. Altın Çağ derken felsefi/edebi metafor olarak kullanıyorum. Yoksa Türkiye'de ekonominin gerçekten 'Altın Çağı'na erişmesi için sistemik sorunların çözülmesi şart. O başka bir yazının konusu.

Yazının manşetini önce krizin başlangıcı, ortası ve bitişi üzerine diye atmayı düşündüm. Bu, fazla 'felsefi' olurdu. Son paragrafı şöyle bağlayayım: Enflasyonun bir tehdit olmasının en önemli sebebi; bizi âdeta bir 'zaman makinesi'ne bindirmesi ve istemediğimiz halde geleceğe götürmesidir. Bir başka deyişle bize zaman atlaması yaptırması ve dolayısıyla hayatımızdan zaman çalmasıdır.

Paranın gücü, zaman karşısındaki direncinden gelir; enflasyonun bir numaralı negatif etkisi de parayı zaman karşısında zayıflatmasıdır. Paranızı, zamanınızı ve her şeyden önemlisi -yokluğunda ilk ikisi de anlamsız olacağı için- sağlığınızı korumanız dileğiyle…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA