Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Kazanmak için önce kaybetmek şart

"Yıllar önce albümüm 3 buçuk milyon satınca şaşırdım, biraz da şımardım" diyor Mustafa Sandal. Şimdi Avrupa'da şöhretin ilk günlerinde olduğu gibi bir sınav veriyor; her şeyin ruhuna dokunarak, herkesin gözünün içine bakarak

Aslında konumuz belliydi... Yurtdışı çalışmalarını, Avrupa'da müzik listelerindeki yerini, yeni reklam filmini, eleştirileri, beğenileri ve tabii büyük aşkı Emina'yı konuşacaktık... Ama karşınızdaki kişi Mustafa Sandal olunca sınır koymak mümkün değil. Zaten kendisi de söylüyor; 'bir şeyi yapıyor gibi' olmak onu hiç heyecanlandırmıyor. Ama galiba heyecan olmadan da hiçbir şey başarılamıyor. Bütün hayatını konuştuk. Ailesini, anne baba ayrılığını (6 yaşındayken ayrılmışlar), onlarla olan ilişkilerini (Annesi onu dünyaya getirdiğinde 17 yaşındaymış. Birlikte büyüdüklerini söylüyor. Babasıyla ise ergenlik döneminden sonra yakınlaşmış), İsviçre ve Amerika'daki okul yıllarını (En yakın arkadaşı Mert Çiller'miş), 11 yaşındaki yalnızlığını (İsviçre'deki yatılı okulda ilk gecesinde sabaha kadar ağlamış), isteklerinin peşinden koşarken hiç vazgeçmemesini... Sonuç? Kendisinin de dediği gibi bence de dünyanın her yerinde yaşayabilecek bir dünya vatandaşı...

* Heyecan olmazsa, Mustafa Sandal olmaz mı? Ben böyleyim. Yaşayarak anlatmayı seviyorum. Yaşatmayı ve anlattığım şeyin içine çekmeyi seviyorum. Belki de doğrudur, insanları etkilemeyi seviyorumdur.

* Girdiğin ortamın yıldızı sen mi olmalısın? Şu an öyle bir açlığım yok. Ama ergenlik yıllarında ve üniversite yıllarında girdiğim ortamın yıldızı olmak değil ama dikkat çekmek istiyordum. Mutlaka başarıyordum da.

* 11 yaşında okul için yurt dışına gidiyorsun. Bu bir çocuk için zor bir süreç olmalı... Annem beni okula bırakırken, yüzüne baktım ve 'Seni hayatım boyunca affetmeyeceğim' dedim. Zor bir şeydi. O gece sabaha kadar ağladım. İsviçre'ye Mert Çiller'le birlikte gittik. Burada, okulda ayrılmaz ikiliydik. İyi ki beraber gittik. Ama ikimiz Türk olduğumuz için aynı odada kalamadık. İngilizceyi hiç bilmiyordum.

* Orası neler öğretti? Savaşmayı, dünya vatandaşı olmayı öğretti.

* Avrupa'da müzik listelerinde ilk sıralardasın. Zor mu oralarda başarmak? Beni dünyanın neresine gönderirseniz gönderin, yaşarım. Ama yurtdışında müzik için ter dökmek başka bir şey. 2 buçuk senedir bunun mücadelesini yaşıyorum orada. Ve bu sene kabul görmeye başladım. Çünkü gözle göremediğin bir duvar var karşında. "Aya Benzer' şarkım listelere girdi. İlk ona giren şarkıları müzik kanallarının çalma zorunluluğu var ama çalmadılar. Adamlar, 'Biri gelsin de, müzik listelerimize girsin' diye bir beklenti içinde değiller. Benim arkamda Universal ve prodüktörüm Tom Bohne olmasaydı çok zor olurdu. Avrupa'daki çevresine 'Ben Mustafa'ya inanıyorum. Biz onunla uzun vadeli bir çalışma içindeyiz' mesajı verdi. Bana inandı. 'Bu zorlu bir süreç, dayanabilecek misin?' dedi.

KOMPLEKSLERİM YOK

* Türkiye'de milyonluk satış rakamlarına ulaşmak yetmiyor değil mi? Siz orada bir numara olsanız da adamların bir tavrı var. Top of the Pops programına katıldım. Çekimlerden önce beni yerin üç kat altında, camsız bir odaya koydular. Yukarıda ise Enrique Iglesias, Christina Aguilera vardı. Ama ben ne yaptım? Program bittikten sonra prodüktörün yanına gittim, elini sıktım, gözlerinin içine bakarak teşekkür ettim. Vazgeçmedim yani, kompleks de yapmadım.

* Risk almayı sevdiğini söyleyebilir miyiz? Tabii ki bir risk. Ama yıllarla birlikte olgunlaşıyorsun. Her şeyde... İlişkilerinde, yaptığın müzikte, sahne performansında... Eleştirilere karşı da olgunlaşıyorsun. Çok sakinim, toleranslıyım. Eskiden daha heyecanlıydım.

* Var mıydı hatalar? İkinci albümümden sonra şaşırmıştım biraz. Listelere bakıyordum, birinci sırada 'Araba', ikinci sırada Ferda Anıl Yarkın için yazdığım 'Sonuna Kadar', üçüncü sırada Asya için yaptığım 'Beni Aldattın.' 26 yaşındasın ve bu başarıdan sonra 'Ben ne yaparsam olur' psikolojisine giriyorsun. 3 buçuk milyon satan 'Araba' albümünden sonra "Aya Benzer'i yaptım. Acele bir albümdü. 'Ben bunları yaptım siz de bunları dinleyeceksiniz' tavrı yemedi. İnsanların gözünde 'Mustafa Sandal bu kadar mı?' sorularını gördüm. Ve Allahıma şükür ki öyle bir şey yaşadım. Bir başarısızlık yaşamadan başarının değerini bilemezsin. Kaybetmeden kazanmak 'kazanmak' değil...

* Muhabbet Kart reklam filmini çekerken, bu işin patronluğuna soyunurken her şeyi göze aldın yani? Bir risk aldık mı? Aldık. Biz Hakan Yonat'la bu riski Touareg reklamında aldık. Aldığımız sorumluluğu yerine getirebilmek için gerçekten acı çektik. Ama başardık. Benim için sadece reklamın starı olmak daha kolay ve net bir şey ama yine risk aldım. Bu iş bize emanet edilmişti.

* 'Bıyıklar Cem Yılmaz, Sadri Alışık taklidi' eleştirilerine ne diyorsun? Vallahi bıyığın patenti kimsede yok. Varsa da ben bilmiyorum.

* Cem Yılmaz, reklamdaki tiplemenle ilgili soruya 'Ben ortaokula giderken de Mustafa Sandal vardı' yanıtını verdi. Sence ne demek istedi? Cem'in işi komedyenlik. Ve çok başarılı. Benim işim de müzik. Hayatımı müzikle yaşıyorum. Bu reklam filmindeki karakter benim için farklı bir lezzet. Ben kalkıp, 'Komedide iddialıyım' demiyorum ki. Cem bir skecinde şarkı söylüyor olsa, ona 'Bu şarkıyı söyleme tarzınız Mustafa Sandal'ınkine benziyor' deseler herhalde kendisi de saçma bulur bunu. 'Ne alakası var?' der. Ben de 'Ne alakası var?' diyorum. Sanırım başarılı bir iş olunca taş atanlar oluyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA