Makara adlı albümündeki şarkıları tek tek anlattı. Heyecanla. Sonra üç şarkıyı dinledim. Çok güldüm. Nasıl anlatabilirim size? Gözlerinizi kapatın, Ata Demirer'i sahnede hayal edin ve keyfini çıkarın. Sadece şarkı değil, şov yani... Şarkıları dinledikçe içip içip "Ah" çekebilirsiniz... Ama sözler? Komik, çok komik. O absürd sözleri o acılı ve acıklı müziğin içinde duyunca ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz, gülmek mi lazım eğlenmek mi bilemiyorsunuz?
* Arabeskle dalga mı geçiyorsunuz? Mizahi açıdan bakıldığında arabeskin böyle göründüğünü düşünüyorum. Arabeskin mizahi bir tarafı olduğuna inanıyorum. Bu kadar göz göre göre acı çekmek için insan oturup şarkı yapıyorsa bu başlı başına bir mizah unsurudur. Çünkü hayat zaten acı verici bir şeydir ve bu mazoist bir şeydir.
* Acı çekmek için mi arabesk, yoksa acıların üstüne mi arabesk? Bunun tarifini yapabiliyor musunuz? Acıların üstüne yapıldığı dönemler var. Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses'in ilk zamanları gibi. Fakat son 10-15 yıldır fantazi adı altında ticari arabesk yapılıyor. Bu planlama bana komik geliyor. İnsan çekeceği acıyı planlayıp satışa sunarsa komik geliyor bana. O zaman da mizah giriyor devreye. Bu albüm de olaya böyle mizahi bir bakıştır. Hani 'öf be, içelim güzelleşelim' durumu vardır ya... Bunlar da içip güzelleşen karakterler ama bence bu daha samimi. Çünkü burada müziğin üzerine mizah yazılmış, ciddi mizah yazılmış. Ve mizah güldürmek amaçlı olduğu için amacına ulaşıyor. Yani maksat amacı aşmıyor. Diğer tarafta başka bir şey var. Adam acı çektirmek için bir şarkı yapmış ama sonra bakıyorsun adam en kral mankenlerle takılıyor, jiplerle dolaşıyor. Söylediği ile yaptığı birbirini tutmuyor. Ben böyle yazdım, çünkü hayata böyle bakıyorum. Tuhaf bir şey yaptık yani.
* "Kontör at sevgilim" şarkısında neyi hicvediyorsunuz? Teknolojiyle birlikte alışkanlıklar da değişti. Eskiden 'beni bir arar mısın?' diyerek bir acı çekilirdi. 80'lerde, 90'larda... Sevgilini arardın, annesi çıkardı konuşamazdın. Şimdi cep telefonu arabeski çıktı. O da şu: Çocuğun kontörü bitiyor, sevgilisine ulaşamıyor, 'ya bir kontör atsa da bana, konuşsak' diyor. Bu arabesk bir durum. Mesela, şarkıda 'faturalı hatlarım oldu benim, zamanla hepsi kapandı' diyor. Öyle değil midir gerçekten? Borçtan dolayı kapanır telefon hattın. Teknoloji ne kadar gelişse de Türkiye'de arabesk kendini teknolojiye de uyduruyor. Böyle bir durum var yani. Bu herkesin hayatında var ve ben de bunu mizahi bir dille anlatmaya çalıştım. Arabeske mizah köşesinden baktığın zaman böyle görünüyor.
* Sizdeki arabesk yanlar nedir? Bu şarkılar dinleyince bendeki arabesk yanlar çok kolay anlaşılır. Ben kontrolü hiçbir zaman arabeske vermem ama durum arabesk... Komple durum arabesk... En büyük dumurlarımdan birini anlatayım size. Adam sokakta çöp topluyordu. Yanından geçiyordum. Şişeleri, kağıtları falan topluyor. Ririri ririri ririri diye bir ses ve adam cebinden cep telefonunu çıkardı. Ben bunu yaşadım. Yemin ederim yaşadım. Herkeste cep telefonu var, maddi olarak ne kadar düşük olursan ol, bir telefonun var yeni. Oysa bu bir uygarlık gösterisidir. Gelir düzeyinin yüksek olduğu toplumlarda cep telefonu kullanımı yaygındır. Ama bizde durum tam tersi. Adamın evde yiyecek ekmeği yok ama kontörlü hattı var. Bu başlı başına bir mizah unsurudur. Ben de bu şarkıyı onun için yaptım.
* Peki "Entelli Bamya"? Bu Avrupa Birliği şarkısı. Bir boyacı, bir entelektüelin evini boyuyor. Entelektüel de ona bamya pişiriyor. Boyacı bambayı çok beğeniyor, 'Bu insan bana böyle bir bamya pişiriyorsa, ben de bunu yiyip beğeniyorsam bütün insanlar kardeştir. Niçin Avrupa Birliği'ne girmiyoruz?' diyor. 'Söz versene Sayın Kırca, sen de söyle Birand amca, Muhtar amca, entelli bamya...' diye devam ediyor...
* Çok eğleniyor musunuz yaptığınız işle... Ben bu albümü yaparken çok eğlendim. Deneysel bir albüm bu... Çok ciddi bir iş.. Ama sözler arabesk. Çoğunun bestesini ben yaptım. Bu light arabesk.... Aslında bu bir sushi'dir yani.