Tarih sayfaları, pek çoğu ölmüş ama bir kısmı halen faaliyetlerine devam eden ezoterik tarikat/örgütlerle dolu. Hepsinin ortak özelliği devletlerle rekabet içinde olmaları ve devletlere rağmen egemenlik alanı tahkim etmeye çalışmaları. Bu örgütler tarih boyunca, jeostratejik manada dünyanın merkezinde yer alan Türkiye'yi ve İstanbul'u da hedef seçmişler. Kudüs'ü korumak üzere görevlendirilmiş Tapınak Şövalyeleri'nin Hatay ve Kıbrıs'ta önemli üsleri bulunuyordu mesela.
Daha önceki yazılarımda Gülen Terör Örgütü'ne (GTÖ) ilham kaynağı olduğundan bahsettiğim Tapınak Şövalyeleri; siyasi güçlerinden ötürü krallıklar, 'dini kimlikleri'nden ötürü kilise ve ekonomik güçlerinden ötürü de aristokrasi için bir tehdit haline gelince tarih sahnesinden silindiler.
GTÖ, Haçlılar'ın özel kuvvetleri gibi çalışan Tapınakçılar'ın 'yerli varyasyonu' olarak aynı amaçla faaliyet gösteriyor. Türkiye bir hafta sonra, tarihinin belki de en kritik seçimi için sandık başına gitmeye hazırlanırken küresel güçlerin hedefindeki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti aleyhine yürütülen kampanyanın neferliğini yürütmeleri de bu amacın bir parçası.
GÜLEN'İN İLHAM KAYNAKLARI
Şimdi tarihteki ezoterik örgütlerden en bilinenlerinin listesini çıkaralım ve bunların GTÖ ile benzerlik/farklılıklarını yorumlamaya çalışalım:
Töton Şövalyeleri: Fransız ağırlıklı Tapınak Şövalyeleri'nin Almanya'daki benzeri. 12. yüzyılda kurulmuştur. Tapınakçılar, krallık, kilise ve aristokrasi işbirliğiyle 14. yüzyılda ortadan kaldırıldıysa da Tötonlar günümüzde sembolik olarak halen aktiftir. Nazi Lideri Hitler'in esin kaynaklarından birinin Tötonlar olduğu söylenir.
Gül Haçlılar: 16. yüzyılda Avrupa'da kurulmuş ezoterik örgüt.
Masonlar: Resmi olarak 17. yüzyılda İngiltere'de kurulan, ancak kökeni Tapınak Şövalyeleri'ne, hatta Milattan Önce 960 yıllarında Kudüs'te Süleyman Tapınağı'nı inşa ettiği söylenen Hiram Usta'ya kadar giden ezoterik, inisiyatik tarikat/örgüt. Dinler üstü, küresel bir yapıya sahiptir, seçkincidir.
İlluminati: 1776'da, 'Aydınlanma Çağı'nda Almanya'da kurulan bir gizli cemiyet. Geçmişte Goethe ve Herder gibi yazarların da üye olduğu bu gizli örgütün günümüzde var olup olmadığı tartışmalıdır. Kimi yorumcular, dikkatlerin, ortadan kalkmış İlluminati üzerinde toplanmasını sağlayarak asıl gizli küresel örgütlerin perdelendiğini ileri sürüyorlar.
Altın Şafak Hermetik Cemiyeti: 1888'de İngiltere'de kurulan inisiyatik cemiyet. Üyeleri arasında okültist İngiliz yazar Aleister Crowley de bulunuyordu.
Ordo Templi Orientis: 19. Yüzyılın başında kurulmuş bir kardeşlik örgütü. Crowley bu örgüte de üye idi.
Kuru Kafa ve Kemikler Cemiyeti: 19. yüzyılda ABD Yale Üniversitesi bünyesinde kurulan bir kardeşlik örgütü.
Thule Örgütü: 1918'de Almanya'da kurulan, Naziler'in ilham kaynağı milliyetçi örgüt.
Bilderberg Kulübü: Siyaset, ekonomi, medya ve akademi dünyasının önde gelenlerinin bir araya geldiği gizli toplantıları tertipleyen kulüp.
Trilateral Komisyon: Küresel sermayenin başat temsilcilerinden Rockefeller ailesinden David Rockefeller, ABD'nin 39. Başkanı Jimmy Carter ve siyaset bilimci Zbigniew Brzezinski tarafından kurulan örgüt.
Bohemian Kulübü: 19. Yüzyılda San Francisco'da kurulmuş ABD örgütü. Batı yakası elitlerinin ve küresel sermayenin kulübü olarak bilinir.
Molly Maguires Örgütü: ABD'de Pensilvanya'da etkin olmuş bir gizli İrlandalı işçi örgütü. 19. yüzyılda kurulmuş ve pek çok suç olayına karışmıştır.
TAPINAKÇILAR'IN DÜŞÜŞÜ
Tarihteki ezoterik örgütlerin en önemlisi ise Tapınak Şövalyeleri. Tapınakçılar, 1150'de Ascalon Kuşatması'nda şehrin surlarından içeri girince kendilerinden başka kimseyi içeri almadılar ve kazancı paylaşmadılar. Bu olay, kilise/devlet ve Hristiyan toplumu nezdinde Tapınakçılar'a yönelik güvensizliğin miladı oldu. Derken önce bir dip dalga halinde yavaş yavaş ama çığ gibi büyüyen bir muhalefet hareketi, bir süre sonra da devlet ve kilise eliyle tasfiye süreci başladı. Kilise, aristokrasi ve krallığın gücü ile organize olan bu büyük Tapınakçı muhalifi dalga, Tapınakçılar'ın, kuruluşlarından 200 yıl sonra 13. yüzyılda tasfiye edilmelerine yol açtı. Aynı şey Gülen Terör Örgütü için de geçerli. GTÖ, tüm ülkenin kaynaklarını sadece kendisi için kullanmaya çalışmaya başladığı dönemden beri aslında düşüşte.
Türkiye'ye yönelik küresel operasyonlar demişken misyonerlik faaliyetlerini anmadan olmaz. Etkileri kuşaklar boyu süren ve halen devam eden Türkiye'ye yönelik küresel operasyonların önceleri 13. yüzyılda, sonra da 16. yüzyılda misyonerlerin eğitim maskesiyle yürüttüğü gizli espiyonaj faaliyetleriyle başladığı söylenebilir.
Bu faaliyetlerin ilk örneklerini Katolik Fransisken, Dominiken ve Cizvit tarikatlarına mensup keşişlerin sergilediği de… Ardından diğer Hristiyan tarikatlarına mensup rahipler Osmanlı'nın engin hoşgörü siyasetinden kaynaklanan fırsatları değerlendirerek İstanbul, Anadolu, Balkanlar ve Ortadoğu'da casusluk faaliyetlerinde bulundular.
Şimdi aynı işi onlar adına Gülen Terör Örgütü, False Flag (Sahte Bayrak) operasyonu ile yapıyor. GTÖ'yü kullananlar bu örgüt sayesinde düşman/rakip addettikleri unsurun içine onun bir parçası olarak sızabiliyor. Ancak istihbaratın yazılmamış kaidesi gereği, deşifre olan her casus başarısız bir operasyonun delili haline dönüştüğü için GTÖ'nün 15 Temmuz'da tam anlamıyla deşifre olması 'Sahte Bayrak'ın başarısız olduğunun ve olmaya da devam edeceğinin kanıtı.