Prototipine Milattan Önce 2000'lerin Mısırında rastlansa da (Arkeolojik kanıt, piramitlerdeki kabartmalar) Pers İmparatorluğu'yla özdeşleştirilen satrançta en stratejik taşlardan biri, belki de birincisi olan vezir yıkılırsa ne olur?
Dünya kamuoyu, 3 Ocak 2020'de İran'ın; Afganistan'dan Mağrip'e uzanan nüfuz alanındaki en etkili komutanlarından biri olan Kasım Süleymani'nin öldürülmesinden sonra bir önceki cümleyle özetlenebilecek soruyu soruyor.
Satranç üzerine yazılmış en esaslı edebi eserlerden biri, belki de birincisi olan Stefan Zweig novellası Schachnovelle; oyunu, hücrede bol vakti olduğu için teorik olarak öğrenip pratikte dünya devleriyle kapışan bir kahramanın öyküsü ekseninde anlatır. İran'ın; Süleymani üzerinden, 1990'lar hatta 1979 Devrimi'nden bu tarafa oynadığı satranç ise ustalığın teoriyle değil, sahadaki pratikle artırıldığının göstergesi. Gelgelelim şimdi oyundaki en önemli aktörün -'şah'ı, bir başka deyişle Ayetullah Ali Hamaney'i koruyan 'vezir'in- düşmesiyle atlardan fillere, kalelerden piyonlara diğer bütün taşların sarsılması da mukadder.
Tahran'ın Süleymani suikastına alelacele karşılıklar vermesinin de bir sebebi de bu. Gerçi mevcut ABD-İran gerilimini analiz ederken, hafife alınmayacak kimi istihbari yorumlara göre tıpkı ABD Başkanı Donald Trump'ın açıklamasında da izleri görülen 'danışıklı dövüş' senaryosunu da akılda tutmak gerekiyor.
Kasım Süleymani, Şii Hilali'ni emperyal bir hedefe dönüştürmüş Tahran müesses nizamının şahin kanadı için sahadaki 'Zülfikâr' veya bir tür 'Vekâlet Savaşı Mehdisi' gibi görülüyordu. Bir suikastla öldürülmüş olmasının sadece Şii Hilali bölgesinde değil, İran'ın içinde de elbette sonuçları olacaktır. Bu hafta suikastın üzerinden dokuz gün geçtikten sonra taşlar kısmen yerine oturduğu için Üç Boyutlu Portre'de bu olası sonuçları anlamaya, anlatmaya çalışacağız.
DEVRİMİ SINIF ATLAMAK İÇİN KULLANDI
Önce İran'ın nasıl bir adamını kaybettiğini görmek için Süleymani'yi daha yakından tanımakla işe başlayalım: Süleymani 11 Mart 1957 tarihinde İran'ın Kirman eyaletinde fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Şah'ın devrildiği 1979 Devrimi'ni sınıf atlamak için kullandı. Devrimden sonra İran Devrim Muhafızları Ordusu'na katıldı. İlk zamanlar bir Kürt ayrılıkçı ayaklanmasının bastırılmasında görev aldı. Sonra İran-Irak Savaşı'ndaki Saddam'a karşı Şiileri (Bedir Örgütü) ve Sünni Kürt liderleri (Barzani-Talabani) örgütleyerek ilk Proxy War (Vekâlet Savaşı) deneyimlerini kazandı. Sahadaki başarılı performansının mükâfatını Kirman Eyaleti'nin Devrim Muhafızları Komutanlığı'na atanarak aldı.
Bu dönemde, bölgenin nispeten Afganistan'a yakın olması sebebiyle Kabil'e dek uzanan bir nüfuz networkü geliştirdi.
2006'da İsrail'in Lübnan'a saldırdığı süreçte Hizbullah'ın eğitim ve silahlandırılması işlerini yürüttü. Bu aşamadan sonra Hizbullah'ın askeri kanadının gölge lideri haline geldi. İran ordusu ve istihbaratı adına bu süreçte Lübnan'da büyük paralar harcadı. (Sırf sosyal faaliyetler adı altında harcanan para 100 milyon dolardı.) Suriye İç Savaşı'nın başından beri Beşar Esad'ı destekleyen İranlı milis güçlerin komutanlığını yürüttü. Süleymani, 1998'den bu yana doğrudan dini lider Ali Hamaney'e bağlı olan Devrim Muhafızları Ordusu'nun Kudüs Gücü Komutanı olarak görev yapıyordu.
Ortadoğu'daki lakabı Hacı Kasım'dı, Batı ülkelerinde ise Gölge Komutan olarak biliniyordu. Süleymani, sahada yürüttüğü vekâlet savaşı operasyonları ile Afganistan'dan Irak'a, Kuzey Afrika'dan Yemen'e ve Suriye'den Lübnan'a İran'ın bölgedeki politikalarını belirleyen en önemli isimlerden biri haline geldi. Irak'ta 2010'da Tahran'a yakınlığıyla bilinen Nuri el Maliki'nin başbakan seçilmesinde etkili oldu.
DEAŞ'a karşı Şii IŞİD'i olarak bilinen Haşdi Şabi'nin Haziran 2014'te kurulmasında önemli rol üstlendi. Bu rolü elbette DEAŞ tarafından da bilindiği için Yardımcısı Hüseyin Hemedani, Ekim 2015'te Halep'te DEAŞ tarafından öldürüldü.
KIBLESİ KUDÜS OLMAYAN KUDÜS KOMUTANI
Süleymani'nin ünvanı, 'Kudüs Gücü Komutanı' idi ama bugüne dek Filistin davası için hakkıyla mücadele etmişliği yok. Hizbullah'a İsrail'e karşı savaşında destek verdi, ama o da elbette Şii Hilali ya da daha siyasi perspektifle bakılırsa Fars yayılmacılığı içindi. Haliyle Süleymani'nin kıblesi de Kudüs değil, Tahran'dı.
Süleymani, öldükten sonra değil, yaşarken kahramanlaştırılmış bir figür. Öyle ki Hamaney tarafından 'yaşayan şehit' olarak adlandırılıyordu. İran'da halk tarafından çok seviliyordu ama öte yandan devlet içinde ona rakip olanların gözüyle bir tür 'paralel yapı' haline de gelmişti. Doğrudan Hamaney'e bağlı olması, hatırı sayılır bir şöhrete erişmesiyle birleşince Süleymani, muhtemel rakiplerini rahatsız edecek ölçüde güçlü bir siyasi figüre dönüşmüştü.
Destekçileri, onu İran'ın önemli muhafızlarından ve sınır dışı direniş hattının bekçilerinden biri olarak görüyorlardı.
Süleymani'nin en çok sevildiği yer ise en etkin olduğu Irak idi. 2018'de Maryland Üniversitesi'nin IrakPoll ile birlikte yaptığı araştırmaya göre yüzde 83'le Irak'ta en sevilen kişiydi. Edindiğim istihbari bilgilere göre Süleymani'nin doğrudan komuta ettiği milislerin sayısı 50 bine erişiyordu.
ÖLÜMÜNE TAHRAN'DA SEVİNENLER BİLE VAR
Kasım Süleymani, Amerika Birleşik Devletleri'nin MQ-9 Reaper tipi SİHA'sından fırlatılan bir füzeyle Bağdat Uluslararası Havalimanı'nda öldürüldü. Saldırıda, Süleymani ve İranlı subayların yanı sıra beşi de Iraklı, toplam 10 kişi hayatını kaybetti.
Saldırıda hayatını kaybeden bir diğer önemli Haşdi Şabi'nin Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis lakaplı Cemal Cafer İbrahim'di.
ABD'nin bu pek de beklenmeyen bu suikastı ile Donald Trump, Kasım 2020 seçimleri öncesinde büyük sükse yapmış görünüyor. Hele de Tahran'ın bu saldırıya mütekabiliyet esasına göre karşılık ver(e)mediği hesaba katıldığında…
İran Devrim Muhafızları Ordusu, Sülaymani suikastına 8 Ocak'ta Irak'ın Anbar vilayetindeki ABD askerlerinin bulunduğu Ayn el-Esed Hava Üssü'ne balistik füze atarak cevap verdi. Tahran, saldırıda 80 ABD'linin öldüğünü duyurdu, ancak bunun gerçek olmadığı anlaşıldı.
