Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

İstihbarat diplomasisinin esasları

İstihbarat diplomasisi tarih boyunca önemli olmuştur. Her zaman da önemli olacaktır. Ancak bu olgu, 'zamanın ruhu' gereği bilhassa Türkiye için şu sıralar daha kritik öneme haiz.
Türkiye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yetenekleri, güçlü iradesi ve politik tecrübesi sayesinde tarihin bu evresinde en iyi istihbarat diplomasisi yürüten ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Hatta Rusya ile birlikte bu konuda en başarılı iki ülkeden biri dense yeridir. Zira Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra Türkiye'nin titizlikle yürüttüğü süreç bağımsız kaynaklarca da istihbarat diplomasinin çok başarılı bir örneği olarak gösteriliyor.
21 Ekim'de bu köşede yayınlanan 'Bir Suud polisiyesi' başlıklı yazıda belirttiğim gibi Kaşıkçı olayı, dünya diplomasi tarihinde örneğine hiç rastlanmamış biçimde bir Başkonsolosluk binasında gerçekleşti. Olay, diplomasi, istihbarat ve kriminoloji alanlarını bir araya getiren en ilginç gazetecilik öykülerinden biri.
Edgar Allan Poe'dan bu yana tekmil polisiye külliyat, John Le Carre, Frederick Forsyth gibi casusluk edebiyatının üstatlarının romanları ve de diplomasinin 20. yüzyıldaki tarihini yazan Henry Kissinger'ın Diplomasi kitabında göremeyeceğiniz türden bir olay.
Diplomasi, Kissenger'ın kitabında Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki örnekleriyle anlattığı savaş ve barış güçleri arasındaki kuvvet dengesinde yaşanmış deneyim ve çabalardan doğmuş bir sanat. Savaşmadan savaşma sanatı bir başka deyişle.

'SERT SORGU' UZMANI!
Türkiye, Kaşıkçı olayından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bir Kaşıkçı stratejisi oluşturdu. Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan, Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerle istihbarat diplomasisi yürüttü. 23 Ekim'de Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) Başkanı Gina Haspel'in Türkiye'ye gelmesi boşuna değildi.
Ülke tarihinin ilk kadın istihbarat patronu olarak CIA Başkanlığı'na geçtiğimiz mart ayında getirilen Haspel, Amerikan istihbarat teşkilatına 1985 yılında, 29 yaşında iken girdi. 1 Ekim 1956 doğumlu. Bir terazi burcu kadını. Diplomatik yetenekleri olduğu söylenen bir burcun istihbarat diplomasisi konusunda deneyim kazanmış bir üyesi. Ama aynı zamanda sert sorgu, daha düz bir deyişle işkenceli sorgu konusunda da ihtisas sahibi!
Haspel'in işkenceli sorgu yöntemini, teröre karşı küresel savaşın en karanlık yıllarında, CIA'in Kontr-Terör Merkezi'nde görev yaptığı dönemden beri kullandığı biliniyor. Hatta CIA'in uçak seyahatlerinde işkence programının mimarı olarak tanınıyor.
Ama Kaşıkçı cinayetinde Türkiye'nin istihbarat diplomasisi ile soft power (yumuşak güç) unsurlarını yetkin biçimde kullandığının da farkında. Haspel, geçen yıl şimdi ABD'nin Dışişleri Bakanı olan Mike Pompeo'nun yardımcılığına getirildi. Pompeo terfi edince de onun koltuğuna oturdu. Pompeo birlikte çalıştığı dönemde Haspel için 'örnek bir istihbarat çalışanı' demişti.
CIA'in patronunun istihbarat yeteneklerini tartışacak değiliz. Ancak Gina Haspel'in şanssızlığı, Donald Trump gibi siyasi tecrübesi az ve kararlılık sorunu olan bir liderle çalışıyor olması.
Bu yazının diline tercüme edersek Trump ile -hele de Kaşıkçı meselesinde- nasıl bir istihbarat diplomasisi yürütülür, orasını öngörmek güç. Bunu Trump'ın ikircikli tavrından, daha düz deyişle yalpalamalarından kestirmek mümkün. Yazıya başlığını veren istihbarat diplomasisinin esaslarını da, Trump'ın izlediği yolun ters istikametine bakarak anlamak da mümkün.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA