Tarih 24 Mayıs 1993.
Malatya'dan usta birliklerine gitmek için sivil iki midibüsle yola çıkan silahsız 33 askerimiz, terör örgütü PKK'nın hain saldırısı sonucu şehadete erdi. Elazığ-Bingöl karayolunda Bingöl'e 13 kilometre mesafede yaşanan saldırıdan bu yana en çok şehidi üç gün önce, yani 27 Şubat 2020'de verdik. (15 Temmuz hariç) O yüzden bu tarihi asla unutmayın.
Zira bu büyük ülke, bu aziz vatan, şehitlerin kanlarıyla kurulduğu gibi onların mücadelesinin yüzü suyu hürmetine bekasını temin edegelmiştir hep. O nedenledir ki bu yazı, bu köşede sıklıkla okuduğunuz 'İdlib Sarmalı' meselesinin askeri, stratejik, istihbari ve politik açmazlarına odaklanmayacak. Şehitlerimize; orantısız güç kullanımı ile kalleşçe yapılan bir hava saldırısında hayatını kaybeden askerlerimize ayrılacak. Elbette hikâyelerine erişebildiğimiz oranda…
Afyonkarahisarlı Yüzbaşı Süleyman Şahin (35) bunlardan biri. Şehidimizin ailesi Dinar'da yaşıyor. Ancak o İdlib'de göreve gidince, anne-babası torunlarına bakmak için Ankara'ya gitmişlerdi. Acı haberi de burada aldılar. Bir diğer İdlib şehidimiz Piyade Teğmen Bayram Olgun Konyalıydı ve 26 yaşındaydı.
25 yaşındaki Astsubay Muharrem Öğütçü, 1993'te 33 şehit verdiğimiz Bingöl ilimizin Karlıova ilçesindendi. Köyde çobanlık yapan şehit babası Ramazan Öğütçü, şehit oğluyla üç gün önce telefonda görüşme yaparlarken de çatışma çıktığı bilgisini verdi ve "Vatan sağ olsun" dedi.
Piyade Uzman Çavuş Tolga Can Yılmaz (24) Muğla nüfusuna kayıtlıydı. Ailesinin tek çocuğu olan bu aslan parçası nişanlıydı ve evlenmek için para biriktiriyordu.
Piyade Uzman Onbaşı Batuhan Tank Osmaniyeliydi. Tıpkı aynı saldırıda şehit düşen silah arkadaşı Halil İbrahim Akkaya gibi… İkisi de 23 yaşındaydı.
Kadirli ilçemizden olan Tank'ın hikâyesi önemli. Zira dedesi Yaşar Tank da 1977 yılında Kadirli'de bekçilik yaptığı sırada bombalı saldırı sonucu şehit olmuş. Tank da nişanlıydı ve evlilik hazırlıkları yapıyordu.
Diğer Çukurovalı şehidimiz Halil İbrahim Akkaya'nın babası Ali Akkaya ve annesi Döne Akkaya acı haberi alınca gözyaşlarına boğuldu. Şehidimizin cenazesi Bahçe Şehitliği'nde toprağa verilecek. Bir diğer İdlib şehidimiz Selman Cankara da yine aynı bölgenin, Adana'nın çocuğuydu.
Uzman Onbaşı Recep Bekir (21), ailesi Tekirdağ'da yaşayan bir askerimizdi. Kendisi İdlib'in sınır komşusu Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde doğmuştu.
Uzman Çavuş Emin Yıldırım da İdlib'e 130 kilometrelik sınırı olan Hatay ilimizdendi. Diğer şehidimiz Mustafa Bayraktar da öyle...
ADIYLA MÜSEMMA MEHMETÇİK
21 yaşındaki Astsubay Çavuş Mehmet Muhammed Akay (Adıyla müsemma bir 'Mehmetçik') Mersinliydi. Ailesinin iki çocuğundan biri olan Akay, göreve başlayalı henüz bir ay olmuştu. Ocak 1912'de Trablusgarp'ta, Libya cephesinde şehit düşen ve bugün askerimize 'Mehmetçik' denmesine vesile olan şehidimizin adaşıydı. TSK'nın çıkardığı Silahlı Kuvvetler Dergisi 'Mehmetçik' isminin nereden geldiğini hikâyesini yazmıştı:
Trablusgarp'ta subayımızın yanında çarpışan Mehmet isimli bir askerimiz şehit düşünce onbaşı, subaya dönüp "Kumandanım, Mehmet şehit düştü" diye bağırır. Subay da "Vah Mehmetçik, vah" der. Subayı duyan diğer askerlerimiz şehit düşen askerimizin ismini 'Mehmetçik' sanıp "Mehmetçik şehit düştü" diye bağrışmaya başlar. Cephede Türk askerleriyle çarpışan Arap askerleri ise "Muhammedçik, Muhammedçik şehit oldu" diye bağırır. Deftere "İlk şehidimiz Mehmetçik" yazılır. O günden bu yana şehit düşen, gazi olan askerlerimize 'Mehmetçik' denilmeye başlanır.
