Turistik amaçlı yurt dışına gidenler genelde aynı rotalar üzerinde dolaşırlar. Daha önceki Roma seyahatlerimde ben de aynısını yaptım... Collesium, İspanyol Merdivenleri, Vatikan, Aşk Çeşmesi, yeme içme ve tabii o muhteşem sokaklarda alışveriş... Ancak bu kez Roma seyahatimizin amacı farklıydı. Daha farklı bir deneyim yaşayacağız ve o turistik gezilerdeki gözlüğümüzü bir kenara bırakıp, şehri bambaşka bir açıdan göreceğiz. Master Card'ın, Paha Biçilemez Şehirler projesi kapsamında gerçekleştirdiği Roma seyahati tam da içeriğine uygun olarak bambaşka bir deneyim yaşattı bize. Daha önce İstanbul'da iki tura katılmıştım. Biri Karaköy, diğeri Kadıköy ve Moda'ydı... Bu iki gezide de yaşadığım duygu şuydu: Her gün yaşadığımız şehrin içinden geçip gidiyoruz. Ama ne kadarını görebiliyoruz? Örneğin o geziden Karaköy'deki çatı kiliselerini unutmam mümkün değil. Evet... Roma turumuza, Roma'da hiç gitmediğim bir bölgeyle başlıyoruz. Dünyaca ünlü İtalyan sanatçı Angelo Bucarelli bizi, Mussolini'nin 1942'de inşa ettiği Euro bölgesinde karşılıyor ve bölgenin tarihini anlatıyor. Roma'ya ilk kez gelenin, "Ne! Roma burası mı?" diyebileceği bir bölge. Ama Bucarelli'nin anlattıklarıyla bir toplumun yaşamına, değişimine, dönüşümüne de tanıklık ediyoruz. Ardından bize San Lorenzo'ya gideceğimizi ve eski bir makarna fabrikasının içinde yer alan sanatçı atölyelerini ziyaret edeceğimizi söylüyor... İşte bir farklı deneyim daha... Roma'ya turist olarak giden kaç kişi bir sanatçının yaşam alanını, atölyesini görebilir ki... Böylece bohem bir dünyanın kapılarını aralıyor, binanın katlarında dolaşıyoruz. Dev tavanlı, Roma manzaralı atölyelerde yaratım süreçlerine tanıklık ediyoruz... Ardından Palazzo Valentini ziyaretimiz var. Burası bizim için özel olarak açılıyor ve Roma'nın zengin tarihi ve sanatsal mirasını izliyoruz... Sonra sokaklar... Hayat rengarenk. Her yer turist dolu, neredeyse yürüyemiyorsunuz... Biz yine turistik rotalardan sıyrılıp, akşam yemeği için Roma'yı kuşbakışı gören Casina Valaidier'e hareket ediyoruz... Manzara muhteşem... Roma bütün heybetiyle ayaklarınızın altında... Seyahatimizin ikinci gününde Trajan's Market gezisi var. Dünyanın bilinen en eski alışveriş merkezlerinden, antik Roma yapılarından biri olan Trajan's Market'in içinde dolaşırken eski Roma'nın yollarında ayak izlerimizi bırakıyoruz. Seyahatimiz iki gün ama İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki patlama nedeniyle dönüşümüz ertesi güne kalıyor. Bu kez, şehrin sosyal yaşamı içine giriyor, en ünlü ve eski dondurmacısında, en ünlü kahvecisinde, pizzacısında molalar veriyoruz. Roma'da insanı en çok şaşırtan şey; günümüzle geçmişin iç içe olması. Düşünsenize; evinizin hemen yanında antik Roma'dan kalma bir yapı var... Roma, suları ve çeşmeleriyle ünlü. Şehirde 400'ün üzerinde çeşme var. Hepsinden su içebiliyorsunuz. Roma kadınlarının çocuk doğurmadıklarını, yaşam sürelerinin diğer Avrupalı kadınlara göre çok uzun olduğunu öğreniyor, eski zamanlarda Dolce Vita hayatların yaşandığı bölgeleri geziyoruz. Hayat gerçekten de meydanlarda yaşanıyor. Çünkü Romalılar evlerinde zaman geçirmeyi sevmezlermiş. Ben yine dar sokakları, turuncu-sarı boyalı evleri, çiçekleri cam önlerini fotoğraflıyorum... Dolaşırken yolumuz birden Aşk Çeşmesi'ne çıkıyor. Dünyanın dört bir yanından gelip, hayattan aşk dileyen binlerce insan çeşmenin etrafında... Fotoğraflar çekiliyor, dilek tutulup suya paralar atılıyor. Su şehri Roma'da hayat su gibi akıp gidiyor. 7 tepeli şehir aşkla yaşıyor. Ve fark ediyorum ki; belki de ilk kez, alışveriş tutkuma kapılmadan, tadını çıkara çıkara şehri yaşıyorum. Ve seyahatin amacı da işte tam bu...
BAZI ŞEHİRLERE PAHA BİÇİLMEZ
Gezimizde ev sahipliğini MasterCard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yasemin Bedir yaptı. Paha Biçilemez projesi 1997 yılında doğmuş. 112 ülkede devam eden projenin önemli yıldızlarından biri de İstanbul. Çünkü İstanbul, Paha Biçilemez Şehirler projesine çok erken katılmış ve çok güzel sonuçlar alınmış. İstanbul şu anda, 44 ülke arasında takipçi sayısıyla 6. sırada yer alıyor.