3 MART PAZARTESİ
ANANAS VE 'TUTKU MEYVESİ'
Ananas, kendi halinde bir egzotik meyveyken, hararetli tartışmaların merkezindeki bir siyasi figür haline geldi epeydir; terfi diye buna denir! Egzotik meyvelerin doğasında var galiba: Çarkıfelek meyvesi de kendi çapında husumet yaratıyor! Adının nasıl söyleneceği konusunda bile ikileme düşürüyor milleti. Köşesinde bir davette yediği yemekleri sayan 'gurme'miz, tatlı faslında ananas sarmalı beyaz çikolatalı mousse'un orman meyveleri ve 'tutku meyvesi' ile servis edildiğini yazmış. 'Passion fruit'u kastediyor. Evet, 'passion' kelimesi 'tutku' anlamına geliyor ama 'passion fruit'a Türkçe'de daha çok 'çarkıfelek meyvesi' denmiyor mu?
4 MART SALI
KALKAN CİĞERİ KÜLBASTISI
Fena halde kalkan zamanı! Kalkan Balığı Ciğeri Külbastısı tarifiyle kutlayalım. Orijinali Ali Eşref Dede'nin ta 1854'teki Yemek Risalesi'nden olan bu tarifi, Yunus Emre Akkor ile Zennup Pınar Çakmakçı'nın Gourmand ödüllü Osmanlı Deniz Mutfağı (Alfa) kitabından aldım. Malzemeler az, öz: 200 gram kalkan ciğeri, 1 çay kaşığı tarçın, 1 çay kaşığı karabiber, 1 çay kaşığı tuz. Kalkan ciğerlerini temizledikten sonra tuzluyorsunuz. Izgaraya koyarak hafif ateşte maşayla sıkça çevirerek pişiriyorsunuz. Pişince bir sahanı küllü ateşe koyarak (burası biraz zor!) ciğerleri içine alıyorsunuz. Üzerine biber ve tarçın ekleyip kapağı kapatıp iki dakika ateşte dinlendirip servis ediyorsunuz. Kuvvetle muhtemel ki iltifatları kabul ediyorsunuz sonra da.
5 MART ÇARŞAMBA
LEZZET: BÖYLE BİR GAZETE GÖRÜLMEDİ!
Geçen hafta, bir yazıda en fazla kaç kere 'mekan' kelimesi kullanılabilir, onu görmüştük. Fakat beterin beteri var! 5 Mart, Milliyet'in içinden çıkan Lezzet gazetesini okumayanlar büyük eğlence kaçırdı! Daha önce benzerine rastlanmadık üslupta bir yayındı bu: Bir yayın yönetmeni, kapağa kaç fotoğrafını koyar? Vasfi Pakman, tam beş fotoğrafını koymayı uygun bulmuş! İkinci sayfada da üç karesi yer alıyor. Ve göbek sayfaya da onun fotoğrafı açılmış! Türkçe kullanımındaki tuhaflıkların ve tashih bolluğunun haddi hesabı yok ama bir hesaba giriştim: Sayfaları çevirirken karşılaştığım 'lezzet' kelimesinden o kadar gözlerim şaşılaştı ki, 12 sayfalık ekin sadece başlıklarında (ve sayfa disiplin başlıklarında) toplam kaç kere 'lezzet' demişler diye saydım: 46! Kapak: "Lezzet/Lezzetseverlerin gazetesi", "Lezzetin izinde ve hizmetindeyiz", "Ustalık + Kaliteli et = Lezzet", "Doyulmaz manzara, inanılmaz lezzet" diye başlıyor, sonraki sayfalar şöyle devam ediyor: "Lezzetname", "Lezzet'in izinde ve hizmetindeyiz", "Lezzet'le gelen başarı örneği", "Lezzet Yolu", "Lezzet Üreticilerinin En Lezzetli Çözüm Ortağı" (Bu sonuncusu bir ilan ama henüz sadece ikinci sayfadayız!)... "Lezzet" bombardımanı sonraki sayfalarda da hız kesmiyor: "Lezzet eğitimi", "Türkiye Lezzet Hareketi, Türkiye'nin Lezzet Ekranında", "Lezzet aşkına", "Lezzet sevenler"... "Lezzet peşinde", "Lezzet-i Mekan", "Bu lezzetleri tatmalısınız"... "Lezzet zevki", "Lezzet avcılarının yeni gözdesi", "Möööö'nüsü lezzetli ve eğlenceli", "Lezzet harikası etlerin mekanı", "Lezzet ve hızlı servis"... "Lezzet rehberi", "Lezzetsevenlerin gazetesi", "Gastronomi ve lezzet", "Balığın lezzet ustası"... "Lezzet keşifleri", "Lezzet günlükleri", "Hilal'in lezzet turu"... Anladınız sanırım. Ve son sayfada "Delirdim kesin" diye düşündüren bir başlık: "İster Alaturka ister Alafranga, ister Klozet ister Pisuvar / Yiyen, içen herkesin yolu mutlaka oraya düşer" Kelimelerin bittiği anlar var. MUTLAKA VAR.
