Yıl: 2013. 17-25 Aralık yargı darbesi girişiminin öncesi… ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde görevli bir şahıs (Adı David Johnson), bir kapıcının (İsminin baş harfleri O. V.) eşi adına kayıtlı telefonla temas kuruyor. Telefon, aslında Kozanlı Ömer kod adıyla bilinen FETÖ'nün emniyet imamı Osman Hilmi Özdil tarafından kullanılan bir 'patates hat'.
Bu gizemli görüşmenin içeriği bilinmiyor. Bilinen bir şey var ki o da ABD misyonunun FETÖ imamlarıyla bu tür esrarengiz görüşmeler yapmaya teşne olduğu. Kamuoyunun merakla beklediği 'Akıncılar İddianamesi'ne (15 Temmuz darbe girişiminin karargahı olan Akıncılar Üssü'ndeki gelişmeleri anlatan iddianame) göre ABD İstanbul Başkonsolosluğu'ndan bir şahıs, 21 Temmuz günü darbenin sivil imamı Adil Öksüz'ü saat 10:22'de aramış.
Halkbank Genel Müdür Yardımcısı'nın, fitilini Türkiye'de FETÖ'nün ateşlediği bir kumpas soruşturmanın Okyanus Ötesi'ndeki devamıyla tutuklandığı bir dönemde açığa çıkan bu gerçek ABD'yi telaşlandırdı. ABD Başkonsolosluğu, bu trafiğin HTS kayıtlarından çıkarılması üzerine bir açıklama yaparak "Vize iptalini bildirmek için aradık" dedi.
Öksüz'ün "Tarla bakmaya gelmiştim" gibi komik bir gerekçe öne sürdükten sonra serbest bırakıldığı düşünüldüğünde elçiliğin vize gerekçesi çok da şaşırtıcı gelmemeli. Ama işte, bu tür resmi açıklamalar ABD devleti ile FETÖ arasındaki kadim, sistematik ilişkiyi izah etmeye yetmiyor.
Bu ilişkinin özellikle 2007'den günümüze dek, 10 yıllık süreçte en üst seviyeye eriştiği kanıtlarıyla sabit. 2009 yılında bir FETÖ'cü polisin ABD Büyükelçiliği'nde Ergenekon brifingi verdiğini biliyoruz mesela.
Bu bilgi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu'nca hazırlanan FETÖ iddianamesinde yer alıyor. Ayrıca Wikileaks ifşaatlarından sonra ABD'li Siyasi Müsteşar Daniel O'Grady imzasıyla Washington'a geçilen kriptolarda brifingin bahsinin geçtiği de anlaşılmıştı. 24 Kasım 2008 ve 2 Haziran 2009 tarihli bu kriptolarda Türk polislerinin, ABD Büyükelçiliği'nde ayrıntılı Ergenekon brifingleri verdiği anlatılıyordu. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bilgisi dışında verilen bu brifingler (Ki haberdar olunsa bile ancak ilgili kurumlar, Dışişleri Bakanlığı üzerinden iletişim sağlanabilir) düpedüz bir casusluk faaliyeti idi.
Brifingi veren kişi Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı Uluslararası İlişkiler Şubesi eski Müdürü Ufuk Gürsoy Yavuz. Bir kırmızı ByLock kullanıcısı olduğu ve cep telefonundan Aralık 2014-2015 arasında 117 kez ByLock erişimi sağladığı da tespit edilen Yavuz şimdi firari. Yavuz'un kuvvetle muhtemel brifing vermek için talimat aldığı kişi olan Osman Hilmi Özdil de Şubat 2014'ten beri yurtdışında, kaçak. (Tayvan'a bile gitti.) ABD elçiliği/konsolosluğunun FETÖ ile pek çok teması var. 17-25 Aralık iddianamelerinde FETÖ'cülerle Başkonsolosluk hatları arasındaki telefon trafiği gün gün, saat saat anlatılıyor:
"0 505 240... numaralı kullanıcısı Mehmet Akif Üner'in'in M.A. A.B.D. Başkonsolosluğu (STU150-13-C-3005) adına kayıtlı 532 635 .. .. numaralı hat ile 4 kez görüştüğü, 03.12.2013 13.23:00 tarihinde aradığı ve 477 sn. görüştüğü, 03.12.2013 13.35:44 tarihinde mesaj attığı, 03.12.2013 14.33:00 tarihinde aradığı ve 107 sn. görüştüğü, 03.12.2013 15.31:07 tarihinde aradığı ve 206 sn. görüştüğü,
0 505 542... numaralı hat kullanıcısı Mahir Çakallı'nın M.A A.B.D. Başkonsolosluğu (STU150-13-C-3005) 533 371 .. .numaralı hat ile 4 kez görüştüğü, 28.11.2013 16.32:22 tarihinde aradığı ve 292 sn. görüştüğü, 02.12.2013 10.39:38 tarihinde arandığı ve 61 sn. görüştüğü, 02.12.2013 10.42:32 tarihinde arandığı ve 91 sn. görüştüğü, 02.12.2013 12.41:28 tarihinde arandığı ve 47 sn. görüştüğü,
0 507 580 .. .. numaralı hat kullanıcısı Mehmet Fatih Yiğit'in M.A. A.B.D. Başkonsolosluğu (STU150-13-C-3005) 533 429 .. .. numaralı hat ile 1 kez görüştüğü, 03.12.2013 12.32:53 tarihinde aradığı ve 300 sn. görüştüğü tespit edilmiştir."
