* Deniz keyfinizi biliyoruz. Tekne aldığınız söylendi. Niçin tekne yerine kayık diyorsunuz? Çünkü kayık. Biz balıkçıyız... Ben tekne almadım. 10 metrelik bir kayığım var. Ben yelkenli almam, fiber tekne almam. Zıpkınla balık avlayan bir insanım ne işim var yelkenle, fiberle.
* 200 milyarlık bir tekne aldığınız yazıldı... Bot şova kayığıma pervane almaya gittim. 170 milyonluk pervane için gittim, '120 bin euroluk tekne aldı' diye haberler çıktı. Benim kayık 15-20 milyarlık bir kayık. Balıkçı kayığı, taka yani. Milyarlık bir teknem olsun gibi bir arzum yok. Öyle bir teknede bu kayıkta yaşadığım keyfi yaşayamam. Parayı ağaçtan mı topluyoruz kardeşim... Hiç işim olmaz.
* Deniz tutkunuz, yeme içme tutkunuz... Bütün boş zamanlarda adalara kaçmak... Tam bir keyif adamısınız yani... Denizi seviyorum. Denizin altı bambaşka bir dünya. Oradaki sessizliği sakinliği seviyorum. Allah'a acayip saygı duyuyorsun, bir daha bir daha... Ne bunlar ya diyorsun. O sualtı canlıları nasıl yaratılmış? Hepsi birbirinden ilginç tuhaf hayvanlar. Çok güzeller. Her şey güzel. İnsanlar tatilde güneşlenip yanıyorlar. İşte orada bile deniz ve güneşin güzelliği var. Teknede yaşayınca daha da güzelleşiyorsun. Beyin olarak güzelleşiyorsun, kafayı boşaltıyorsun. Sabah kalkıyorsun, çayını demliyorsun, radyoyu açıyorsun, sigaranı yakıyorsun. İnsan başka ne ister ki? Üç tarafımız denizlerle çevrili bir coğrafyada yaşıyoruz ama denize sırtımızı dönmüşüz. Tadını çıkarmak lazım.
* İyi de içki içermişsiniz... Güzel içerim. Bir küçük içerim. Teknede içerim. Bara gidersek, orası sakat olur. Ben bir ufak içtikten sonra yatmalıyım. Çünkü barda kadın-kız görünce birden adrenalin patlıyor ve birden köpekbalığı oluyorsun. Ver margaritayı, ver votkayı derken kaşın gözün dönmeye başlıyor. Fena yani. Bara gidince Volkan oluyorum ben (gülüşmeler).
* Kadınlar mı ilgi gösteriyor yoksa siz mi Volkan oluyorsunuz? Bilmiyorum. (Kahkahalar.)
* Albümde bir de Sezen Aksu şarkısı var: Büklüm Büklüm... Albümün genel konseptine aykırı bir şey. Niçin okudunuz bu şarkıyı? Büklüm Büklüm'ün benim için bir değeri vardır. Eski arkadaşlarıma, bu şarkıyla anılarımız olan insanlara hatıra olsun diye okudum. Rica ettim Sezen abladan, o da 'al istediğini oku' dedi. Okuduktan sonra götürdüm dinlettim, bayıldı. 'Çok güzel okumuşsun' dedi.
* Birlikte aynı sahneyi de paylaştınız. Sanırım onun yüreğini fethetmişsiniz? Sezen Aksu dört yıl önce beni aradı ve 'bir şovum olacak, seni beğeniyorum, seninle birlikte bir şeyler yapalım' dedi. Çok heyecanlandım. Acayip bir şeydi. Onunla büyümüşüm, bütün aşklarımı yaşarken Sezen Aksu olmuş hayatımda. Bir gün evde oturuyorum, televizyona yeni başlamışım, mütevazı bir durumumuz söz konusu, telefon çalıyor ve direk kendisi arıyor. Çok etkilendim. O zaman yapamadık birlikte bir şeyler, çok üzüldüm. Ama bu seneye kısmetmiş. Bir gecelik bir şey yaptık Sevgililer Günü'nde. Benim için çok özeldi.
* Yani bu da bir hayaldi sizin için? Şöyle düşünün. Üniversiteyi okumaya geliyorsunuz, maddi durumunuz iyi değil, idealleriniz var ve bunlardan biri de komedyen olmak. Ve hikaye kendi içinde öyle bir gelişiyor ki Türkiye'nin en büyük starıyla, Sezen Aksu ile sahneye çıkacak boyuta kadar geliyor. Dışarıdan da acayip görünüyor. Öyle bakış açılarım vardır benim, dışarıdan bakarım olaya, çok tuhaf, çok güzel bir durum. 'Kutuya girelim' dedim, 'olur' dedi, 'kurbağa şarkısını söyleyelim' dedim, 'okey' dedi. O kadar komplekssiz bir insan. Koskoca Sezen Aksu Minik Kurbağa şarkısını söyler mi? Söyledi ama. Ve çok güzel oldu.
* O kutunun her tarafı kapalı mıydı? Benim çizdiğim projede kutu kapalıydı ama sahnede kapatamadık çünkü ikimiz birden içine sığamadık. Tabii benden dolayı. Öyle komikti ki. Kutunun içine bir girdik, kutunun içi sırf et oldu, yer kalmadı. Sezen Hanım karnımın hemen önünde duruyor. Sıkıştık biraz. Çok eğlenceliydi ama. Birkaç dakika o kutunun içinde bekledik.