Tüm zamanların en ilginç cinayetlerinden biri, belki de birincisi olarak nitelendirdiğimiz Cemal Kaşıkçı cinayetine dair yeni, kritik bir bilgiye eriştim. SABAH Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek ve Özel İstihbarat Şefi Nazif Karaman'la hazırladığımız ve cinayetin karanlık sırlarını gözler önüne seren Diplomatik Vahşet adlı kitabımızda yer almayan bir bilgi bu.
Kitap, bu köşenin okurlarının ve kitabı okuma fırsatı bulanların bildiği üzere ses kayıtlarının tapeleri de dâhil cinayetin istihbari, polisiye boyutuyla ilgili önemli bilgiler içeriyordu.
Ulaştığım yeni bilgi ise şu: Türkiye'nin elinde sadece infaz timi üyelerinin saat 12:00 sularında konsolosluk binasında yaptığı konuşmalar, hatta cinayetin günler öncesindeki konuşmalar ve elbette cinayet ânının konuşmalarının değil, cinayetten günler sonra yapılan konuşmaların da ses kaydı var. Bu kayıtlar, Suudiler'in, infaz timinin olay günü Türkiye'yi terk etmesinden sonra Kaşıkçı cinayetinin kriminal delillerini nasıl yok etme arayışına giriştiklerini ve luminol (kimyasal bir madde ile yapılan ayrıntılı olay yeri incelemesi) temizlik yaptığını gözler önüne seriyor.
Cemal Kaşıkçı cinayetini araştıran BM yetkileri, 30 Ocak'ta SABAH Özel İstihbarat Müdürü Abdurrahman Şimşek ve yazarımız Ferhat Ünlü ile görüşme yaptı.?
BM HEYETİ'YLE YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞME
Cemal Kaşıkçı cinayetini soruşturmak üzere Birleşmiş Milletler (BM) adına Türkiye'ye gelen Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, avukat Helena Kennedy ve Dünya eski Adli Tıp Akademisi Başkanı Prof. Dr. Duarte Nuno Vieira ile 30 Ocak günü yaptığımız görüşmede de bu konu gündeme geldi. Heyet, cinayetle ilgili Türkiye'de ayrıntılı bir soruşturma yürüttü ve belli ki epey bilgi, bulguya da ulaştı. Callamard, Kennedy, Vieira bana ve Abdurrahman Şimşek'e iki saati aşan görüşme boyunca kitapla ilgili pek çok soru yöneltti.
BM'nin soruşturmasına katkı sağlamak adına soruların hepsini bilgimiz ölçüsünde yanıtladık. Heyette bulunan Duarte Nuno Vieira polisiye, Helena Kennedy hukuki, Callamard ise daha çok istihbari boyuta ilişkin sorular sordu.
Heyet, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin ardından Türkiye'ye Suudi Arabistan tarafından gönderilen heyet içinde yer alan toksikolog ve kimyagerle ilgili de sorular yöneltti. Biz de bu kişilerin delil karartmak üzere Türkiye'ye geldiğini ve cinayet mahalli olan konsoloslukta delilleri kararttığını anlattık.
MİT BAŞKANI'YLA DA GÖRÜŞTÜLER
Bilindiği gibi Callamard ve heyeti, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ile görüşmüştü. Heyet, Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'na alınmamıştı. Edindiğim bilgiye göre heyet, MİT Başkanı Hakan Fidan'la da bir görüşme gerçekleştirdi.
Bunun yanı sıra heyet, Kaşıkçı'nın yakın dostu AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay ve Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz ile de görüşmüştü.
Callamard Türkiye'deki soruşturmasının ardından yaptığı yazılı açıklamada "Gazeteci Cemal Kaşıkçı önceden planlı bir şekilde vahşice öldürüldü. Kaşıkçı cinayeti Suudi Arabistan devlet yetkilileri tarafından gerçekleştirildi" ifadelerine yer vermiş ve "Türkiye'nin uluslararası hukuk paralelinde ivedi, etkili, kapsamlı, bağımsız, tarafsız ve şeffaf bir araştırma gerçekleştirme çabalarının Suudi Arabistan tarafından perdelendiğini ve zarar gördüğünü" belirtmişti.
Callamard ve heyeti, MİT'e ses kayıtlarının transkriptlerine ulaşmak için başvuruda bulunduklarını da görüşmemizde dile getirmişlerdi. Türkiye'den ayrıldıktan sonra tapelerin kendilerine verildiğine, hatta Callamard'ın ses kayıtlarını dinlediğine ilişkin haberler yayımlandı. Demek ki girişimlerinden sonuç almışlar.
Callamard, Türkiye'nin yürüttüğü soruşturmanın uluslararası toplumun duyarlı hale getirilmesinde büyük önem arz ettiğini ve Türk makamlarının bu yönde büyük çaba gösterdiğini görüşme sırasında bize söylemişti. Ülkemizde kaldıkları altı gün boyunca istedikleri kaynaklara erişebilmeleri bunun sağlaması oldu. Türkiye, Kaşıkçı cinayeti konusunda vicdanı en rahat ve dolayısıyla eli en güçlü ülke