ADİL ÖKSÜZ'ÜN PEŞİNDE
Adil Öksüz adı, SABAH Özel İstihbarat Bölümü'ne ilk olarak 2015'in bahar ayında ulaştı. Devlete de bilgi veren eski bir imam, örgütün Adil Öksüz adında önemli bir imamının olduğunu söyledi ve Öksüz'ün bir vesikalık fotoğrafını verdi.
Bu ihbara göre Adil Öksüz FETÖ'nün hava kuvvetleri imamı idi ve Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde ders veriyordu. Bunun üzerine Özel İstihbarat ekibi olarak Sakarya'ya gittik ve Adil Öksüz'ü aradık. Üniversite kampüsünde öğrencilerle konuştuk. Öğrenciler böyle bir isim duyduklarını, ancak hiç görmediklerini söylediler. İstenen sürede sonuç alamayınca Mustafa Özcan başta olmak üzere diğer imamların da peşinde olduğumuz için Öksüz'le ilgili araştırmamızı yarıda bıraktık.
Öksüz'ün ne kadar kritik bir isim olduğu 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında anlaşıldı. Savcılığın tespitlerine göre Adil Öksüz de -darbenin beyni olduğu için-bir ByLock kullanıcısı. Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin iddianamenin iki numaralı şüphelisi Adil Öksüz'ün 19 Ağustos 2014'te ByLock programını yüklediği ve kullandığı tespit edildi.
İddianameye göre Adil Öksüz'ün telefonunun son sinyal verdiği yerler şunlar:
18 Temmuz 2016'da saat 08.01'de Esenboğa Havalimanı'ndaki, saat 09.27'de ise Sabiha Gökçen Havalimanındaki baz istasyonunda görüldü.
Aynı gün saat 11.10 ve 22.48'de İstanbul Üsküdar, 23.47'de İstanbul Atatürk Mahallesi'nde baz hizmeti aldıktan sonra ertesi gün, 19 Temmuz'da saat 12.43'te Sakarya Akyazı'daki baz istasyonunu kullandı.
Adil Öksüz'le ilgili yeni ortaya çıkan önemli bilgilerden biri darbeden sonra ABD'ye bilet almış olması. Temmuz ayının son günlerine alınan bu biletin bir de dönüşü var. 15 Ağustos'a da dönüş bileti almış Adil Öksüz. Demek ki firar için değil, orada tıpkı darbe öncesinde sık gidip geldiği ABD'ye (Son seyahati 11-13 Temmuz 2016 arası idi. Bu seyahatlerin detaylarını 1 Ocak 2017'de bu köşede 'Üç maymuncu beş imam' başlığıyla yayınlanan yazıda okumuştunuz.) yine gidip dönmek istiyor. Bu önemli bir ayrıntı. Çünkü aldığı bilet, 'one way ticket' (tek yönlü bilet) olsa diğer imamlar gibi firar ettiğini düşünmemiz gerekirdi. Muhtemelen o günlerde FETÖ'de halen darbenin başarıya ulaşacağını yönelik bir inanış vardı. Örgüt, yani 'ABD'nin çocukları', CIA jargonuyla söylersek 'başarsa' Adil Öksüz Türkiye'ye dönecekti. Başarısızlık halinde ise dönüş bileti yanmış olacaktı.
Adil Öksüz, hiç kuşkusuz 15 Temmuz'un en esrarengiz figürü. Onunla ilgili bütün soruların yanıtı ancak yakalanıp adamakıllı sorgulanırsa açığa çıkacak.