6 MART PERŞEMBE
RUSSELL CROWE KASAP OSMAN'DA!
Sokak tatlarına meraklılar Hocapaşa'yı bilir. Sirkeci sınırları içinde diyebileceğimiz Hocapaşa, bir salaş yeme içme üssü. Dönerci, pideci, köfteci, cağ kebapçı, çaycı... Şık atmosfer, rafine estetik değil de damardan sokak lezzeti arayanların yolunu bildiği, sadece yayalara ayrılmış bir sokak var burada. Öğlenleri tıklım tıklım oluyor, dışarı atılan tahta sandalyelerde neredeyse boş yok. Daha önce Şehzade Erzurum Cağ Kebabı'nı denemiştik. Yağ, tuz ve ağırlık olarak - sevenleri muhakkak ki çok - ama bizim için zordu. Kasap Osman'ın dönerini ise damak tadına düşkün birkaç kişiden duymuştum; kısmet bugüneymiş. Kasap Osman, 1964 doğumlu bir müessese. Tezgahta mercimek çorbası, iki çeşit pilav (pirinç ile bulgur) ve güveçte türlü vardı, menüdeyse birkaç çeşit et ve kebap görüyorsunuz. Ama buranın esas olayı döner. Haşmetli bir döner dönüyor ve yanında hiç teferruata girmeden istediğiniz gram döneri kesip kürekle tabağınıza getiriyorlar. Kesim ve servis tekniğinden göz de doyuyor. Azdan başlamak, sonra gittiği yere kadar takviye istemek lazım. Çünkü dönerin en kötü huyu, çabuk soğuması... Kasap Osman'ın döneri, bu salaş dönerciler kategorisinde bence hak ettiğinin üstünde nam salan Kavacık'taki Bayramoğlu'ndan birkaç gömlek üstün. Ama yağlı da bir döner. Soğuduğunda çataldaki izi donmuyor değil, o yüzden azar azar... 'Razıl abi'nin de maşallahı var. Günlerdir nerelere gittiğini takipte magazin âlemi, meğer Kasap Osman'ı da es geçmemiş! Russell Crowe'un burada yediği yemek belgelenmiş, kocaman fotoğrafı Vedat Milor'unkinin karşısına, adeta ona rakip olarak asılmış vitrine. "Russel Crowe Kasap Osman'da" yazıyor altında; bir 'L'si eksik ama olacak artık o kadar...
7 MART CUMA
HAFTANIN TORTUSU
Ne çok şey birikmiş gene. Her hafta bir sürü şey açıkta kalıyor. Kalmasın:
GIPTALIK GAZİ- ANTEP MUTFAKLARI: SABAH'ın ekonomi sayfasındaydı, Alman lüks mutfak firması Nolte'ye Anadolu'dan büyük ilgi varmış. Özellikle de Gaziantep, Kayseri ve Adana'dan... Bir not düşeyim burada: İstanbul'da görmediğim genişlik ve şıklıkta mutfakları Gaziantep'te gördüm. Üç sebebi olduğunu sanıyorum: Bir, havada refah kokusu olan bir şehir. İki, evlerin toplam metrekaresinin maşallahı var: 250, 300, 350... Üç, mutfak bu şehrin kalbi... Sonuç: Gıpta!
BİR NUMARALI EN ZENGİN, EN ÇOK KAŞARLI TOSTU SEVİYOR: Forbes Türkiye'nin açıkladığı 'En Zengin 100 Türk' listesinin ilk sırasında 3.7 milyar dolarlık servetiyle Murat Ülker var. Peki Ülker'in en sevdiği yemek ne? Havyar? Kobe bifteği? Hayır, kaşarlı tost! Bunu söylediği Meral Tamer şaşırınca, "Yanlış bir şey mi söyledim? Seviyorum" demiş Ülker. "Günde iki öğün kaşarlı tost yiyebilirim. Yalnız kaşarlı tostla ilgili iki problem var; Japonya ve Amerika'da bulunmuyor."
BRAVO: Dünya içecek sektörünün yüzde 65'i Türk yöneticilerin kontrolüne girmiş. Muhtar Kent'ten beri nasıl! Ve dünyanın ilk uluslararası alkolsüz içecek fuarı da gelecek ay bizde düzenlenecekmiş: Beverage İstanbul ile Global Tea Expo/Forum aynı anda (10-12 Nisan) İstanbul Kongre Merkezi'nde...
YAZIK: Dan Janssen adında 38 yaşındaki bir Harvard'lı, 25 yıldır pizzadan başka bir şey yemediğini açıkladı. Vejetaryenmiş ama sebze de sevmiyormuş, bu durumda çareyi sadece peynir ve domates sosundan ibaret margarita pizzada bulmuş. Her gün baklava börek olsa yenmez, yazık, ayrıca bu Harvard'ın imajı da ne olacak?