Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Devletin beyin MR’ı

Henüz 100 yaşını doldurmamış genç Türkiye Cumhuriyeti'ne, tarihi boyunca atılmış en büyük kazık olan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bir paralel devlet yapılanması olarak devletin tekmil organlarına verdiği zararın haddi hesabı yok.

Bir tür beyin kanseri olarak ortaya çıkan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın deyişiyle metastaz yapan bu tümörün (beyin tümörleri nadiren de olsa metastaz yapabiliyor) bünyeden belirli bir oranda temizlendiği gönül rahatlığıyla söylenebilir. Elbette yüksek bir maliyetle… Tümörün temizlenmesi için kullanılan, yeni kriterlerle geliştirilen ve 19 Şubat'ta Fransız Courrier İnternational Dergisi tarafından 'günün kelimesi' seçilen FETÖMETRE algoritmasının bu maliyetin hesaplanmasında önemli bir rolü var.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (DKK) Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı'nın bulup geliştirdiği bu algoritma, Deniz Kuvvetleri'nden sonra Kara Kuvvetleri'nde de kullanılmaya başlandı. Ancak TSK'da henüz Hava Kuvvetleri'nde bile kullanılmıyor. Ayrıca tabii sivil bürokraside de…

Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de FETÖ'cüleri tespit noktasında yüzde 96,7 isabet oranı sağlayan, hatta -artık ankesörlü telefon soruşturmalarında teyidi görüldüğü üzere- yüzde 100'e ulaşan bir kesinlik arz eden FETÖMETRE üzerinden devletin beyin MR'ının nasıl çekildiğini ayrıntılarıyla anlatacağım. Bu konuda yeni bilgiler edindim. Örgütü tanıdığını düşünen beni bile şaşırtan bilgiler…

Ankesörlü soruşturmalarında adı geçen örgüt şüphelilerinin bir kısmı daha önce FETÖMETRE ile tespit edilmiş isimler, kimileri önceden ihraç edilmiş veya açığa alınmış. Sağlamanın en net karinelerinden biri bu.

FETÖMETRE'nin asıl amacı, darbeye katılmamış, bir başka deyişle 15 Temmuz cürmü ile doğrudan bağlantısı kurulamayan örgüt mensuplarının tespitini sağlamak. TSK bünyesindeki kişilerin mesleki, sosyal konumları, eğitim kayıtları ve özel yaşamlarına ilişkin verilerin değerlendirilmesiyle başlayan bu sistem şimdi bilgisayara yüklenen bir algoritmaya, dolayısıyla gelişmiş bir 'tümör detektörü'ne dönüştürüldü.

Başlangıçta az sayıda ana ve alt kriterle uygulamaya başlanan sistem geçen hafta itibarıyla 76 ana kriter, 263 alt kriterle değerlendirme imkânı veren ve böylelikle 'iltisak puanı' denilen baz veriyi ortaya koyan bir mahiyete büründü. Örgütle bağlantının oranını gözler önüne seren bu puan; adli soruşturma, idari tedbir olarak görevden uzaklaştırmanın yanı sıra bundan sonra yapılacak atamalarda da yol gösterici fonksiyon üstleniyor. TSK personelinin yurtdışı atamalar başta olmak üzere tüm atamalarında karar vericilere destek bilgisi sağlıyor. Bir başka deyişle bir tür güvenlik soruşturması verisi olarak işlev görüyor.

HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI BAŞARI!

Örneklerle somutlaştıralım: FETÖMETRE ile tespit edilen örgüt itirafçılarının verdiği bilgiye göre örgüt; harp okulu, askeri lise ve astsubay meslek yüksek okulu sınavlarında şöyle bir taktik izliyor: Soruları verdiği üyelerine sözgelimi "Matematikten bir yanlış, fenden iki yanlış, sosyalden bir yanlış yap ve Türkçe'yi tam cevapla" diyor.

1992'den beri girilen sınavlarla başlayan ve 2000 yılında Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nin (ÖSYM) ele geçirilmesiyle hızlanan bu süreçte not karşılaştırmaları, hayatın olağan akışına zıt sınav başarılarını(!) gözler önüne seriyor. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ortaokul yıllarındaki sınav notları istenen örgüt üyelerinin matematikte ancak yüzde 10'luk başarı yüzdesi varken askeri okul sınavlarında aynı dalda 98 puan alması bunun çarpıcı misallerinden biri.

Bunun haricinde okula giriş sınavlarında yüksek puan alan örgüt mensuplarının okulda aynı dalda başarısızlık gösterdiği göze çarpıyor. Böylelikle farklı yılların sınav puanlarındaki çelişkiler bir ek FETÖMETRE kriteri haline geliyor.

Bir diğer kriter, yurtdışında görevlendirme başta olmak üzere örgütün kendi mensuplarına geçtiği iltimaslar… Bütün örgütlerin bir kariyer planı vardır ama kariyer meselesini en çok önemseyen örgüt FETÖ'dür. Bu doğrultuda sivil imamlardan oluşan tayin heyeti, örgüt içinde de kimin yurtdışına gideceğine karar verirken seçilmiş 'altın çocuklar'a hem yazılı sınav sorularını, hem listening (dinleme) sorularını; yurtdışına gönderme kararı almadığı mensuplarına ise sadece yazılı soruları veriyordu.

AYDA 2000 EURO HİMMET

Yurtdışına gönderilen 'altın çocuklar'dan alınan himmet yurtiçinde görevli olanların iki katıydı. Yurtiçindekilerden yüzde 10, yurtdışındaki örgüt mensuplarından yüzde 20 himmet/vergi alınıyordu. Üstelik devletin verdiği maaşlardan otomatikman kesilen bir orandı bu. Misal yurt dışında görevli bir örgüt mensubu subay bizim vergilerimizle devletin kasasından 5-8 bin Euro maaş alıyorsa bu paranın 1400-2000 Euro'sunu himmet olarak FETÖ yönetimine bağışlıyordu!

FETÖ'nün bir kanser hücresi olarak devlet organlarına tam olarak yerleşmesinin miladı, eğitim sistemi baz alınırsa 2000 yılı. Çünkü örgüt o yıl ÖSYM'yi büyük oranda ele geçirdi. ÖSYM eğitim sisteminde çeşmenin başıydı. Bunu Deniz Kuvvetleri terminolojisi ile açıklarsak deniz sahasının tamamını kontrol etmek mümkün olmadığı için boğazları tutma stratejisiyle örgüt; eğitim, daha doğrusu sınav sisteminin ana kaynağını kontrol etmeye başlamıştı.

Sınav sorularını örgüt üyelerine gizlilik yemini ettirerek veren FETÖ yönetimi aslında örgüt içinde herkesin bildiği bir sırrı saklamış oluyordu. Yönetim, ayrıcalıkla üyelerine sınav sorularının tamamını verirken örgüt üyeleri arasında bir soğukluk/kopukluk olabilir endişesiyle kimi üyelerine de soruların bazılarını veriyordu.

Örgütün ÖSYM yapılanması 2013 yılında 17-25 Aralık sürecinden önce devlet tarafından 'fark edilince' sınav anomalilerinin sebebini ortaya koyan göstergelerden biri de gözler önüne serildi. KDPS, YDS, ÜDS gibi yabancı dil sınavlarında 'astronomik' notlar alan ve doçent, profesör olan kimi isimler İngilizce konuşamıyor.

Geçmişte bir İngilizce sınavında 52 puan alan biri, altı ay sonraki bir başka sınavda 98 puan alıyor. FETÖMETRE incelemeleri kapsamında bilirkişilere de başvuruldu ve sanki sihirli değnek değmişçesine bu derece bir not artışının hayatın olağan akışına ters olduğu tespit edildi.

Hele de yazılı sınavda 55 puan alıp dinleme sınavında 90 alan örgüt üyeleri kafasını kuma gömmüş devekuşu gibi görünüyordu. Çünkü ana dilden söz etmediğimiz için yazılı notunun dinleme notundan yüksek olması gerekiyordu. Bu da bilirkişi marifetiyle tespit edilmiş bir başka çelişki idi. Böylelikle sınav sisteminin ayrıntılı incelemesiyle örgütün devlet içindeki yapılanmasının MR'ı çekilmiş oldu.

FETÖ'NÜN RİTÜELSİZ EVLİLİKLERİ

FETÖ, 1996-97 senelerinden önce hızlı büyüme amacıyla örgüt dışı evlilikleri salık verirken, hatta general, vali, kaymakam kızlarıyla evliliği talimat haline getirirken bu dönemden sonra güvenlik riski doğurduğu gerekçesiyle örgüt içi evlilik emri verdi. Çünkü örgüt dışı evlilik stratejisinde eş ve çocuklara dâhi tedbir uygulanması gerekiyordu ve bu, örgüt büyüdükçe zor hale gelmişti.

Örgüt evliliklerinin bir merasim, ritüelle gerçekleşmediği tespitinin yapılmasından sonra FETÖMETRE incelemelerinin derinleştirilmesiyle evlilik usulü de örgüt üyelerini bulmak için bir ek kritere dönüştürüldü.

Bir ay içinde isteme, söz, nişan, hatta düğün merasimi olmadan evlenenler sorguya alındı. Bu merasimlere ilişkin fotoğraf sunamayanlar kesin örgüt üyesi sayılmadı elbette, ama olağan şüpheli olarak mercek altına alındı. Ve bu kişiler için diğer FETÖMETRE kriterleri daha sıkı biçimde işletilmeye başlandı, böylelikle pek çok örgüt üyesi tespit edildi.