Soyadıyla müsemma bir başka asker, Sözleşmeli Er Birhan Er Tekirdağlıydı.
Piyade Uzman Çavuş Ali Turgut (39) Uşaklıydı. Ailesi Banaz ilçesine bağlı Büyükoturak köyünde yaşıyor.
Bir diğer şehidimiz Osman Ak da Mersinliydi. Şehadetinin haberi ailesine Silifke ilçesinde askeri yetkililer tarafından verildi. Şehidin babası Muhammet Ak ile annesi Meral Ak'ı yakınları teskin etmeye çalıştı.
24 yaşındaki Uzman Çavuş İbrahim Tüzel Mersin'in Erdemli ilçesindendi. Altı kardeşi olan Tüzel doğduğu toprakta defnedilecek.
Uzman Onbaşı Ahmet Saygılı (23) Kahramanmaraş'tandı. Bu evladımızın üç kardeşi de Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu. Diğer şehidimiz Akif Akçadağ da Kahramanmaraşlıydı. Şehidimizin annesi ve babasına acı haber Maraş'ta verildi.
Uzman Onbaşı Ahmet Alparslan (23) İzmirliydi. Cenazesi İstanbul'un Bağcılar ilçesine geldi. Baba İbrahim Alpaslan, "Vatan sağ olsun, devletimiz sağ olsun. Gururluyuz, kendimizi zor tutuyoruz, ama gururluyuz. Düşmanı sevindirmeyeceğiz, yeneceğiz bunları, vatan sağ olsun" dedi.
EN UZUN GECENİN SABAHI
Piyade Uzman Onbaşı Mehmet Orhan (25) Adıyamanlıydı. Acı haberi Adıyaman Valisi Aykut Pekmez'in de aralarında bulunduğu devlet yetkilileri verdi. Haberi alan baba Ahmet Orhan ve anne Elif Orhan gözyaşlarına boğuldu. Dört kardeşi olan Orhan üç yıldır TSK'da görev yapıyordu.
Uzman Onbaşı Ali Taşöz (24) Kayseri'nin Develi ilçesindendi. Acı haberin duyulmasının ardından şehidin baba evine Türk bayrakları asıldı. Tıpkı diğer şehitlerimizin evlerine asıldığı gibi…
Uzman Çavuş Güven Kurtulmuş Bitlis ilimizdendi. Ailesi Güroymak ilçesine bağlı Budaklı köyünde ikamet ediyor. Şehidimizin cenazesi köyünde defnedilecek.
Sözleşmeli Er Cuma Bağatur Batman ilimizin Sason ilçesindendi. Burada toprağa verilecek.
Piyade Uzman Onbaşı Turgut Burkay Korkmaz (23) Antalya Finikeliydi.
Emre Baysal Manisalıydı ama ailesi İstanbul Sancaktepe'de oturuyor.
Tayfun Pekel İstanbulluydu.
Bir diğer şehidimiz Uzman Onbaşı Nihat Kara da Kırklarelili idi.
Ve son olarak… Yetim şehidimiz…
Piyade Uzman Çavuş Âdem Akın (30) Tokatlıydı. Acı haber, merkeze bağlı Uğrak köyünde yaşayan ailesine saldırıdan saatler sonra ulaştırıldı. Âdem Akın'ın babası Beytullah Akın, kendisi henüz 10 yaşındayken vefat etmişti. Baba-oğul yirmi yıl sonra 'buluşacaklar'.
Bu aziz vatanın gelmiş geçmiş tüm şehitlerinin hikâyesi vardır. Bilelim ki, onlar yalnızca birer 'isim'den ibaret değildirler. Hikâyelerini hissedelim ve elimizden geldiğince yaşatalım.
Ordumuz, 33 şehit verdiğimiz saldırıdan sonra tarihin en büyük SİHA filosu saldırı ile Şam Rejimi'nin kritik hedeflerini vurdu. Esad'ın önemli mevzileri yerle bir edildi. Türkiye, hava sahası üstünlüğü kullanılarak gerçekleştirilen kalleş 27 Şubat saldırısının intikamını aldı, almaya da devam edecek.
27 Şubat'ı 28 Şubat'a bağlayan gece, 15 Temmuz 2016'dan bu yana geçirdiğimiz en uzun, en zorlu geceydi. 'Sabahın sahibi', şehit kanlarıyla kurulan, yaşayan ve ilelebet de yaşayacak olan bu büyük ülkeyi korusun.