9 Ağustos 1912: Şarköy-Tekirdağ. Büyüklük: 7.4
3 Ekim 1914: Burdur. Büyüklük. 7.0
24 Ocak 1916: Tokat. Büyüklük: 7.1
8 Kasım 1919: Ayvalık-Balıkesir. Büyüklük: 7.0
26 Haziran 1926: Datça Açıkları. Büyüklük: 7.7
26 Aralık 1939: Çayırlı-Erzincan. Büyüklük: 7.9
20 Aralık 1942: Erbaa-Tokat. Büyüklük 7.0
26 Kasım 1943: Ilgaz-Çankırı. Büyüklük: 7.2
1 Şubat 1944: Gerede-Bolu. Büyüklük: 7.3
18 Mart 1953: Yenice-Gönen-Çanakkale. Büyüklük: 7.2
25 Nisan 1957: Akdeniz. Büyüklük: 7.1
26 Mayıs 1957: Abant-Bolu. Büyüklük: 7.1
6 Ekim 1964: Karacabey-Bursa. Büyüklük: 7.0
28 Mart 1970: Çavdarhisar-Kütahya. Büyüklük: 7.2
24 Kasım 1976: Çaldıran-Van. Büyüklük: 7.0
17 Ağustos 1999: Gölcük-Kocaeli: Büyüklük: 7.6
12 Kasım 1999: Düzce-Bolu. Büyüklük: 7.1
23 Ekim 2011: Merkez-Van. Büyüklük 7.1
6 Şubat 2023: Kahramanmaraş Pazarcık. Büyüklük: 7.7
6 Şubat 2023: Kahramanmaraş Elbistan. Büyüklük: 7.6.
Yukarıdaki depremler; eski adı Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), yeni adı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) olan kurumun 2023 Kahramanmaraş ve Hatay depremleri raporundan. SSB; 1985-1995 yılları arasında ağabeyim Fatih Ünlü'nün görevinden dolayı sık sık ziyaret ettiğim, yakından tanıdığım önemli bir devlet kurumudur.
Dumanı üstünde bu rapor; Anadolu Ajansı'nda haber oldu, ancak ben bu yazıda 140 sayfalık raporun bütününde yer alan önemli kısımları işleyeceğim. Bu rapora göre depremin, daha doğrusu 6 Şubat'taki iki büyük depremin Türkiye'ye maliyeti takriben 2 trilyon Türk Lirası, Amerikan parasıyla 103,6 milyar dolar. Bu, tahmini rakam ve afet bölgesindeki konut stokunun incelemeleri derinleştikçe artması da kuvvetle muhtemel. Bunu raporda da söylüyor zaten.
SBB'nin raporuna göre Türkiye'de 1900 yılı ile 2023 yılı arasında can kaybına veya hasara neden olan tam 269 deprem meydana geldi. Kayıp ve hasar sıralamasına göre en büyük deprem 2023 Kahramanmaraş, ikincisi 1939 Erzincan, üçüncüsü ise 1999 Gölcük merkezli Marmara depremi.
GÖÇMEN NÜFUSUNUN EN YOĞUN OLDUĞU YER AFET BÖLGESİ
Depremden etkilenen 11 ilin 2022 yılı ihracatı içerisindeki payı yüzde 8,6. Gaziantep, bu toplam ihracat içerisinde yüzde 4,4'lük payı ile öne çıkıyor.
Gelelim deprem bölgesindeki yabancıların sayısına… Rapora göre Türkiye'de bulunan toplam Suriyeli sayısının yaklaşık yüzde 50'si depremden etkilenen 11 ilde yaşıyor. Bu bölgede geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sayısı 1 milyon 738 bin 35. Suriyelilerin bölgedeki nüfusa oranı yüzde 11,48. Hatırı sayılır bir oran. Bir başka deyişle afet bölgesi, göçmen meselesinden de en çok etkilenen bölge. Coğrafyası gereği…
Raporda Türkiye'de meydana gelen depremlerin kıtalararası sınır faylarından kaynaklandığı belirtiliyor. Afrika, Avrasya ve Arap plakalarının göreli hareketlerini karşılayan sınır fayları nedeniyle Türkiye'nin, dünyanın en kritik deprem bölgelerinden birinde yer aldığı belirtilmiş.
Şimdi rapordan uzun alıntılarla afet sonrası kısa, orta, uzun vade önerilerini yakından inceleyelim:
"Kısa vadeli dönemde afetzedelere acil ve geçici barınma hizmeti sunulması için aşağıdaki tedbirlerin alınması önemli görünmektedir:
- Afetin büyüklüğü ve etkileme alanı ile mevsimsel şartlara göre çadır kent, konteyner kent veya prefabrik konutlar gibi seçeneklerin sunulması.
- Acil ve geçici barınma çözümleri için TOKİ ve AFAD'ın mevcut stok durumuna göre yeni ihtiyaçlar için talep alınması ve ek finansman sağlanması.
- Acil ve geçici barınma alanlarının güvenli, sağlık standartlarına uygun, sosyal ihtiyaçlar dikkate alınarak ve altyapılarıyla birlikte sunulması.
- Acil ve geçici barınma alanlarında aile bütünlüğünü de korumak üzere çeşitli
büyüklüklerde barınma hizmeti sunulması.
- Acil ve geçici barınma çözümlerinin sunulmasında yerel yönetimlerle ve kamu yararına çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla koordineli çalışılması.
- Acil ve geçici barınma çözümlerinin sunulacağı alanların dayanaklılık, ulaşılabilirlik ve altyapı ihtiyaçları dikkate alınarak yerel yönetimlerle birlikte belirlenmesi.
- Acil ve geçici barınma merkezlerinin afetzedeler tarafından boşaltılması sonrasında çadırların veya konteynerlerin yeniden kullanılabilir şekilde stoklanması.
- Orta vadeli dönemde bina hasar tespit çalışmalarının standartlara uygun şekilde ve tecrübeli uzman teknik personel tarafından düzenli olarak yürütülmesi.
- Bina hasar tespiti işlemlerinde ve diğer teknik işlemlerde afet etütlerinin her aşamada gözetilmesi.
- Afet konutları, Evini Yapana Yardım veya Kredi gibi alternatif yöntemler için ölçütlere uygun şekilde hak sahiplerinin belirlenmesi.
- Hak sahipleri belirlenirken standart, işlem sürelerini kısaltan, afetten etkilenme ve konut sahipliğini hakkaniyete uygun şekilde dikkate alan çözümler ve süreçler geliştirilmesi.
- İnşa edilecek afet konutları için yer seçiminin afete dayanıklı alanlarda yerel yönetimlerle koordineli şekilde yapılması, zemin etütlerinin tamamlanması ve gereken hallerde kamulaştırma yapılması.
- AFAD tarafından konut yapım yönteminin belirlenmesinde maliyet etkin çözümlere öncelik verilmesi.
- Afet konutları projelerinin Yatırım Programına teklif edilmesi öncesinde uygulama projelerinin hazırlanması.
- TOKİ eliyle yürütülecek projelerde Yatırım Programı sürecinin dikkate alınması; gereken finansman planlamasının yapılabilmesini teminen konutların üretimi sonrası TOKİ tarafından AFAD'a fatura edilmesi yöntemi yerine inşaat öncesinden itibaren birlikte çalışılması.
- Afet konutlarının sosyal standartlara uygun büyüklükte ve dayanıklı malzeme ile üretilmesi.
- 'Kırsal Alanda Kendi Evini Yapana Yardım Projesi' kapsamına depremden etkilenen illerin alınması, ödenek kullanımında bu illere öncelik verilmesi, projede kredi kullanma şartlarının daha cazip hale getirilmesi, deprem bölgesinin kırsalında fen ve sanat kurallarına uygun sağlıklı yerleşim yerlerinin üretilmesi.
- Yapı ruhsatı verilmesinden iskân alınmasına kadarki tüm süreçlerde afetlere dayanıklılık ölçütünün gözetilmesi.
- Dayanıklı yapılar konusunda teknik ve insan gücü kapasitesinin sürekli geliştirilmesi.
- Müteahhitlik hizmetlerinin sunumunda teknik kapasitenin ve tecrübenin artırılması.
- Bina ve konut sayımının kapsamı geliştirilerek yapı stokunun ayrıntılı özelliklerinin ortaya konulması.
- Deprem dirençliliğini artırmak için kamu ve özel kesim tarafından yapılan harcamaların şeffaf, hesap verebilir şekilde ortaya konulması."
- Uzun vadede de dar gelirliler başta olmak üzere herkesin yeterli, yaşanabilir, dayanıklı, güvenli, kapsayıcı, ekonomik olarak karşılanabilir, sürdürülebilir, iklim değişikliğine dirençli ve enerji verimli, temel altyapı hizmetlerine sahip konuta erişiminin sağlanması.
DEPREMDEN NÜFUSUN YÜZDE 16,4'Ü ETKİLENDİ
SBB raporuna göre 11 ilin ekonomik büyümeye etkisi 0,98 puan, bu illerin 2022 yılı ihracatı içindeki payı da yüzde 8,6. Şu çarpıcı satırlar rapordan:
"Felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9'una ulaşabileceği öngörülmektedir."
Yani afetle 2023 gelirinin yaklaşık yüzde 10'unu kaybetmişiz.
Rapora göre ülkemizde, 1900'den günümüze 7'nin üzerinde 20 deprem meydana gelmiş. Ki bunların en büyüklerini yazının girişinde sıraladım.
Raporda 6 Şubat depremi, şiddet ve kapsadığı alan açısından bakıldığında yakın tarihte eşi benzeri olmayan bir felaket olarak tasnif edilmiş. Toplam can kaybı 50 binin üzerinde.
Rapor için yapılan araştırmalar kapsamında afet bölgesindeki bina stoku da ayrıntılı biçimde incelenmiş. Buna göre bölgedeki toplam bina sayısı yaklaşık 2,6 milyon. Bunların yaklaşık yüzde 90'ını mesken, yüzde 6'sını işyerleri ve yüzde 3'ünü kamu binaları oluşturuyor.
Raporun çarpıcı kısımlarından biri afet bölgesinin 2021 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıladan (GSYH) aldığı pay. Bu oran yüzde 9,8. Bölgenin fert başına milli gelir seviyesi Türkiye ortalamasının belirgin olarak gerisinde.
Yani afet bölgesini her halükârda kalkındırmak ve bu deprem vesilesiyle bölgenin GSYH'den aldığı payı da artırmak durumundayız. Çünkü bu bölge tarım, sanayii başta olmak üzere pek çok sektör açısından Türkiye'nin lokomotifine dâhil olabilecek kapasitede.
6 Şubat depreminde etkilenen 11 ilin toplam nüfusu, 2022 yılı için 14 milyon 13 bin 196 kişi olarak kayıtlara geçmiş. Ve bu nüfus, ülke demografisinin yüzde 16,4'üne tekabül ediyor. Yani Türkiye nüfusunun yüzde 16'sından fazlası depremden etkilendi ve 14 Mayıs'ta da sandık başına gidecek. Dolayısıyla seçim sürecinin; özellikle iktidar açısından afet bölgesinde yoğunlaşması mukadder. Zaten Cumhur İttifakı ve AK Parti'nin stratejisi de o.