Bu arada Süleymani'nin İran'da şehir şehir dolaşan cenazesindeki lokal izdihamlardan dolayı toplam 56 kişi hayatını kaybetti, 213 kişi de yaralandı.
İran'da Süleymani'nin ölümüne üzülenler elbette çoğunlukta. Ancak Tahran rejimi içinde gücünün kontrolsüz bir hal almasından rahatsız olduğu için sevinenlerin bulunduğu da istihbarat çevrelerinde dile getiriliyor.
Zira Süleymani, Tahran içinde hiçbir denetime tabii olmadan örtülü ödenekten büyük bütçelerle operasyon yapabilme yetkisine sahipti. Bundan daha önemlisi bir 'siyasal mit'e dönüşmüştü. Öyle ki, muhafazakâr kanadın Cumhurbaşkanı adayı olabileceği konuşuluyordu.
VEZİR YERİNE AT MI PİYON MU?
Bu bağlamda Süleymani suikastı, Usame bin Ladin, Ebu Musab ez-Zerkavi ve Ebu Bekir el-Bağdadi'nin öldürülmesinden çok daha önemli bir olaydır. Nihayetinde bütün bunlar terör örgütlerinin liderleridir. Ama ABD, Süleymani suikastı ile bir ülkenin resmi ordusunun çok önemli bir komutanını ortadan kaldırmış oldu. Bir ülkenin korgeneraline yapılan suikast hiç şüphesiz gayrimeşrudur ama ('ama'dan öncekiler de geçerli) Kasım Süleymani'nin İslam âlemi için çalışan isim olarak nitelendirilmesi ve kahramanlaştırılması da hakkaniyetli olmaz.
Süleymani'nin İkinci Körfez Savaşı ve ardından Suriye İç Savaşı'nın başından beri sahada attığı her adım Türkiye'nin aleyhine idi. Irak gibi Suriye sahasında da kullanılan Haşdi Şabi, asimetrik savaşın önemli bir unsuru olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin öncülük ettiği Özgür Suriye Ordusu'nun karşısına çıkarıldı.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları sırasında bu tür engellerle karşılaştı Türkiye. Mesela Münbiç'in güneyinde bulunan Şii türbesinin bulunduğu bölgeye Türkiye'nin değil ama YGP'nin girmesine izin verdiler.
Büyük resme bakıldığında Süleymani'nin öldürülmesi Türkiye'nin ağıt yakacağı bir olay değildir. Elbette sevineceği bir şey de değildir. Ankara bu yüzden Süleymani'nin öldürülmesine 'mesafeli' bir tepki gösterdi.
Suikast, Süleymani'nin olası siyasal geleceği de göz önüne alındığında ABD ve özellikle de Evanjelist-Yahudi ittifakı açısından önemli bir satranç hamlesidir. İran'ın bu hamleye verdiği cevap ise potansiyelin altında bir karşılık olarak görülüyor.
Toparlarsak… 1979 Devrimi'nden sonra Ayetullah Humeyni, ABD malı Chevrolet'i İran'a döndüğünde kullanmıştı. Süleymani'nin cenazesi de Chevrolet ile taşındı. Kim bilir belki bu da iki ülkenin kriptolu diplomasi dilinde derin bir anlam taşıyordur. Pers satrancında, Acem oyununda bir hamledir belki. 'Şah'ın yeni bir hamlesi… Öyle ya, yalnızca vezir değil, at, fil, kale ve hatta piyon bile oyunda yer yer en stratejik taş haline dönüşebilir. Bu yazının diline tercüme edersek İran için Süleymani kadar olmasa da yeni bir Vekâlet Savaşları Mehdisi çıkarmak oyunun kaderini etkileyebilir.