FETÖMETRE İLE BYLOCK'TAN YIRTAN ÇOBAN

'Şaibeli evlilik' denilen bu kriter elbette bir ByLock gibi kesin örgüt üyeliği delili değil. ByLock dört puan, şaibeli evlilik ise 0,05 puan. ByLock örgüt üyeliği için önemli bir delil iken FETÖMETRE ile hakkında işlem yapılanların en düşük puanlısı 6,5. Yani en iyimser seçenekte bile ByLock'un üzerine çıkmış oluyor FETÖMETRE.

Sistem, kurunun yanında yaşın da yanmasını önleme ama kurunun da yanmadan sıyırmasını engelleme amacı üzerine kurulu. Deniz Kuvvetleri'nde personel bilgi sistemine girip kendi log numarasını iz bırakarak işlem yapanlar da mercek altına alındı. Sisteme izin kâğıtları, banka havale ve EFT'leri gibi ek veriler dâhil edildi. Ayrıca bir milyon telefon numarası üzerinden araştırma yapıldı. Bu doğrultuda Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde çobanlık yapan bir şahsın üzerine tam 167 ByLock'lu telefonun kayıtlı olduğu tespit edildi. FETÖ, ByLock'u karıştıran 'Mor Beyin' sistemiyle bir çobanın üzerine kayıtlı telefonları kullanmıştı. Eğer FETÖMETRE olmasaydı bu çobanın masumiyeti tespit edilemeyecek ve çoban, hakkında ByLock kullanıcısı örgüt üyesi olarak adli işlem yapıldıktan sonra muhtemelen en az 6,5 yıl hapis cezası alacaktı.

Son olarak Bank Asya'da hesap açma kriterinden ötürü ağa takılanlardan sorgusunda "Buradan ücretsiz EFT gönderebiliyordum, o yüzden hesap açtım" diyenlerden ise dekont istendi. EFT dekontu sunabilenler için bu kriter uygulanmadı.

BEYİN NORMAL FONKSİYONLARINA DÖNDÜ

İmdi toparlayalım: Yazılarda ve yayınlarda çeşitli vesilelerle dile getirdiğim önemli bir nüans var. Devlet, önce örgütün silahlı kanadını, yani TSK, Emniyet ve hatta yargı içindeki unsurlarını ayıkladı, ayıklıyor. Çünkü örgüt de bu unsurlara önem ve öncelikle veriyordu, boşuna değildi buralardaki yapılanmasına mahrem hizmetler demesi.

Örgütün sivil bürokrasideki üyeleri de ayıklanmaya çalışılıyor. Bu da elzem. Bununla birlikte asker üyeler bir sivil imama bağlı olduğu ve ordunun sırlarını yıllar boyunca o imama, yani örgüte, dolayısıyla yabancı gizli servislere verdiği için askeri casusluk suçu kapsamında ek cürümle yargılanması gereken kişiler.

Hani hep diyoruz ya, FETÖ karşı tarafı neyle suçluyorsa onu bir suç olarak kendi işlemiş, işlemekte ya da işlemeye hazırlanıyor. 2010'da KCK'ya paralel devlet deyip bizzat paralel devletlik yapmak gibi… Balyoz davasında Oraj ve Suga planında F-16'ların bomba yağdıracağını yazıp 15 Temmuz'da bunu bizzat gerçekleştirmek gibi… Bir önceki paragrafta dile getirdiğim husus ise, askeri casusluk soruşturmasıyla hedef seçtiği personeli tasfiye ederken askeri casusluk yapma kategorisine giriyor.

FETÖ'nün tasfiyesinin Türk Silahlı Kuvvetleri'ni güçlendirdiği de izahtan vareste. Bunu 15 Temmuz'un hemen ertesinde Fırat Kalkanı'nda gördük. Ama bu gerçeği verilerle somutlaştırmak gerekiyor. Deniz Kuvvetleri'nin faaliyetleri 15 Temmuz'dan sonra yüzde 25 arttı. 'Mavi Vatan' gibi büyük tatbikatları medyadan izliyorsunuz. DKK'da subay zayiatı az buz da değil: Yüzde 37. En çok subay bahriyeden gönderildi. Buna rağmen tatbikatlarda artış var.

Bu yazının jargonuna tercüme edersek beyin MR'ını çektikten sonra tümörü temizlerseniz devlet olarak sağlığınıza kavuşmaya başlamış oluyorsunuz.

Devlet organlarının maestrosu beyin, normal fonksiyonlarını öncelik sırasına göre yerine getirmeye başlıyor çünkü. Vatan savunması başta olmak üzere…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA