"On beş yaşındaydım Diyarbakırlı Ahmet Arif'i tanıdığımda. Benim dünyaya soldan bakmamı sağlayan şair."
Yukarıda sözler; CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin 4 Mayıs 2018'de, mimetik (taklitçi) arzu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a özenip şiir okurken sarf ettiği sözler. İnce, sonradan "Taklitler aslını yaşatır" prensibinden ötürü oy kaybedeceğini anladığından olsa gerek şiir okuma işinin devamını getirmedi. (Bu kez türkü söylemeye başladı, ama onu da bıraksa isabetli olur!) Bence vazgeçmekle doğru yaptı, çünkü -misal 50 yaşına girdiğinde yazdığı şiirden alıntıladığım- aşağıdaki üç dizeyi meydanlarda okusa hayran kitlesi bile derin bir sessizliğe gömülür:
"Gidersen de sevme, seversen de delirtme, Beni incitme, Kapatma gözlerini gözlerime."
'Dünyaya soldan baktığını beyan eden İnce'nin birkaç gün önce Alman Bild Gazetesi'ne verdiği röportajda söylediklerine bakalım bir de:
"Evet, beni sol bir parti aday gösterdi. Ama kendimi sadece solcuların temsilcisi, adayı gibi hissetmiyorum. Sol üzerine, solun örgütlenmesi üzerine tartışmak şu anda benim gündemim değil."
Sol seçmene "Seninle aynı yerden bakıyorum" mesajı, sağ seçmene de mavi boncuk… Siyasal popülizmin şahikası… Siyasette bir nebze popülizm anlaşılır bir şeydir, ama seçmeni, milleti kandırma noktasına evrilirse sandıkta cevabı ağır olur.
Ayakkabı boyama ve bisikletle platforma tur atma 'jonglörlük'lerinden sonra, kendisiyle selfie çeken vatandaşın platformdan korumalar eliyle âdeta fırlatılması ciddi bir eksi puandı mesela İnce için… Vatandaşın, fizikçi Cumhurbaşkanı adayı ile çektiği selfie, Newton'ın birinci fizik yasasının ispatı gibiydi: Bir cisim, üzerine bir kuvvet etki etmedikçe mevcut durumunu korur! İkinci yasa, öz çekimden üç saniye sonra devreye girdi: Kuvvet uygulanan cisim ivme kazanır. Muharrem İnce de kuvvet uygulanan vatandaşın mağduriyetinin kendisinden neler götüreceğini hesaplamış olacak ki, onu telefonla arayıp özür diledi.
'GEL BAKALIM İNCE'DEN 'GİT BAKALIM KILIÇDAROĞLU'NA
Üç Boyutlu Portre'nin bu haftaki konusu Muharrem İnce 4 Mayıs 1964 Yalova doğumlu. Anne tarafından Rizeli. Erdoğan da Rizeli olduğu için İnce, buna da sık sık vurgu yapma ihtiyacı hissediyor.
İnce ilk, orta ve lise öğrenimini Yalova'da tamamladı. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fizik-Kimya Öğretmenliği bölümünü bitirdi. Çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. Star Gazetesi Yazarı Hüseyin Gülerce'nin açıklamasına göre Muharrem İnce, işsiz kaldığı bir dönemde Yalova'da Gülerce'den iş istedi. Çünkü Gülerce vaktiyle İnce'nin öğretmenliğini yapmıştı. O dönemde (1988-89 yıllarında) Fetullah Gülen'in en yakınındaki isimlerden biri olan Gülerce, İnce'ye kendisinin işlettiği Özel Yalova Dershanesinde öğretmenlik işi verdi. İnce bu iddiayı yalanlamadı.
Parlamentoya 38 yaşında girdi. Muhalif çevrelerde yıldızı, esas olarak 2010 yılında Meclis'te yaptığı 12 dakikalık konuşmayla parladı, parlatıldı. İki kez CHP'nin genel başkanlığı için aday olan İnce, Kılıçdaroğlu tarafından -biraz da mecburen- 24 Haziran seçimleri için partinin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterildi.
Kılıçdaroğlu'nun henüz CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturmadığı dönemlerde İnce, Deniz Baykal'ın mirasçısı olarak görülüyordu. Kılıçdaroğlu'nun gelişi bu beklentiyi ortadan tamamen kaldırmasa bile erteledi.
Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'yi aday göstererek kendisi ve muhalefet açısından iki büyük hata yaptı. Bir: Anayasa değişikliğinin amacı olan iki adaylı/iki partili sistemin önünü açtı. Meral Akşener'in esamesi okunmuyor. İki: İnce, Kılıçdaroğlu'nun oyundan fazla oy alırsa liderliği tehlikede.
Bunu, 24 Haziran'dan sonra göreceğiz. Ama İnce'nin, partisinde 'asansöre bile öncelikli olarak alınmamak'tan 'Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin' diyen çevrenin gözünde tek umut olma mertebesine dek yükselebildiği görülüyor.
Ne var ki, seçilebilmek için bu yeterli değil. 24 Haziran seçiminin sonuçlarını üç temel parametre belirleyecek: Terörle (FETÖ/PDY ve PKK/PYD) yurt içi ve yurt dışında mücadele, ekonomik istikrar ve kalkınma, bağımsız, güçlü dış politika. Muhalefetin başat adayı İnce'de de bu üç konuda başarı gösterecek niyet, irade ve tecrübe yok.
ABD'YE VE RUSYA'YA MAVİ BONCUK
Zira İnce, en rahat olduğu TV programlarında dahi Suriye ile ilgili soru sorulduğunda açık biçimde cevaplayamıyor, mugalata yapıyor. En kritik sorulardan biri olan "Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye'den çıkacak mı?" sorusunun üstüne yatıyor mesela. "Suriyelileri davul-zurnayla göndereceğiz" diyor. Seçmenin gözünde gayriinsani davranmadığı izlenimini yaratmak için kendi rızalarıyla gidecekler demeye getiriyor. Ama TSK Suriye'den çıkarsa orada bir 'güvenli bölge' olmayacağı için İnce bu seçim vaadini bile gerçekleştiremez.
Suriye konusu açıldığında "Kürecik kimi koruyor, bir bakacağız" diyerek NATO, daha doğrusu ABD'ye "Bizi yeniden korursan seninle çalışırım" mesajı veriyor. Ama öte yandan Sputnik'e konuştuğunda Moskova'ya da mavi boncuk dağıtıyor. Seçimleri kazanması halinde Moskova'yla ilişkileri güçlendireceğini, Türkiye'nin Rusya'yla askeri ve enerji alanındakiler de dâhil tüm anlaşmaları uygulamaya devam edeceğini söyleyerek… İyi de, "Yaptırmayacağım, yıkacağım" türünden seçim vaatlerinin dışında "Yapacağım" diye söylediği her şeyi şu anki iktidar zaten yapıyor.
"Suriye'ye yeni anayasa gereklidir" diyor. Bunu bilmeyen mi var. Dünya yapamıyor, siz mi tek başınıza yapacaksınız? "Suriye'nin toprak bütünlüğü korunmalı" diyor, ama bunu söylerken TSK'nın Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı'nda Suriye'nin bölünmüş bir terör yuvası haline gelmemesi için şehit vererek çarpıştığını unutuyor, unutturuyor. Zeytin Dalı Harekâtı'nın komutanına "Apoletlerini sökeceğim" diyor, diyebiliyor.
Siyaset retorikten ibaret değildir, icraattır. Muharrem İnce bir icraat insanı değil. En büyük icraatı -bu seçimden sonra- muhalefeti bir parça umutlandırdığı için "Eski bir öğretmen, yeni bir politikacı! Sayın Muharrem İnce, gel bakalım buraya"dan mülhem "Git bakalım Sayın Kılıçdaroğlu!" olabilir.