Nilüfer'in çağlayan sesi bugünlerde daha farklı çıkıyor. Çünkü "Karar Verdim" adlı yeni albümünde kendi şarkılarını söylüyor... 20 yıllık Kayahan döneminden sonra o şarkıları yapması ve okuması tabii ki anlamlı. Ama hani hep biraz mesafeli durur ya Nilüfer hayata ve her şeye karşı, işte bu şarkılar o açıdan da anlamlı... Çünkü sözler onun duyguları... Şarkıların izinden giderek Nilüfer'i biraz daha açmaya, mesafeleri kısaltmaya çalıştım... Hem onun için, hem bizim için...
- Kalemi elinize aldırtan duygu neydi? a) Kendi şarkılarımı söylemeliyim. b) Artık Kayahan yok. c) İçim doldu, taştı, yazmalıyım...
- Yıllardır aklımda olan bir şeydi aslında şarkı yapmak. Çok eskilere dayanan bir-iki denemem vardı. Ama 'nasılsa iyi şarkılar geliyor' diye biraz rahatmışım. Ayrıca şarkı yazmak çok zor bir şey. Bu eksik yanımı ben de sorguluyordum. Her albümden önce mutlaka bu kez olacak derdim ama yoğunlaşamıyordum bu konuya.
- Kayahan ile ayrılık ve artık ondan şarkı alamama ihtimali bunun tetikleyicisi olmuş olabilir mi?
- Olaya öyle bakmak da mümkün. Bir vesile olduğu kabul edilebilir ama şu da var; birine kızan herkes oturup da şarkı yapamaz. Bende bu potansiyelin olduğunu biliyordum ve biz Kayahan'la bu problemi yaşamadan önce de iki şarkı yapmıştım. Çünkü pop müzikte bir beste sıkıntısının yaşandığını hepimiz biliyoruz. Ben de son bir-iki albümde bu sıkıntıyı yaşadım. Ve o albümlerle ilgili olarak hep 'Yapabileceğimin en iyisini yaptım' diyordum. Kendimi kandırmıyordum yani. Baktım ki iki iyi şarkı yaptım, bu kendime güvenimin artmasına neden oldu. Şimdi hayatımdaki en iyi iki ya da üç albümden birini yaptığımı düşünüyorum. Bunu da şöyle adlandırıyorum; doldum doldum, taştım. Buna olgunluk dönemi gibi de bakılabilir. Ama bu kadar yol alabileceğimi önceleri ben de tahmin etmemiştim. Bu albümün pop müzikte bir dönemeç olacağına inanıyorum. Bakıyorum, uzun zamandır böyle iyi bir şey çıkmadı.
ÇILGIN BİR YANIM VAR
- Pop müziğin alıcısı genç kitle. Hepsi hayatın içinde, her yerde. Siz ise çok içe dönük yaşıyorsunuz. Sadece iki yılda bir yapılan bir albümle insanlarla o bağ kurulabiliyor mu?
- Gerçekten de kendi dünyamda yaşıyorum. Ama bu albümde 'Hoşuna Gider mi?' diye bir şarkı var. O şarkının sözlerindeki tavır aslında pek göstermediğim ama bende var olan bir şey. Çok enerjik, çok genç... Bir çocuk ve çılgın bir yanım var benim...
- O çılgın yanınızı nedense hiç göremedik!
- (Gülerek)... Var... Ama şarkılarda gösteriyoruz işte.
- Kayahan'la onca yıllık beraberlikten sonra ayrıldığınızda neler hissettiniz? Kariyeriniz için endişelendiğiniz oldu mu?
- Öyle bir kaygım hiçbir zaman olmadı. Sadece insani anlamda çok üzüldüm. İki arkadaşın arasında böyle bir şey çok üzücü tabii. Biz dosttuk aynı zamanda.
- Ne hissediyorsunuz şimdi? Kırgınlık mı öfke mi?
- Hiçbiri yok. Ama onun niye böyle yaptığını anlayamam. Koşullar ne olursa olsun ben böyle bir şey yapmam. Uzun yıllar dostluğum olan bir insanla böyle bir diyaloğa girmezdim. Onun için onu anlayamıyorum ama kızgın falan da değilim.
- Bu bir aşk albümü... Bütün şarkılar aşkı ve aşkın bütün hallerini anlatıyor. Sanki birine yazılmış mektuplar gibi. 2,5 yıldır yalnız olduğunuzu biliyorum. Aşk yaşamadan aşk anlatılabiliyor mu?
- Belki yalnızlık da beslemiştir duygularımı.
- Bu sizin tercih ettiğiniz bir yalnızlık mıydı?
- Tamamiyle benim tercihimdi. Hayatımda birisi olsun, bir aşk yaşayayım diye bir isteğim olmadı. Ama şimdi albüm çıkıyor ve ne olur bilemem. (Gülüyor)
- 'Kolaycısın' diyorsunuz bir şarkınızda. Bir erkek nasıl kolaycı olur? Ya da ilişkiye emek veren ve yorulan kadın mıdır?
- (Gülüyor) Çok hoş bir soru- Aslında ilişkiler biraz öyle. Mutlaka birbirine aşık olan milyonlarca insan vardır ama günümüzde kolaycı, yüzeysel ilişkiler de çok fazla var.
- "Kolaycısın"ın öznesi erkek!
- Doğru Kadınlar daha duygusal çünkü. Herkes sevdiğine inanmak, güvenmek ister. Ben de isterim. Aslında kadın en çok güvenmek ve sevildiğini bilmek ister. Ama güvenmek fiili biraz unutuldu gibi.
- Ansızın şarkısında, ayrılık acısı yaşayan, umutsuz, kendine ağlayan bir kadın var. Sizin böyle geceleriniz oldu mu?
- (Gülüyor.) Kendi kendime dert yandığım çok olmuştur.
- Aşkta savaş? - Bu en komiği. Hem aşk yaşarsın hem de didişirsin. Erkekler kadınlara çok karışırlar hani- Ben işin o yanından biraz mağdur oldum-dermişim.(gülüyor)
- Nedir bu kişilik savaşı mı? - Aşk bir savaş. Karşılıklı can acıtmalar mutlaka oluyor.
- Aşk varsa da, bir şeylere kızıp, dönüp gidebilir misiniz?
- Karar verdiğim an toparlanırım. Kendime gelme anıdır bu. O an her şeyi yapabilirim. Dönüp arkamı gidebilirim, değişebilirim. O an öyledir. Ama sonra belki yine geri gelebilirim...
NİLÜFER'LE YAŞAM ZOR
- Sorumluluklarınız ve kişiliğiniz özel ilişkilerinizi de zorlaştırıyor olabilir mi?
- Hem de nasıl. (Gülüyor) Kim cesaret eder benimle olmaya. Adamın çok cesur olması gerekiyor. Hem Nilüfer, hem bir çocuğu var. Zor yani.
- Gelelim yıllara ve yaşlara...
- Artık yaşımı söylemek istemiyorum. Çünkü benden başka herkes saklıyor. Herkes küçülüyor... Geçenlerde 50 yaşında olduğumu yazdılar...
- Siz de yaşınızı hiç saklamadınız ama. Genetik bir mirasınçünkü yaşınızı hiç göstermiyorsunuz- hafif şımarıklığını yaşıyor olabilir misiniz?
- Böyle olmak için ekstra bir şey yapmıyorum. Tamamiyle genetik bir miras. Ama yıllar geçtikçe yaşamla ilgili takıntıların olmuyor değil. Yine de enerjimin farkındayım. Yıllar gidiyor ama ruh yaşlanmıyor. Bazen kendimi çocuk gibi hissediyorsun. Önemli olan sağlık...
- Peki ya aşk?
- Hayırlıysa ve beni mutlu edecekse karşıma çıksın öyle bir şey. Ama şart da değil. Zaten bir anda çarpılırsan çarpılırsın...